PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

TÜRKLERDE TOPLUMSAL YAPI

TOPLUMSAL YAPILARI

Türk toplumunun çekirdeğini aile (OGUŞ) oluşturuyordu. Aileler bir araya gelerek ‘URUG ‘ları , uruglar bir araya gelerek BOY ları, boylar bir araya gelerek BODUN ‘u ( millet ) oluşturuyordu.

 

İlk Türk devletlerinde toplumun yapısı, Orhun Yazıtlarında şöyle sıralanmıştır:

  • Oğuş (Aile)
  • Urug (Aileler Birliği – Sülale)
  • Boy (Uruglar Birliği)
  • Bodun – Budun (Boylar Birliği)
  • İl (Devlet)

 

Türklerde oguş (aile) devletin temel taşıydı. Aileler birleşerek urug’u (sülale) oluşturur, urugların birleşmesiyle de ilk siyasi yapı olan bod-ok (boy) meydana gelirdi. Boyun başında; iç dayanışmayı muhafaza etmek ve adaleti sağlamak amacıyla bağ, beğ, biğ adlarıyla da bilinen boy beyi bulunurdu. Boy beyleri, aile ve soy temsilcilerinden oluşan meclis tarafından seçilir, bey olarak seçilecek kişinin cesareti ve adaleti ile tanınmasına ve maddi imkânlarının iyi olmasına dikkat edilirdi. Bu meclis, küçük bir toy özelliği taşırdı.

Boylar birliğine bodun deniliyordu. Bodunun başında yabgu, şad, ilteber vb. unvanlar taşıyan idareciler vardı. İlk Türk devletlerinde boylar konfederasyonu bodunu oluşturur, bodunların birleşmesiyle devlet oluşurdu.

İlk Türk devletlerinde sosyal yapının en üst kademesini il (devlet) oluştururdu. Türk il’i; arazisi (uluş), halkı (bodun), bağımsızlığı ve töresi ile siyasi bir kuruluştu. Türkler için kutsal bir kurum olan devletin başında kağan bulunurdu. Boylar kendi içerisinde âdeta küçük birer devlet özelliği taşımış, boyların hepsinin bir araya gelmesiyle de boylar konfederasyonu oluşmuştur. İl dağıldığı zaman onu oluşturan alt birimler (boylar) özelliklerini korudukları için Türklerde yıkılan bir devletin yenisini kurmak zor olmamış, bu sosyal ve siyasi yapı, Türklerin tarih sahnesinde sürekli yer almalarını sağlamıştır.

Türklerde babaya ata, kang; anneye ana, ög diye hitap edilir, erkek çocuklara ogul, kız çocuklarına ise kız denilirdi. Eski Türklerde küçük oğlan, baba ocağını devam ettiren kişiydi. Bu yüzden küçük çocuğa ocak beyi, ateş prensi anlamına gelen ot-tegin (od-tigin) denilirdi. Dede Korkut Hikâyeleri’nde; oğlu olanların ak otağda, kızı olanların kırmızı otağda, çocuğu olmayanların ise kara otağda ağırlandığı yazılır. Evlenecek kıza, kelin (gelin), oğlana ise küdegü (güvey) denilirdi.

Türklerde tek eşlilik esastı ve genellikle akraba dışında biriyle evlilik tercih edilirdi. Evlenmede kız ile oğlan anlaşmış olsalar bile, arkucu veya savçı denen aracıların iki tarafı da ikna etmesinden sonra aile kızı isterdi. Evlilik akitlerinde toplumun ileri gelenleri de bulunurdu ve evlenmede kızın rızası alınırdı. Bu rıza sembolik olarak kızın mendil vermesinden anlaşılırdı. Kızın rızası alındıktan sonra, kalın antlaşması ve söz kesimi hediyeleri ile birlikte nişan gerçekleşmiş olurdu.

 

İLAÇ BİLGİ

Türklerde babanın sağ iken oğullarına evlenmeleri için verdiği “kalın” denilen bir pay vardı. Bu payı

damat, kız ailesine verirdi. Kızlar ise çeyizini alarak koca evine götürürdü. Çeyizini koca evine götüren kızların baba malında hakkı kalmazdı.

 

Kök Türklerde törün adı verilen düğünlerde küdün adı verilen düğün yemekleri yenilir, yarışlar yapılır, toy eğlencelerine benzeyen eğlenceler düzenlenirdi. Gelin, baba evinden çıkarken en güzel giysisini (gelinlik) giyer, gelin başlığı takardı. Ayrıca gelinin yüzüne didek (duvak) örtülürdü. Gelin evden ayrılırken baba ocağına saygı gösterir, gelin indirmede saçı geleneği uygulanırdı.

Bu gelenekte gelinin atının kuyruğuna ve yelesine kımız serpilir, başına da buğday, darı ve para saçılırdı. İslamiyet’in kabulü ile birlikte gelinin üzerinden un serpme geleneği de başladı. İlerleyen dönemlerde ise gelin koca evine girdiği zaman başından para, çörek ve şeker saçılmaya başlanmış, bu geleneklere gelinin önünde kurban kesilmesi, gelinin eşiğe basmaması için eşiğe halı serilmesi gibi yeni gelenekler de eklenmiştir. Yapılan düğün töreninin ardından koca evine gelen kız, artık eşine ve eşinin ailesine bağlanmış olurdu.

Eski Türkler hayvan eti, bitkiler ve tarım ürünleriyle beslenir, en çok da et tüketirlerdi. Öyle ki etten konserve yapıp Çin ülkesine ihracat bile yapmışlardır. Yahni ve tutmaç, Türkler tarafından sevilen yemeklerdendi.

İlk Türk devletlerinde elbiseye, ton (don) denilirdi. Konargöçer hayatta giyim eşyaları genellikle kuzu, koyun, sığır ve tilki derisinden yapılırdı. Giyim eşyaları konusunda koyun, keçi ve deve yününden de yararlanılırdı. Türkler ayrıca bez dokur, giyecek için kendir yetiştirir, yünlü kumaş ve keçeden giyecek yaparlardı. Romalılar keten gömleği ilk defa Avrupa Hunlarında görmüşlerdir. Konargöçer yaşamda pantolon ve ceket önemli giysilerdendi. Türkler ayaklarına deriden yapılmış çizme veya çaruk (çarık)  giyer, başlarına börk denilen şapka takarlardı.

İlk Türk toplumunda can ve ruh kavramı tin sözüyle ifade edilmiştir. Ölen kişi iyi biriyse uçmağ’a (cennet) gittiğine, kötü biriyse tamuğ’a (cehennem) gittiğine inanılırdı. Türklerde cenaze törenlerine yuğ denilirdi. Gök Tanrı inancında din adamları diye ayrı bir sınıf yoktu. Yalnız mistik güçlerinin olduğuna inanılan ve adına kam denilen bilge insanlar vardı.

Türklerde birlik, beraberlik ve yardımlaşmanın sağlanmasında bayramlar da önemli bir yere sahipti. İlk defa Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserinde Yengi Kün ismiyle geçen Bedhrem (bayram), Türk halkı tarafından Nevruz, Nevruzi Sultani ya da Bahar Bayramı gibi isimlerle anılmıştır.

 

Orun ve Ülüş

İlk Türk devletlerinde yapılan kurultayda boy beyleri belli bir protokole göre otururlardı. Boy beylerinin oturacakları yere orun denilirdi. Bir boy beyinin oturacağı yer, onun elde ettiği başarılar ve gösterdiği kahramanlıklara göre belirlenirdi. Bunun yanı sıra boylardaki alp sayısı da beyin önem derecesini yükseltirdi. Boyların kurultayda yiyecekten alacağı paya veya hisseye ülüş denilirdi. Bir boyun ülüş hakkı, o boyun başarısıyla artar, başarısızlığıyla da azalabilirdi.

 

SOSYAL HAYATLARI ÖZET BİLGİ

ü  İlk Türk Devletlerinde göçebe hayat yaşantısı, Türleri son derece mücadeleci ve pratik olmalarını sağladı.

ü  Sınıf ayrımı hiçbir zaman oluşmamıştır. Kölelik ve Soyluluk gibi kavramlar yoktur.

ü  Din adamlarının ayrıcalığı yoktur.

ü  Geniş bozkırlar Türkleri göçebe yaşama zorlamıştır.

ü  Halkın geçim kaynağı hayvancılıktır.

ü  At önemli bir etkendir. Atın ilk ehlileştiren Türklerdir.

ü  Hayvancılık nedeniyle yazın Yaylak, kışın Kışlaklarda yaşarlardı.

ü  Avcılık hep ön plandaydı.

ü  İlk evlerini Uygurlar döneminde Tuğladan yapmışlardır.

ü  Uygurlar kurdukları şehirlere Balık adını verdiler.(Moyun-çur Kağan Ordubalık şehrini kurmuştur.)

ü  Et önemli yiyecekleridir. Genellikle at ve koyun eti yenirdi.

ü  Diğer yiyecekleri sütlü mısır, peynir ve yoğurt.

ü  Kımız milli içecekleriydi.

ü  Türkler dini ve ulusal törenlerine bütün millet katılırdı. Bu törenlerine Toy adı verilirdi.

ü  Şarkılar söylenir, dans edilir ve kurban kesilirdi.

ü  3. ve 4. aylarda yeni yıl festivalleri yapılır, Atalar-Gök tanrı için kurban kesilirdi.

ü  9.ayda nüfus sayımı yapılır ve vergi toplanırdı


Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası