Anıtkabir ile İlgili Dinci İddiaları:
– Anıtkabir, ABD Washington 16. caddedeki Masonların Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti Genel Merkez binasına benzemektedir.
– Anıtkabir mimarları masondur, Atatürk de mason olduğu için ona bu şekilde bir tapınak yapmışlardır.
– Anıtkabirde hiçbir İslam unsuru yoktur ve Atatürk İslami şekilde gömülmemiştir.
İnceleyelim bakalım öyle mi?
Projeyi Seçen Jüridir
Atatürk için büyük bir anıtmezar yapılmasına karar verilip yeri seçildikten sonra 1 Mart 1941 tarihinde uluslararası bir proje yarışması açıldı. Yarışmaya 2. Dünya Savaşına rağmen Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya’dan toplam 49 proje katıldı. Bu projelerden 3 tanesi komisyon tarafından ödüle layık görüldü. Milli konuyu daha başarılı ifade etmesi ve projenin araziye uygunluğu nedeniyle, Prof. Dr. Emin Onat ve Doç. Dr. Ahmet Orhan Arda’nın projesinin uygulanmasına karar verildi ve inşaat 1944-1953 arasında tamamlandı.
Dinciler Orhan Arda ve Emin Onat’ın mason olduklarını öne sürmektedirler. Özellikle hayatta olmayan insanların mason localarına kayıtlı olduklarının teyidini ancak mason dernekleri yapabilirler ki kapalı derneklerde bu mümkün olamıyor. Ama bunun önemi de yoktur zira Anıtkabir’in bu şekilde olmasına karar veren Jüri’dir. Jüri’de Prof. P. Bonatz, Prof. İvan Tenghom ve Macar Prof. Karoly Wickinger ile Türk sanatçıları Prof. Arif Hikmet Holtay, Mimar Muammer Çavuşoğlu ve Yüksek Mimar Muhlis Sertel vardı. Seçimin Jüri ile yapılmasına karar veren de Hükümetti. Jüri 49 proje arasından başka bir eser seçse bunlar belki de hiç tartışılmayacaktı. Masonlukla ilgili bir amaç olmuşsa bile, ki olmadığını yazının devamında irdeliyoruz, bunun sorumluluğunu Anıtkabir’in mimarlarında değil projeyi seçen jürisinde aramak gerekir. İddia edildiği gibi ortada bir mason tezgahı varsa hem bütün jürinin hem de proje mimarlarının mason olması ve hepsinin bu amaç doğrultusunda anlaşmış ve birlikte hareket etmiş olması gerekir. Böyle olup olmadığını anlamak için gelin Anıtkabiri teknik açıdan inceleyelim.
Benzerliklerin Teknik İncelemesi
Uygulanan Anıtkabir projesi kabaca bakıldığında antik tapınakları hatırlatmaktadır. Antik eski Yunan ve Roma sanat eserlerine verilen addır. Eski Mısır için de Antik Mısır diyenler var. Yukarıdaki resimde Antik tapınak örneği olarak Hephaistos Tapınağını verdik. Atina’daki Partenon tapınağı mimarisi v.b. da bunun aynısıdır. Birçok mimari ekol antik eserlerden yoğun şekilde etkilenmiştir. Dünya bunun örnekleriyle doludur. Viyana’daki Parlamento binası gibi.
Masonlar da sembollerinde, bina ve mezarlarında bazı Eski Mısır, Grek yani Helen-Yunan dönemi sembol, detay ve mimarilerini benimsemişlerdir. Obelisk, antik sütun başlıkları, yuvarlak kesitli antik sütunlar, sfenksler vb.
Dincilerin Anıtkabir’e benzettiği Washington’daki mason binası da benzer şekilde dünyanın 7 harikasından biri olan Halikarnas mozolesinin kopyası olarak inşa edilmiştir. O halde Anıtkabir’in taklit mason binasına değil, orijinal Halikarnas mozolesine benzeyip benzemediğini araştırmak gerekir.
Anıtkabir Halikarnas Mozolesine Benziyor mu?
Burada Halikarnas Mozolesinin (Anıtmezarının) temsili bir maketini görüyorsunuz. Anıtkabir dikkatlice incelendiğinde çatı formunun üçgen, prizmatik ya da piramidal olmayıp düz oluşu, sütunların dairesel değil dikdörtgen, ince değil kalın oluşu, sütunların konik olmayışı yani yukarıya doğru incelmemesi, sütunların altında altlık taban ve sütun üstlerinde antik motifli başlıkların olmaması, hatta hiç başlık olmaması vb. yüzünden Anıtkabir’e antik mimari denmesi mümkün değildir, her ne kadar esinlenme varmış gibi görünse de. Dünyada böyle az çok esinlenmiş binlerce eser mevcuttur. Dincilerin iddiasına göre antik mimariyi tam uygulamak mümkün olamamış, yani binlerce yıl öncesinin inşaat teknikleri binlerce yıl sonra becerilememiş, buna kim inanır? Türk milleti Atatürk’e muazzam bir anıt mezar yapacak kudrette olacak da üzerine oturtma çatı, sütununu yuvarlak yapamayacak, sütun üzerine motif koyamayacak? Hadi canım sende.
Anıtkabirde Mason Mezar Sembolleri Var mı?
Mason mezarlarının sembolleri bellidir. Bir başka yazımızda bunları ayrıntılı olarak vermiştik. FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN. Jakin ve Boaz sütunları (iki sütun), üç sütun (yuvarlak), obelisk, ayaklı sandık, akasya motifleri, tokalaşmış iki el, tek göz, davut yıldızı, örtülü sütun, antik motifli sütun başlıkları, sütun kaideleri, üçgen etrafında ışık huzmeleri, gönye, pergel vb Anıtkabir’de bu sembollerin hiçbirisini göremeyiz. Sanki mimarlar özellikle mason sembollerinden kaçınmışlar gibi. Anıtkabirde tek bir mason mezar sembolü bile yok. Peki ne var?
Anıtkabir Sembolleri
Lahid ve Mezar Bölümü
Atatürk lahidi tek parça, sade, sembolik, Türk lahididir. İslami örfe uygun olarak mezardan ayrı, mezar üzerindedir. Muhtemelen türbe havası taşımasın diye böyle yapılmıştır. Zira İslam dininde türbe yoktur, türbe dediklerimiz türbe haline getirilen mezarlardır. Bu da şirktir. Yani Atatürk’e tam yakışacak bir lahit modeli seçilmiştir. Lahide Mason öğeleri verilmek istenseydi 4 ayaklı ya da üzeri piramidal olması gerekirdi. Antik lahit şeklinde yapılsaydı üzeri piramidal, prizmatik yanlarında kabartma heykel ve/veya antik motifler olurdu. Bunların hiçbirisi yok.
Alt kattaki mezar odası Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış olup “sekizgen” şeklindedir. Sekiz köşelidir. 8 köşeli yıldız Orta Asya kökenli Türk yıldızıdır. Nitekim Azerbaycan bayrağındaki yıldız sekiz köşelidir. Mezar odaları İskitlerde de vardı. Orta Asya’da eski çağ Türklerinin Kurgan denilen mezar odaları vardı. Selçuklu ve Osmanlı türbelerinde de Anıtkabir’de olduğu gibi alt katta mezar odaları bulunmaktadır. Selçuklu mezar odalarının çoğu çokgendir. Atatürk’ün mezarı İslami örfe uygun olarak doğrudan toprağa kazılmıştır. Atatürk’ün naaşının tahniti çözülerek, Suriye’deki Caber Kalesi, Kore’deki Türk şehitliği, Selanik’teki doğduğu evin bahçesi, Azerbaycan, KKTC ve illerden getirilen toprakların harmanlandığı Türk topraklarının yerleştirildiği mezarına İslami usullere göre kefenlenerek ve başı kıbleye bakacak şekilde defnedilmiştir. Bu arada dincilerin cenaze namazının kılınmadığı iddiası yalandır. Muhtemel bir izdihamı önlemek için olsa gerek, cenaze namazının mutlaka camide kılınması gerekmediği fetvasını veren İstanbul Üniversitesi İslam Tetkikleri Enstitüsü Başkanı Şerafettin Yaltkaya, cenaze namazını Dolmabahçe Sarayı’nda, 19 Kasım 1938 Cumartesi sabahı saat 8.10’da kıldırmıştır.
Atatürk’ün sandukası İslam sandukasıdır, Selçuklu ve Osmanlı büyüklerinin sandukaların aynısıdır. Yukarısındaki sembolik lahitte olduğu gibi sanduka üzerinde de ayak, sehpa, süs gibi hiçbir masonik öğe yoktur. Bu kırmızı mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan’dan gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar muhafaza edilmişlerdir. Pirinç vazo da hiçbir mason ritinde sembol olmamıştır. Tam tersine kurganlarda ölünün baş tarafına kase, kap sıralaması geleneğini andırmaktadır. Bu vazolar sekizgenler üzerine yerleştirilmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi 8 köşeli yıldız Orta Asya kökenli Türk yıldızıdır. Asıl dikkat çekici husus da şudur: Atatürk mason idiyse ve Anıtkabir mason tapınağı olarak inşa edilmişse neden sandukanın etrafı çift sekizgen sıralıdır, oda sekizgendir, tavan sekizgendir de masonların da benimsediği 6 köşeli Davut Yıldızını sembolize etsin diye en azından altıgen yapılmamıştır? Geri zekalı dinciler gelsin de buna cevap versin haydi.
Sandukanın tavanında sekiz ışık huzmesi ve merkezde Türklerin kadim sembolü güneş bulunmaktadır. Sekizgen, sekizgen güneş, yuvarlak olmayan güneş, içi boş bir güneş mason sembolü değildir. Güneş dinci ışıkçıların, nurcuların sembolüdür. Mason sembolüne benzetilmek istenseydi mesela güneşin yerine içinde tek göz bulunan bir üçgen kondurulması gerekirdi.
Mason sembollerinin Anıtkabirin halka açık olmayan yerlerinde olduğu iddiasına cevap: Buyrun halka açık olmayan sanduka odası, gösterin mason sembolleri nerede?
Sonuç olarak dincilerin iddiasının aksine Atatürk’ün buraya gömülüşü tamamen İslamidir, semboller de dahil olmak üzere mezarı Türk – İslam mezarıdır, kendinden önceki Türk – Müslüman büyüklerinin mezarlarından hiçbir farkı olmayıp en ufak masonik öğe taşımamaktadır ve tamamen tersi sanki mason öğeleri taşımamasına özen gösterilmiştir.
Mozole Bölümü
Anıtkabir mozole bölümünde Şeref Holü’nün 27
kirişten oluşan tavanı ile yan galeri tavanları 15-16’ncı yüzyıl Osmanlı halı ve kilim motiflerinden oluşan mozaiklerle süslenmiştir. İlerde ayrıntılı anlatıldığı gibi mozole bölümünün ilk projede Selçuklu – Osmanlı mimarisinde cami, saray, kervansaraylarda bolca kullanılan tonozlu olması öngörülmüştü.
Kuleler
Toplam 10 adet kule tamamen Selçuklu çadır mimarisi özelliklerini yansıtır. Kule tavanları eski Türk kilimlerinden alınmış geometrik motiflerle süslüdür. Kapıların üzerlerinde, eski Türk geometrik süsleri ile bezenmiş renkli mozaikler vardır. Kule tepelerine, eski Türk çadırlarındaki gibi birer tunç mızrak ucu konmuştur. Bu mızraklara Türk Cumhuriyetlerinde özellikle Bakü’de bolca rastlanır. Osmanlı Türbelerinde olduğu gibi Kulelerde de süsleme öğeleri olarak oyma ve kabartma kullanılmıştır. Dışta duvarların çatı ile birleştikleri yerlerde, kuleleri dört yandan saran Türk oyma işlerinden meydana getirilmiş, sade fakat çok çekici bordürler görülür. Anıtkabir’de Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme öğelerine sıkça rastlanır. Örneğin dış cephelerde, duvarların çatı ile birleştiği yerde kuleleri dört yandan saran Selçuklu taş işçiliğinde testere dişi olarak adlandırılan bordür bulunmaktadır. Ayrıca Anıtkabir’in bazı yerlerinde (Mehmetçik Kulesi, Müze Müdürlüğü) kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpmaktadır.
Kartal Herşeyi Açıklıyor
İstiklal Kulesi’nin içinde, kapının solundaki duvarda, elinde yalın kılıç tutan bir genç ve kaya üzerine konmuş bir kartaldan meydana getirilmiş bir kabartma kompozisyonu vardır. Kılıç tutan genç, hürriyeti savunan Türk Ulusu’nu temsil eder. Türk Devletlerinde birçok kez (Devlet arması) olarak değerlendirilmiş olan kartal, gücün, kudretin sembolüdür. Son yıllarda Orta Asya’da Noinula’da yapılan kazılarda, atalarımızın çok sevdikleri kartal resimli sanat eserleri bulunmuştur. Anıtkabir’de mason sembolüne yer verilseydi bu tek başlı kartal figürü yerine Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti sembolü olan çift başlı kartal yer alabilirdi. Onun da ötesinde çift başlı kartal Selçuklu Devletinin de sembolüdür denir böylece mason unsuru kolayca yutturulabilirdi. Ama böyle bir şey olmamış. Bu bile tek başına dincilerin iddiasının fos olduğunu kanıtlamaya yeter de artar.
Hürriyet Kulesindeki kabartmada bir at elinde kâğıt tutan bir melek görülür. Türk tarihinde çok büyük öneme sahip olan at, aynı zamanda Türk istiklali için yapılan savaşların hızını, elinde kâğıt tutan melek ise bağımsızlığın kutsal yönünü temsil etmektedir. Hürriyet Kulesi’nin önünde üç erkekten meydana gelen heykel grubunda, Türk erkeklerinin “Atatürk’ün ölümünden duydukları derin acı” dile getirilmiştir. Yüksekçe bir altlık üzerinde ayakta duran heykellerden sağdaki rütbesiz asker, bütün ordumuzu temsil ederken başında miğferi, sırtındaki kalın kaputu ile dimdik durmaktadır. Ciddi, sakin ve gururludur.
Askerin sağında biraz geride Türk halkını temsil eden bir köylü heykeli vardır. Başında çok eski, atalarımızın giydikleri bir yün başlık, omzunda bir keçe yamçı, sol elinde uzun bir sopa görülmektedir.
Köylünün sağındaki heykel Türk aydınlarını temsil etmektedir. Türk aydınlarının, bir genç olarak ifadelendirilmesinde, Atatürk’ün “Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmesi” göz önünde bulundurulmuştur. Genç, sol elinde bir kitap tutmaktadır ve sağ ayağını biraz ileriye atmıştır. Rütbesiz askerin, köylünün ve aydın gencin yüzleri, derin acı ile birlikte, Türk Ulusunun kendisine özgü ağırbaşlılığı ve yüksek gücü, çok etkili olarak dile getirilmiştir.
İstiklal Kulesi’nin önünde, üç kadın heykelinden meydana getirilmiş grup ise “Atatürk’ün ölümü karşısında Türk kadınlarının duydukları derin acıyı” temsil etmektedir. Ulusal giysiler içindeki Türk kadınlarından ikisi yere kadar uzanan kalın bir çelenk tutmaktadırlar. Başak demetlerinden meydana gelen çelenk, Atatürk’ün kurtardığı bereketli yurdumuzu temsil etmektedir. Ortadaki kadın, ağlamakta ve yüzünü bir eli ile kapatmaktadır. Sağdaki kadının elinde Tanrı’nın rahmetinin toplandığı bir kap vardır. Atalarımız, eski zamanlarda, gök Tanrısı’na ve onun Türk Yurduna bereket yağdırdığına inanıyorlardı. Bu inanç türlü biçimlerde zamanımıza kadar gelmiştir. Nisan yağmurları, yurdumuzun bir çok yerlerinde şimdi bile kutsal sayılır ve kaplarda toplanır. Bu heykel grubunda, tarih boyunca bir çok kahramanlar yetiştirmiş olan Türk kadını, derin acısı içinde bile, gururlu, ağırbaşlı, azimli ve enerji dolu, karakterli bir ifade ile dile getirilmiştir.
Bu kadar örnek yeter de artar bile, zira Anıtkabirdeki Türk sembollerinin hepsini anlatmaya kalksak kitap yazmamız gerekir. Bu semboller öz be öz Türk sembolleridir, aralarında bir tek masonik öğe yoktur.
Anıtkabrin Antik Mısır Tapınaklarına Benzerliği
Anıtkabir antik Grek tapınaklarından ziyade Mısır’daki Dendarah, Karnak ve Luxor Tapınaklarından esinlenmiştir. Eski Mısır tapınak mimarisinin düz masif kolonları, tapınağa giden sfenksli yollar, lahit odası vb. Anıtkabir’de de görülmektedir.
Tarih boyunca, dünyanın bir çok yerlerinde tapınaklara ve mozolelere (anıtmezarlara) uzun yollar (alle) yapılmıştır. Bu uzun yolların iki yanına, türlü konularda heykeller yerleştirilir. Alleler, tapınağa ve mozoleye gidenleri, duygun ve düşünce bakımından ziyaret edecekleri ulu kişinin huzuruna hazırlamak için yapılır. Karnak Tapınağı’nın uzun yolunun (allesinin) iki yanında, insan boyundan yüksek kaideler üzerine, eski Mısırlılar’ın kutsal saydıkları koç başlı sfenksler vardır. Anıtkabir’de de, girişten, ortadaki tören meydanına kadar uzanan böyle 262 metre uzunluğunda bir alle vardır. Bu yolun sağ ve solunda 24 adet aslan heykelleri bulunmaktadır.
Neden Sfenks değil de Aslan?
Dincilere göre aslan mason sembolüdür. Peki Anıtkabir’de aslan ne arıyor ve 24 sayısı neyin nesi, onun cevabı yok dinci iddialarında. Madem aslan masonlar için o kadar önemli de neden Washingtondaki mason binasında aslan yok yerine sfenks var? Madem Anıtkabir mason tapınağına benziyor neden mason tapınağında sfenks var da Anıtkabir’de aslan var? Hiçbirinin cevabı yok dincilerde. Es geçmişler. Aslında Dincilerde ne var? Sadece yüzeysel iddialarda es geçmek var. Anıtkabir’deki 24 aslanın “24 Oğuz boyunu” temsil ettiğini es geçerler. Karnak tapınağı allesinden esinlenen Anıtkabir allesinde sfenksler yerine aslan tercih edilmiş zira aslan Anadolu’nun eski uygarlıklarından Hititler’ de ve Türk mitolojisinde kudret ve kuvveti simgelemektedir. Yine Kardak’tan farklı olarak aslanların yanyana ikişer konması Türk Milletinin birlik ve bütünlüğünü temsil eder. Aslanların kedi gibi yatar pozisyonda olması ise Türk milletinin “barışseverliğini” sembolize eder.
Anıtkabir Komutanlık Karargahının mimarisi Karnak mimarisinin adeta kopyasıdır.
Anıtkabirin Antik ve Eski Mısır mimarilerinden esinlenerek sentez yapılmasının nedeni eski Anadolu ve eski Mısır halkının Ön Türkler oluşu ve Atatürk’ün bu teoriye çok önem vermiş olmasıdır. Bilindiği gibi Mustafa Kemal Çanakkale zaferinden sonra Truva komutanı “Hektor’un intikamını aldık” demiştir. Ön Türkler eski Mısırlılardan çok önce piramit yapmışlar ve dünyaya bu mimariyi yaymışlardır. Bakınız bu konudaki yazılarımız:
BATIK MU KITASI
TÜRK KİMDİR.
Anıtkabir Antik-Eski Mısır ile daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemenin kullanıldığı 2. Ulusal Modern mimarilerinin sentezidir.
Çatının ve holün hikayesi
Anıtkabir çatısı düz, Washington mason binası ise aynen Halikarnas mozolesi gibi piramidal. Anıtkabirin ilk projesinde de çatı yok, antik eserlerde hiç olmayan dikdörtgen üst kat var. Çatısı düz. Mozolenin üstünde kolonat üzerine bir kitle, Milli Mücadele ve Türk inkılabını canlandıran kabartmaların yer alacağı çepeçevre dört duvardan oluşan ikinci kat ile Şeref holünün taş tonozlarla çevrilmesi öngörülmüş. İnşaat yapılırken zaman kazanmak için projede değişiklik yapılarakbu kat kaldırılır, taş tonoz ile örtülmesi öngörülen Şeref Holü betonarme tavan ile kapatılır.
İlk projedeki üst katın benzerini 1912-1922 yılları arasında Washington National Mall’da yapılan Lincoln Anıtında görebiliriz. Anıtkabir mimarları orijinal proje çatısını oradan esinlenmişler büyük ihtimalle. Burada en önemli husus Abraham Lincoln’un mason olmadığı. Dincilere sormak gerekir: Anıtkabir mimarları madem masonlar ve bunu Anıtkabire yansıtmışlar da neden mason olmayan ünlü birinin benzer anıtının çatısını örnek almışlar?
Dincileri Kulaklarından Tutup Bakü’ye Götürmek Lazım
Anıtkabir’in bir benzeri Bakü’de Neftçiler Bulvarı üzerinde eskiden Halça (Halı) Müzesi olarak kullanılan bina. Rusların zamanındaki adıyla Lenin müzesi. Azeri mimar H. A. Macidov tarafından tasarlanmış (1954-1955). Çatısında kubbe var. Sütunlar dairesel kesitli yukarı doğru inceliyor, kolon tepesinde antik motif başlıklı yani kolonlar tam antik. Yapı Antik-Eski Mısır-Türk sentezi. Anıtkabiri andırıyor.
Bakü Fuzuli meydanındaki Azeri mimarlar G. Alizade ve M. Memmedov’un Azerbaycan Dram Tiyatrosu da (1960) dikdörtgen kesitli kolonları, düz çatısıyla antik-eski mısır-modern mimari sentezi. Önden Anıtkabiri andırıyor.
Bakü’yü benim gibi inşaatçı gözüyle incelerseniz görürsünüz ki yabancılar, özellikle Alman mimarları eserlerinde sentez falan yapmamışlar. Tamamen kendi mimarilerini uygulamışlar. Halbuki Azeri mimarlar güzel, estetik sentezler yapmışlar, Antik mimariye doğu ve İslami öğeler katmışlar. Sonuçta bugün çok beğenilen ve korunan muhteşem Bakü mimarisi ortaya çıkmış. Bakü fotoğraflarını görmek için: TIKLAYIN. Anıtkabir de neden Türk mimarlarının seçilmiş olduğu böylece daha iyi anlaşılmaktadır.
Eşek Hoşaftan, Dinciler Mimarlıktan – Sentezden Anlamaz
Yukarıda açıklandığı gibi Anıtkabir’de bir sentez gerçekleştirilmiştir, Bakü’de de çokca yapılmış bir sentez, bire bir kopyadan öteye gidememiş Washington’daki yapıda hiç yapılmamış olan. Bu sentezi Prof. Emin Onat şöyle açıklıyor: “Atatürk’ün başardığı devrimlerin en önemlilerinden biri, şüphe yok, bize geçmişin gerçek değerini göstermek olmuştur. Osmanlı devri şereflerle dolu bir devir olmakla beraber, itiraf etmek gerekir ki skolastik ruhun hüküm sürdüğü kapalı bir âlemden ibaretti. Gerçekte ise tarihimiz, bir zamanlar Ziya Gökalp’in “ümmet devri” dediği bir içe kapanmış medeniyetten ibared değildi. Akdeniz milletlerinden bir çoğu gibi, tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor. Sümerler’den ve Hititler’den başlıyor ve Orta Asya’dan Avrupa içlerine kadar birçok kavimlerin hayatlarına karışıyor. Akdeniz medeniyetinin klasik geleneğinin en büyük köklerinden birini teşkil ediyordu. Atatürk, bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti. Bizi Ortaçağdan kurtarmak için yapılmış hamlelerden en büyüğünü yaptı. Gerçek geçmişimizin Ortaçağ değil, dünya klasiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi. Gerçek milliyetçiliğin, içe kapanmış bir Ortaçağ gelenekçiliğinden asla kuvvet alamayacağını, onun yalnız ortak ve eski medeniyet köklerine inmekle canlanabileceğini anlattı. Avrupalılaşmakla, medenileşmekle, millîleşmenin aynı şey olduğunu, bundan iyi hangi fikir ifade edebilirdi?
Bunun içindir ki biz, Türk milletinin skolastikten uyanma, Ortaçağ’dan kurtulma yolunda yaptığı devrimin Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, onun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik. Ata’nın Anıtkabiri’ni, bir sultan veya veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedibin yıllık bir medeniyetin, rasyonel çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik.”
Zurnanın Son Deliği Mason Binası
1911 de temeli atılan, 1915 de tamamlanan Washington’daki mason binası, antik tapınak mimarisinin en önemli eseri Dünyanın 7 harikasından biri Halikarnas Mozolesinin kopyası. Burada ne eski Mısır ne Modern, hiçbir mimari sentez yok. Halikarnas mozolesinde olduğu gibi bütün mimari öğeler Anıtkabir’e göre farklı. Bunları yukarıda tek tek açıklamıştık. Onun da ötesinde burada sfenksler, Anıtkabir’de ise aslanlar var.
Masonluğun orijini bilindiği gibi Süleyman Tapınağının duvar ustalığına dayanmaktadır. Duvar işçiliğinde de eski çağlarda da Süleyman tapınağı yapılırken de taş ana malzeme idi. Mason ustalar ayrıca antik Helen-Roma taş işçiliğinden de çok etkilenmişlerdir. Zaten başka neden etkilenebilirlerdi ki? Taş kesme işçiliği Selçuklu – Osmanlı döneminde de yaygındı. Anıtkabir ile mason tapınağı arasındaki yegane ortak nokta bu.
Halikarnas mozolesini örnek alanlar sadece Washington’daki mason binası olmayıp 1927 de temeli atılan Melbourne Avustralya’daki 2. Dünya Savaşında savaşan Anzak askerlerini anma anıtı da aynen Halikarnas mozolesini örnek almıştır.
Anıtkabir Atatürk’ten Sonra Projelendirilmiş ve Yapılmıştır
Atatürk’ün mozole (anıtmezar) tahayyülü hiç olmamıştır. Mezar yeri konusunda “Elbet bir gün öleceğim, beni Çankaya’ya gömer, hatıramı yaşatırsınız...Beni milletim nereye isterse oraya gömsün. Fakat benim hatıralarımın yaşayacağı yer, Çankaya olacaktır…ben böyle bir yeri (Not: istasyon yolu üzerinde önerilen mezar yerini) milletime vasiyet edemem” demekle yetinmiş ve vasiyet yapmamıştır. Sadece bir sohbet sırasında mezarına yurdun sınır bölgelerinden getirilecek toprakların konmasına sıcak bakmıştır. Bu yüzden dinciler “masonlar Anıtkabri mason tapınağına benzettiler” derken bunda Atatürk’ün iradesinin olup olmadığı hakkında kasıtlı olarak açık bir ifade kullanmaktan kaçınmışlar, üstü kapalı şekilde masonların bunu kendi kendilerine yaptıklarını ima etmek zorunda kalmışlardır. Fakat Anıtkabir mimarlarının Atatürk’ü önlüksüz mason olarak gördüklerini ve bu eserde Atatürk’ü kendilerinden göstermek için ellerinden geleni yaptıklarını ima ederlerken ateş olmayan yerden duman çıkmaz mantığıyla Atatürk’ün mason olması gerektiğini de empoze etmeye çalışmışlardır.
Bu arada hatırlatalım, önlüksüz mason, bir mason locasına üye olmamakla birlikte, kafa yapısı, yaşantısı itibarıyla, masonluğu üyelerden çok daha iyi uygulayanlara masonlar arasında verilen addır. Gerçek mason ise önlüklü masondur.
Sonuç
Elma ve armutun tek ortak noktası ikisini de meyve sayılmasıdır. Halikarnas mozolesi ile Anıtkabir arasında böyle bir bağ bile yok. Washington binası gibi bir kopyanın ise Anıtkabir değerlendirmesi içinde yeri hiç olamaz. Anıtkabirde hiçbir masonik unsur yoktur. Bu saçmalığın ya Anıtkabir’de amacın ne olduğunu anlayamayan ya da anladığı halde kasıtlı olarak saptıran dincilerin uydurması olduğu aşikardır.
Bundan sonraki yazımızda Atatürk mason muydu, bunun yanıtını vereceğiz: OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
—————