DURAKLAMA DEVRİ ISLAHAT HAREKETLERİ (17.YÜZYIL)
Osmanlının Islahat Yapmak İstemesinin Nedenleri:
Osmanlı Devletinin savaşlarda eskisi gibi etkili olamaması, devlet otoritesinin zayıflaması sonucu, sık sık isyanların baş göstermesi, ekonomik durumun bozulması gibi nedenlerle Osmanlı devlet adamları ıslahat yapma gereği duydular.
XVII. YÜZYIL ISLAHATLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ
Baskı, şiddet ve korkuya dayalıdır.
Islahatlarda Avrupa örnek alınmamıştır.
Sadece askerî ve ekonomik alanlarda ıslahat yapılmıştır.
Eğitim, hukuk ve yönetim alanlarında ıslahat yapılmamıştır.
Köklü ıslahatlar yapılamamış, yüzeysel kalmıştır.
İsyanları önlemeye yönelik olduğu için askerî niteliklidir.
Islahatların amacı merkezî otoriteyi arttırmaktır.
Topluma inilemediğinden kalıcı olamamıştır.
Islahatlar kişilere bağlı kalmış, devlet politikası haline gelememiştir.
ISLAHAT YAPAN PADİŞAHLAR:
III. MEHMET DÖNEMİ ISLAHATLARI
III. Murad Safiye Sultan'ın oğludur. Şehzadeliğinde İbrahim Cafer Efendi ve Pir Mehmed Azmi Efendi gibi devrin tanınmış âlimlerinden tahsil ve terbiye görmüştür. 1583'te Manisa sancağı valiliğine tayin edilmiş, 1595'te babası III. Murad'ın vefatı üzerine Osmanlı tahtına çıkmıştır. Sancağa çıkan ve bu sistemde eğitim gören son padişahtır.
Tahta çıktığı gece 19 erkek kardeşini boğdurtmuştur. III. Mehmet, Kanunî’den sonra ordunun başında sefere çıkan ilk padişahtır. Şehzâde eğitiminde önemli bir yere sahip olan Sancak Sistemi kaldırılmıştır. İmar konusunda çalışmalar yaptıran Sultan III. Mehmed, sütannesi Halime Hatun adına Gölmarmara Halime Hatun Camii ve Külliyesi'ni, ayrıca validesi Safiye Sultan adına da Yeni Valide Camii ve Külliyesi'ni yaptırdı. Bundan başka birçok camiyi tamir ettiren Sultan III. Mehmed, Yeni Camii'nin de temelini attırdı.
I.AHMET DÖNEMİ ISLAHATLARI
Babası III. Mehmed'in üç oğlundan ikincisi olarak dünyaya gelmiştir. Ağabeyi Mahmud'tur. Askeri ve idari işlerle ilgili bir şehzade olarak bilinen ve padişahlık için en kuvvetli aday olan Şehzade Mahmud, tahta kast ettiği iddiası üzerine öldürülmüştür. Bu, I. Ahmed için de sürpriz bir gelişmedir. Böylece tahtın yolu kendisi için açılmış olur. Şehzade Ahmed, henüz 13 yaşındayken, 37 yaşındaki babası Sultan III. Mehmed vefat eder.
Nasıl ki babası kendinden evvelki Sultanlara nazaran en genç yaşta hayatını kaybetmiş hükümdar ise, I. Ahmed de o vakte kadar babasının vefatıyla tahta geçenlerin arasındaki en genç hükümdardır. Bu beklenmedik vefat üzerine, Sultan I. Ahmed'in cülusu hemen ertesi gün apar topar vuku bulmuştur.
Ekber ve Erşed ve Şimşirlik;
¥ Yeni padişah, devlet tecrübesi için mühim olan sancağa çıkmamıştı.
¥ Henüz sünnet dahi edilmemiştir. Sünneti ancak padişah olduktan sonra yapılmıştır.
¥ Sancak sisteminin kaldırılmasından sonra onun yerine Kafes Sistemi getirilmiştir.
Kafes Sistemi’yle şehzâdelerin sarayda kapatıldığı bölüme şimşirlik adı verilmiştir. Bu isim sarayın etrafındaki şimşir ağaçlarından gelmektedir. Bir bakıma oda hapsi anlamına gelen Kafes Sistemi, yönetim tecrübesinden yoksun deneyimsiz kişilerin padişah olmasına yol açmıştır.
I. Ahmet sancağa çıkmadan tahta geçen ilk padişahtır. Bu dönemde verâset sisteminde değişikliğe gidilmiştir. Yapılan değişiklikle, tahta geçecek kişiler için “en büyük ve olgun olan” (Ekber ve Erşed) kuralı getirilmiştir. Bu değişiklikteki amaç taht kavgalarını önlemektir.
Ramazanoğluları Beyliğine son vermesi;
Anadolu beyliklerinin en uzun ömürlülerinden birisi olan Ramazanoğulları Beyliği, Yavuz Sultan Selim döneminde 1510 yılından sonra ise Osmanlılar'a tabi olmuştu. I. Ahmet dönemine denk gelen 1609 yılından sonra Adana'nın Halep'e; Sis ve Tarsus'un da Kıbrıs Beylerbeyiliğine bağlanmasıyla Ramazanoğulları Beyliği sona ermiştir. I. Ahmet, böylece Ramazanoğulları Beyliği'ne resmen son vermiş oldu.
I.Ahmet Dönemi Mimari Faaliyetleri;
4 Ocak 1610'da altı büyük minareli ve 16 şerefeli Sultanahmet Camii'nin temel atma merasimi yapıldı. Dinine bağlı bir insan olan Sultan I. Ahmet, caminin temelleri kazılırken eteğinde toprak taşıdı. 9 Haziran 1617'de inşaatı biten Sultanahmet Camii ibadete açıldı. Ayrıca Şehzadebaşı Kuyucu Murat Paşa Külliyesi, İstanbul Mesih Paşa Camii, Elmalı Ömer Paşa Camii onun zamaninda yaptırılan önemli mimari eserler arasındadır.
II. OSMAN(GENÇ OSMAN):
II. Osman ya da Genç Osman divan edebiyatındaki mahlasıyla Farisî (1604-1622) 16. Osmanlı padişahı ve 95. İslam halifesidir. Babası I. Ahmed, annesi Mahfiruz Haseki Sultandır. Genç Osman 14 yaşında iken, amcası Sultan I. Mustafa'nın tahttan indirilmesi üzerine Osmanlı tahtına oturdu. Annesi onun yetişmesi için çok titiz davrandı. Genç Osman iyi bir terbiye ve tahsil gördü. Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca gibi doğu ve batı dillerini klâsiklerinden tercüme yapabilecek kadar güzel öğrendi.
Genç Osman, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar yapıldığı gibi saray dışından, Şeyhülislam Es'ad Efendinin ve Pertev Paşa'nın kızları ile evlendi. Yavuz Sultan Selim devrinden itibaren padişah saray dışından evlenmediği için bu davranış önemli bir değişiklik oldu. Kendisine plânlarını uygulayacak bir sadrazam bulamadı.
Genç Osman’ın ıslahatları şunlardır:
Şeyhülislam’ın fetva vermek dışındaki yetkilerini elinden aldı. Böylece ilmiye sınıfının devlet işlerine karışmasını önlemiştir.
Maliyeye önem verdi. Din adamlarına ve askerlere fazladan verilen paraları kesti.
Genç Osman, saray dışı evlilik yaparak sarayı halka açmaya çalışmıştır. Genç Osman bu yönü ile sosyal alanda ıslahat yapan ilk padişahtır.
Kapıkulu Ocağını kaldırarak yerine Anadolu ve Suriye'deki Türklerden oluşan "milli bir ordu" kurmak ve yönetimi devşirmelerin etkisinden kurtarmak için başkenti tamamen Türk olan Anadolu da bir şehre taşımayı düşündü. Ancak niyetlerini fark eden yeniçeriler tarafından tahttan indirilerek öldürüldü.
Kıyafet inklabı yapmak. Fatih Kanunnamesi'ni kaldırarak yeni bir kanun hazırlamak. İlmiye sınıfın siyasi ve mali hâkimiyetini kırarak din ocağı haline getirmek istemiş fakat gerçekleştirememiştir.
Tarihte eşine az rastlanır bir şekilde tahtan indirilerek, Yedikule zindanlarında boğularak öldürülen Sultan Genç Osman, babası Sultan I. Ahmed'in yaptırdığı Sultanahmet Camii'nin yanındaki türbesine defnedildi.
Fakat 1620 yılında katledirilerek öldürülmesi üzerine bu ıslahatlar sözde kalmıştır.
IV. MURAT(1623-1640):
12 yaşındayken tahta geçti. İktidarının ilk yıllarında yönetim saray kadınlarının ve Valide Kösem Sultan'ın elindeydi. 22 yaşına geldiğinde otoritesini sağlayabildi.
Islahatları;
¥ Yeniçerileri itaat altına aldı. Yeniçeri Ocağı’nı yeniden düzenlemiştir. İsyanlar ve isyancılarla şiddetle mücadele etti.
¥ Kahvehaneler yıktırıldı. İçki, tütün, meyhane ve gece sokağa çıkma yasağı uyguladı. İstanbul’da gece sokağa çıkma yasağı, içki ve tütün yasağı getirmiş, kahvehaneleri kapattırmıştır. Harcamaları kısıtlayarak, maliyeyi düzeltmeye çalıştı.
¥ Gece fenersiz sokağa çıkılmadı.
¥ Baskı ve şiddete dayanan kuvvetli bir disiplin sağlamıştır.
¥ Sorunların temeline inmek amacıyla Koçi Bey, Kâtip Çelebi, Ayni Ali Efendi ve diğer devlet adamlarına raporlar (risale-layiha) hazırlatıldı.
abdullahhoca.com UYARIYOR;
Rapor Hazırlatan İlk Padişah ve Raporlar; Devlet sorunlarını ve bu sorunların çözüm yollarını tespit etmek için ilk kez devlet adamlarına çeşitli raporlar hazırlatmıştır. Bu raporlardan en önemlisi 1631’de hazırlanan ve IV. Murat’a sunulan Koçi Bey Risâlesi’dir. Ancak sorunların çözümüne yönelik olan bu risâle, IV. Murat’ın ölümü nedeniyle uygulanamamıştır. Bu konuda Koçi Bey sunduğu raporunda devletin gerileme nedenlerini ve bunların çözüm yollarını göstermiştir. Koçi Bey XVII. yüzyılda yazdığı risâleleri IV. Murat ve Sultan İbrahim’e sunmuştur. IV. Murat döneminde risâle hazırlayan bir diğer önemli kişi Kâtip Çelebi’dir. Tarih, coğrafya, tıp, astronomi gibi pek çok alanda kendisini geliştirmiş olan Kâtip Çelebi, 4 bölümden oluşan “Düsturü’l Amel li-Islahi’l Halel” adlı risâlesinde, Osmanlı Devleti’nin ömrünün uzaması için çeşitli önlemlere ve önerilere yer vermiştir. Bu iki risâle yazarı dışında Lütfi Paşa, Gelibolulu Mustafa Âli, Veysî ve Aziz Efendi gibi pek çok risâle yazan önemli devlet adamı olmuştur. Bu dönemde kasideleriyle ünlü şair Nef’i’dir. Zarrî (zararlı) mahlasıyla şiirler yazan Nef’i, hiciv (eleştiri) şiirleri nedeniyle Sultan IV. Murat tarafından boğdurulmuştur. |
17.YY'DA LAHİYALAR
Modern ulus devletlerin ortaya çıkışı ile birlikte devletlerin idari yapılarında yaptıkları değişiklikler tarihsel süreç içinde farklı terimlerle ifade edilmiştir. Osmanlı devletinde de yapılan reform çalışmalarına dönemlerine göre farklı terimler kullanılmıştır. On sekizinci yüzyıla gelinceye kadar “ devlet adamlarına nasihatler” şeklinde ortaya çıkan reform çalışmaları, bu tarihten itibaren reform, ıslahat, inkılâp, idari reform ve yapısal reform olarak adlandırılmıştır.
Devlet düzenindeki aksaklıklara dair ilk kitaplar 16. Yüzyılda yazılmıştır. Şehzade Korkut’un Risalesi bu alandaki ilklerdendir. Bu yüzyılın en ünlü eseri Gelibolu Mustafa Ali’nin Sultanlara Nasihat adlı eseridir. 17. Yüzyılda bu tür risaleler artar. En ünlüleri Koçi Bey’in IV. Murad ve Sultan İbrahime sunduğu risalelerdir. Koçi Bey sunduğu bu risalelerde; buhranın sebebini ihmal, rüşvetin artması, makamlara uygunsuz kişilerin gelmesi ve ahlâkî bozulma olarak görmüş, bu problemlerin çözümü için bazı gerekli ıslahatlar önermiştir.
İbni Haldun’un devletlerin yükseliş ve düşüşü hakkındaki fikirlerinin belirtildiği bir mukaddime, üç fasıl ve sonuçtan oluşan eserde, Kanûnî Sultan Süleyman zamanından itibaren başlayan askerî, siyasî ve ekonomik problemlerin düzeltilmesi için bazı tedbirler ve çözümler öne sürülmüştür. Edebî alanda da Veysî, I.Ahmed’e ithafen yazdığı 17. yüzyılın orijinal edebî eserlerinden Hâbnâme’sinde, bir rüya kurgusu içerisinde bir devletin nasıl ve hangi sebeplerle çökebileceği hususunu padişaha anlatmıştır.
Kökeni Arapça ( ) olan Lahia, düşünülmüş olan bir tasarının yazı haline dönüştürülmesine denilmektedir. Lahiâlar Osmanlı Devleti’nde rapor ve taslak olarak iki ayrı şekilde kullanılmıştır. Rapor türündekiler kendi içinde gruba ayrılmaktadır ve en çok bilineni ıslahat lahiâlarıdır. Islahat Lahiâları, düşünülen ıslahatın bir kişi veya kurum tarafından kaleme alınmış şeklidir. Osmanlı tarihinde en çok bu türde lâhialar hazırlanmıştır.
Bunlardan en meşhurları ise şunlardır;
Tatarcık Abdullah Efendi - Koca Yusuf Paşa - Abdullah Birri Efendi - Sadullah Enverî - Fâik Paşa tarafından yazılmış olanlarıdır.
İkinci olarak rapor mahiyetinde yazılan lâhialar ise bir teftiş veya memuriyet sonrasında elde edilen hususların kaleme alındığı belge türleridir. Üçüncü tip olarak da bir mesele hakkında görüş bildiren lâhia tipleridir.
XVI-XVII. yüzyılda Osmanlıda devlet adamlarına sunulmuş risalelerin önde gelen örneklerinden bazıları şunlardır: Lütfi Paşa, Âsafnâme. Gelibolulu Mustafa Âlî, Nushatü’s–Selatin (Sultanlara Tavsiyeler) Anonim, Hırzü’l–Mülûk (Hükümdarların Tılsımı) Anonim, Kitâb-i Müstetâb (Güzel-hoş Kitab) Veysî, Habnâme Koçi Bey Risalesi. Veliyüddin Telhisleri Kanûn-nâme-i Sultânî Aziz Efendi. Anonim, Kitâbu Mesâlihi’l- Müslimin ve Menâfi’i’-Müminîn (Müslümanların İşleri ve Müminlerin Çıkarları Kitabı) Kâtip Çelebi, Düsturu’l–Amelli-İslahi’l-Halel (Bozuklukları Düzeltmede Eylem İlkeler) Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhîsü’l-Beyân fî Kavânîn-i Âl-i Osman.
IV. MEHMET DÖNEMİ ISLAHATLARI (1642– 6 OCAK 1693)
IV. Mehmet 6-7 yaşlarındayken padişah olduğu için saraydaki ağalar ve özellikle de vâlide sultanın etkisi altında kalmıştır. Osmanlı tarihinde 34 yıl “Vâlide Sultan” olarak en uzun süre vâlide sultan olma unvanı, IV. Mehmet’in annesi, Sultan İbrahim’in eşi Hatice Turhan Sultan’a aittir. IV. Mehmet ilerleyen dönemlerde iktidarının güçlendirmiş, Tarhuncu Ahmet Paşa ve Köprülü Mehmet Paşa gibi önemli devlet adamlarına sadrazamlık görevi verip otoritesini sağlamlaştırmak istemiştir. Bu yüzden IV. Mehmet dönemine damgasını vuran asıl ıslahatçılar bahsettiğimiz bu kişilerdir.
ISLAHAT YAPAN SADRAZAMLAR:
KUYUCU MURAT PAŞA:
I.Ahmet dönemi sadrazamıdır. İsyanları şiddet ve baskı kullanarak bastırmıştır."Kuyucu" lakabını öldürttüğü Celalî ve Suhte isyancılarının ve onların destekçilerini ölü ve diri derin kuyulara gömdürmesi nedeni ile almıştır.
KEMANKEŞ KARA MUSTAFA PAŞA
IV. Murat’ın son dönemleriyle Sultan İbrahim döneminde sadrazamlık yapmıştır. Maliyeyi düzenlemek için ayarı düşük paraları toplatmıştır. Askerlerin isyanlarını önlemek için maaşlarını ödemiştir. Vergi sisteminde çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Özellikle saray masraflarına yönelik aldığı tedbirler üzerine, hem Kösem Sultan’ın entrikaları hem de çıkarları zedelenen bazı devlet adamlarının etkisiyle 1644’te Sultan İbrahim’in emriyle idam edilmiştir. Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi, "Zafer-nâme" ismindeki tarihî risalesini Kemankeş Kara Mustafa Paşa'ya ithaf etmiş ise de sonradan yazdığı tarih eserinde Mustafa Paşa'yı yermiştir. Yine Kara Mustafa Paşa'yı yakından tanıyan Kâtip Çelebi ile şair Vecihi onu övmüşlerdir.
TARHUNCU AHMET PAŞA:
IV. Mehmet Dönemi sadrazamıdır. Maliyeyi düzeltmeye çalıştı. Tarhuncu Ahmet Paşa hazine açığını kapatmak, para değerindeki istikrarsızlığı kaldırmak, gümrük gelirlerini artırmak, Saray ve Tersane harcamalarını azaltmak ve yolsuzluğu önlemek için gayet ciddi ve dürüstlükle gece gündüz çalışmaya koyuldu. Bundan dolayı hem devlet içinden hem de devlet dışından Tarhuncu Ahmet Paşa icraatından menfaatleri zarar görenler ona düşman olup diş bilemeye başladılar. 20 Kasım 1652'de İstanbul çarşılarına yakın Esir Hanı'nda çıkan bir yangın başkent çarşılarının yoğun olduğu Çarşıkapı, Gedikpaşa, Çemberlitaş, Mahmutpaşa, Beyazıt ve Mercan mahallelerinde büyük zararlar verdi. Bu zararlar başkentte para darlığı sorununu tekrar gündeme getirdi. Defterdar kısa vadeli finans bulmak için 15 kese borç alıp "Mum Eminliği" imtiyazını "Devletoğlu" adlı bir gayrimüslime verdi. Vezir-i âzamlığı 9 ay kadar sürmüştü. Sonra Tarhuncu Ahmet Paşa bostancılara teslim edilip onlar vasıtası ile boğuldu. Devlet mâliyesi alanında topladığı objektif istatistik verilere dayanarak ıslâhat yapmaya girişen ilk Osmanlı devleti reformcusudur.
KÖPRÜLÜLER DEVRİ
KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA (1578-1661)
IV.Mehmet Devrinde Köprülüler soyundan Köprülü Mehmet Paşa,Fazıl Ahmet Paşa, Fazıl Mustafa Paşa ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sadrazam olmuşlardır. Köprülü soyundan sadrazam olan ilk kişi Köprülü Mehmet Paşa'dır. Köprülü Mehmet Paşa kendisinden önceki sadrazamların sonlarını çok iyi bildiği için padişaha bazı şartlar ileri aşağıdaki koşullarla sadrazam olmayı kabul etmiştir: Zor bir devrede Osmanlı Devletini maharetle idare etmiş, kargaşaya son vererek devlete yeniden eski itibarını kazandırmış büyük bir devlet adamıdır. Şartlı olarak sadrazamlığa gelen ilk ve tek kişidir.
Köprülü Mehmet’in Şartları
Saray devlet işlerine karışmayacak, Devlet memurluklarına istediği kişileri atayabilecek.
Savunması alınmadan görevden alınmayacak.
Raporları geri çevrilmeyecek.
Yapacağı, atama, rütbe ve azillere hiç kimse karışmayacak.
Kendisi hakkında bir şikâyet olduğu zaman padişah kendisini dinlemeden karar vermeyecek.
Sarayda hiç kimse devlet işlerine karışmayacaktı.
Köprülü Mehmet Paşa, atandığı 15 Eylül 1656 tarihinden, öldüğü 31 Ekim 1661 tarihine kadar görev yaptı.
KÖPRÜLÜ MEHMED PAŞA DÖNEMİNİN ÖNEMLİ OLAYLARI
Köprülü Mehmet Paşa'dan önceki 10 yıllık dönemde 17 kez sadaret el değiştirmiştir. Bu dönemde Mimar Kasım Ağa ve Valide Sultan’ın teklifi sonucunda; Köprülü Mehmet Paşa sadareti bir takım şartları kabul edildiği takdirde alacağını beyan etmiştir. Bu sıradışı duruma rağmen padişah şartları kabul etmiştir.
Başlıca icraatları şunlardır:
Girit Savaşı'nın bir ayağı olan Çanakkale'de Venedik Cumhuriyeti ile yapılan kara ve deniz savaşlarında başarılı oldu.
Limni ve Bozcaada adalarından düşman püskürtüldü.
Kadızadeler isyanı bastırıldı.
Erdel Seferi başarı ile tamamlandı.
Abaza Hasan Paşa'nın isyanı bastırıldı.
Kapıkulu askerlerini ve diğer devlet adamlarını kontrol altına aldı.
Gereksiz maaş alımlarını durdurmaya çalıştı.
KÖPRÜLÜ FÂZIL AHMET PAŞA
Babası Köprülü Mehmet Paşa'nın vasiyeti üzerine 31 Ekim 1661 tarihinde sadarete atandı. 3 Kasım 1676 tarihinde ölene kadar görevde kaldı. Başlıca icraatları şunlardır:
1663-1664 Osmanlı-Avusturya Savaşı'nı başarıyla tamamladı.
1669'da Kandiye'yi alarak Girit'in fethini tamamladı.
1672-1676 Osmanlı-Lehistan Savaşı'nı başarıyla tamamladı.
Bütçe açığını gidermeye çalıştı.
Devlet içinde asayiş ve güvenliği sağladı.
IV. Mehmet dönemi sadrazamlarındandır.
Orduyu düzenlemiş ve özellikle topçu sınıfına özel önem vermiştir.
Bütçe açığını gidermeye çalışmıştır.
KÖPRÜLÜ FÂZIL MUSTAFA PAŞA
II. Süleyman dönemi sadrazamlarındandır.
Fâzıl Mustafa Paşa özellikle halka ağır gelen bazı vergileri kaldırmıştır.
Önemli görevlere dürüst ve yetenekli kişileri getirmiştir.
AMCAZÂDE HÜSEYİN PAŞA
II. Süleyman dönemi sadrazamlarındandır.
Yerli mallara önem vermiş, paranın değerini yükseltmeye çalışılmıştır.
İstanbul’da “Baruthâne-i Âmire” adı ile barut imalathanesi kurdurmuştur.
Osmanlı tarihçi Halepli Mustafa Naima Efendi 6 ciltlik meşhur Naima tarihini Amcazade Hüseyin Paşa emriyle yazmış ve Hüseyin Paşa'ya ithaf ederek eserine Revza-ül Hüseyn fi Hülasatı Ahbar il Hafikin (Hüseyn'in Bahçesi, Doğu ve Batı Haberlerinden Özetler) adını vermiştir.
17.YY'DA DİĞER ÇALIŞMALAR
Bu dönemde edebiyat alanında ise Nabi ve Nefi ön plana çıktı. Nefi’nin yazmış olduğu Türkçe divanında 59 kaside vardır.
II. Ahmet, II. Osman ve IV. Murat ile diğer devlet büyüklerine yazılmış bu kasidelerde son derece kuvvetli bir söyleyiş tekniği, vezin ve kafiye mükemmelliği, mana ihtişamı göze çarpar.
Halk edebiyatında Karacaoğlan dönemin ünlü şairidir. Musikide ise Mustafa Itri Efendi önemli bir bestekârdır.
Klasik Türk müziğine kazandırdığı “Nevakâr” bestesi ünlüdür. Itri Efendi’nin yazdığı, güftesi ise Nefi’ye ait olan, “Tutiimucizeguyem” adlı eseri günümüze kadar gelmiştir.
XVII. yüzyılda sanat ve mimaride de önemli gelişmeler yaşandı. Hat sanatında Hattat Hafız Osman, Nakkaş Hasan ve Kalender Paşa döneme damgasını vuran sanatkârlardır.
Mimari alanında ise hiç kuşkusuz dönemin en önemli eseri Mimar Sinan’ın öğrencisi Mehmet Ağa tarafından yaptırılan Sultan Ahmet Camisi’dir.
Yine Mimar Mustafa Ağa tarafından yaptırılan Yeni Cami de XVII. yüzyılın önemli mimari eserleri arasındadır. Sultan Ahmet Cami; mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği, ağırlıklı olarak kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca “Mavi Cami” diye adlandırılır.
Sultan Ahmet Camisi, külliyesiyle birlikte İstanbul’daki en büyük yapılardan biridir. Caminin içi 260 pencere ile aydınlatılmıştır. Osmanlı Devleti’nin altı minareli ilk camisidir.
abdullahhoca.com UYARIYOR;
MERKANTİLİZM 16. yüzyılda Batı Avrupa'da başlamış ekonomik bir teoridir. Merkantilizme göre bir milletin refahı anaparanın miktarına bağlıdır ve küresel ticaret hacmi değişmez. Ekonomik servet veya anapara devletin elinde tuttuğu, altın, gümüş miktarı veya ticari değer ile temsil edilir. Bu da diğer devletlerle olan ticari dengenin olumlu yönde olması ile en iyi yükseltilir. Merkantilizme göre, yönetim ekonomide korumacı bir rol oynamalı, dış satımı desteklemeli ve dış alımı sınırlandırmalıdır. Bu fikirler üzerinde duran ekonomik sisteme merkantilist sistem denir. |