DEVLET YÖNETİMİ
OSMANLI DEVLETİ’NİN BAŞKENTLERİ
± Söğüt – Karacahisar - Bilecik - İznik - Edirne - Bursa - İstanbul
HÜKÜMDARLIK UNVANLARI
µ Hakan-Hüdâvendigâr-Han-Padişah-Bey-Sultan-Gâzi- Hünkâr-Halife
HÜKÜMDARLIK SEMBOLLERİ (ALÂMETLERİ)
± Osmanlı Devleti’nde ordunun başında sefere çıkan son padişah II. Mustafa’dır.
± Sefere çıkmayan ilk padişah ise II. Selim’dir.
± Osmanlı Devleti’nde padişahlar dinî hassasiyete sahiplerdi. Ancak buna rağmen hiçbiri hacca gitmemiştir. Osmanlı tarihinde hacca giden tek şehzâde Fatih’in küçük oğlu Cem Sultan’dır. (1481-1482)
± Osmanlı Devleti’nde “Sultan” unvanını ilk kez “I. Murat” kullanmıştır.
± Osmanlı Devleti’nde padişahlar cülûs töreniyle tahta çıkar, orduya “cülûs bahşişi” dağıtırlardı. Bu uygulama ilk kez Yıldırım Bayezid döneminde başlamıştır.
± Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethiyle birlikte Osmanlı padişahları “halife” unvanını da almışlardır. Böylece Osmanlı Devleti, Teokratik Mutlak Monarşi sistemine adım atmıştır.
± Saltanat makamı içinde halifelik anlayışını uygulayan tek devlet Osmanlı Devleti’dir.
Osmanlı Devleti’nde verâset sistemindeki gelişme şu şekilde olmuştur:
Osman ve Orhan Bey Dönemleri
Murat Dönemi
Fatih Dönemi
Ahmet Dönemi
MERKEZÎ TEŞKİLÂT
SARAY TEŞKİLÂTI
Sarayda bir idari merkez modeli oluşturulmuştur. Saray; Dış saray denilen Birun, İç saray denilen Enderun ve Harem olmak üzere üç ana bölümden meydana gelmiştir. Ana giriş kapısı Bab-ı Hümâyun, orta kapı Babüsselam ve padişahın huzuruna açılan Babüssaade kapıları, bölümler arasında geçişi sağlamıştır.
Sarayın Bölümleri;
1-Birun, Farsça’da “dış” anlamına gelir ve sarayın en geniş bölümüdür. Saray muhafızları ve çalışanları burada yer alırdı. Birunda; adalet kasrı, hastane, mutfaklar, ahırlar, erzak odaları, odun ambarları, çalışanların koğuşları, kayıkhaneler, bostanlar, bahçeler, cirit oyunu ve ok atış talimleri için alanlar ve küçük meydanlar bulunurdu.
2-Enderun, Farsça “iç” anlamına gelir. II. Murad tarafından devlet adamı yetiştirmek için ilk defa Edirne Sarayı’nda kurulan bu bölüm, Fatih tarafından Topkapı Sarayı’nda da uygulandı. En seçkin devşirme çocuklarının eğitildiği ve Osmanlı devlet sisteminin üst düzey yöneticilerinin yetiştirildiği bir okul niteliğindeki Enderun Mektebi bu bölümde yer alırdı. Padişahın özel hizmetlerini gören devşirmeler yani iç oğlanlar burada eğitilirdi. Özel olarak seçilen ve eğitilen bu gençlere Türkçe, Arapça, Farsça, matematik, tarih, edebiyat, müzik ve güzel sanatlar dersleri verilir; cirit ve ok atma, ata binme, kılıç kullanma ve güreş en iyi şekilde öğretilirdi. Asıl amaç devlet yönetiminde görev alacak nitelikli insanlar yetiştirmekti. Arz Odası ve Kutsal Emanetler’in de yer aldığı Hırka-i Saadet Dairesi başta olmak üzere Büyük ve Küçük odalar, Doğancı Koğuşu, Seferli Odası, Kiler Odası, Hazine Odası ve Has Oda Enderun bölümünde bulunurdu. Yönetim yapısı içerisinde hareketli bir mekân olan Enderun, Osmanlı Devleti’nin siyasi geleceğini hazırlayan en önemli müesseseydi.
3-Harem, Arapça “yasak” anlamına gelir. Padişahın özel hayatını sürdürdüğü bölümdür. Padişahın evi olan haremde, padişahın ailesi ve cariyeler bulunurdu. Hanedan üyeleri ve darussaade ağası dışında hiç kimse buraya giremezdi. Haremde Enderun’dakine benzer bir eğitim ve teşkilat sistemi vardı. Disiplin ve protokol kurallarının geçerli olduğu Haremde cariyeler; edebiyat, müzik, güzel sanatlar, el işleri, güzel konuşma, zerafet öğrenirler ve beylerbeyi, sancakbeyi, vezir gibi üst rütbeli devlet adamlarıyla evlenirlerdi. Bu sayede saray kültürü, şehir kültürüne katkı sağlamaktaydı. Darussade dairesi, şehzade mektebi, padişah için yemek yapılan Kuşhane mutfağı, Kadın Efendiler Dairesi ve hazine; Haremde yer alırdı.
Osmanlıda önemli sarayalar
Osmanlı Saray Görevlileri ;
Osmanlı Devleti, kendine has protokol kurallarıyla tarihe mal olmuş büyük devletlerdendir. Yönetimde mutlak söz sahibi olan padişah bile mütevazı sarayda, protokol kuralları çerçevesinde yaşamıştır. Sarayın Birun kısmında padişaha, dolayısıyla devlete hizmet eden ve saray halkı denilen birçok görevli bulunmaktadır. Bu görevliler, Saray-ı Hümâyun’da ikamet etmezdi. İlmiye mensupları; Hacegân, Eminler ve Erbâb-ı Hizmet olarak üç gruba ayrılırdı.
Birundaki Görevliler;
Hacegân |
Müneccimbaşılar - Gelecekle ilgili tahminlerde bulunan kişilerdir. Hekimbaşılar - Sarayda bulunan hekimlerin başıdır. Padişah hocaları - Yüksek ilmiye rütbesiyle hizmet eden hocalardır. |
Eminler |
Şehremini- Sarayın ihtiyaçlarına, kamu binalarının tamirat ve bakım işlerine bakan kişidir. Darphane emini- Para basımından sorumlu olan kişidir. Matbah-ı amire emini - Sarayın mutfak işlerinden sorumlu olan kişidir. |
Erbâb-ı Hizmet |
Emir-i âlem - Saltanat sancaklarından sorumlu olan kişidir. Kapıcılar kethüdası - Sarayın kapılarını bekleyen görevlilerin başıdır. Çaşnigir başı - Sofra hizmetlerini görenlerin başıdır. Bostancılar - Sarayın bahçesi, bostanı ve sahillerinden sorumlu kişilerdir. Ehli Hiref - Saray sanatkârlarıdır. Çavuşbaşı - Divân-ı Hümâyun toplantılarında teşrifat hizmeti ve mübaşirlik yapan görevlilerin başıdır. |
Birun’daki diğer görevliler ise çakırcıbaşı, şahincibaşı, atmacabaşı, müteferrikalar, baltacılar, peykler, solaklar, mehterler ve mehterbaşı, sakalar ve sakabaşı, terziler, aşçılar ve mirahur’du. |
Enderun’daki Görevliler Has odabaşı Has Oda’nın amiridir. Silahdar ağa Padişahın silahlarından sorumlu olan kişidir. Çuhadar ağa Padişahın kaftan ve kürklerine bakan görevlidir. Rikabdar Padişahın çizme ve ayakkabılarından sorumlu kişidir. Tülbent ağası Padişahın sarıklarını ve çamaşırlarını muhafaza eden kişidir. Kapı ağası Sarayın genel sorumlusu ve sarayda padişahın mutlak vekilidir. Enderun’daki diğer görevliler ise Babüssade Kapısı’nı muhafaza eden ak ağalar, acemiler ve devşirmelerdi. |
Harem’deki Görevliler Saray ağası Sarayın temizlik ve düzeninden sorumluydu. Saray kethüdası Saray kapısını bekleyen görevlileri idare ederdi. Hazinedar ağa Harem-i Hümâyun’un masrafları ile ilgilenirdi. Harem’de ayrıca iç oğlanları, diğer harem ağaları, kethüda ve imam görev yapmaktaydı. |
DİVAN-I HÜMAYUN
Divan, Osmanlı merkez teşkilatının en önemli organı olup ilk kez Orhan Gazi Devri’nde kurulmuştur. Divan’da ülke meseleleri görüşülür ve karara bağlanırdı. Farklı inançtan herkese açık olan Divan’da son sözü söyleme yetkisi padişaha aittir. Bu durum şunu gösteriyor ki divan bir karar organı olmaktan ziyade padişahın danışma organıdır. Divan toplantıları Kubbealtı adı verilen yerde yapılırdı ve Fatih Devri’ne kadar başkanı bizzat padişahtı. Fatih Sultan Mehmet divan üyelerinin görüşlerini daha rahat söyleyebilmesi için divan başkanlığını sadrazama bırakmış ve kendisi de perde arkasından (Kasr-ı Adl) görüşmeleri takip etmiştir. Bu uygulama sadrazamlık makamının önemini artırmıştır.
Divan teşkilatı işleyiş olarak bugünkü Bakanlar Kuruluna benzer; yalnız divanda önemli davalara da bakıldığından yani bir mahkeme gibi çalıştığından bu yönü ile bakanlar kurulundan ayrılır. Padişahın divan başkanlığını sadrazama bırakmasıyla birlikte divan üyeleri aldıkları kararları arz odasında padişahın onayına sunardı. Divan aynı zamanda halkın şikâyetlerini iletebildiği bir makamdır.
Osmanlı Devlet Teşkilatın’da Padişah’a ait olan yasama, yürütme ve yargı güçlerini padişah adına divanda seyfiye, ilmiye ve kalemiye bürokratları temsil etmekteydiler. Yapılan tüm çalışmalar padişah adına yerine getirilmektedir. Divan toplantıları Kanuni Dönemi’ne kadar bugünkü Kubbealtı denilen binanın bulunduğu yerin arkasındaki divanhanede yapılmaktaydı. Divan toplantıları Orhan Bey Dönemi’nden Fatih’in ilk devirlerine kadar her gün toplanırken 16. yüzyılda haftada dört güne, 17. yüzyıl ortalarında haftada ikiye, 18. yüzyıl başlarında bir güne indirilmiştir
DİVAN ÜYELERİ
Sadrazam (Veziriazam)
! Padişahın yardımcısı ve mutlak vekili olup padişahın mührünü taşırdı.
! Padişahın katılmadığı zamanlarda “Serdarıekrem” unvanı ile orduya komutanlık ederdi.
! Fatih’ten itibaren divan başkanlığı görevini üstlenmiş ve önemi daha da artmıştır.
! Sadrazam olabilmenin şartı Türkçe bilmek ve Müslüman olmaktı.
! Kuruluş yıllarında daha çok Türk kökenli kişiler bu makama gelirken Fatih Devri’nden itibaren devşirme kökenli kişiler sadrazam olmaya başlamışlardır. Sadrazam konaklarına “Paşa kapısı” veya “Babıali” adı verilir.
! Bazen ikinci derecedeki devlet meseleleri bizzat sadrazamın konağında görüşülürdü. Bu görüşmenin yapıldığı divana ise İkindi Divanı adı verilirdi. Bugünkü karşılığı Başbakan’dır.
Kubbealtı Vezirleri
- Bunlar tecrübeli ve yaşlı Devlet adamları arasından seçilirlerdi.
- Merkezde yedek kuvvet olarak bulunurlar.
- Acil durumlarda kullanılırlardı. Bilgi ve tecrübelerinden divan toplantılarında yararlanılırdı.
- (Bunları bu günküBakanlara benzetebiliriz.)
Kazasker
Defterdar
Nişancı
- Padişahın yazmış olduğu ferman ve beratlara tuğrasını çekerdi.
- Fethedilen arazileri yazar, gelirlerine göre ayırır ve dağıtımını yapardı (Tapu, kadastro işleri).
- Reisülküttap, nişancıya bağlı olarak çalışan katiplerdendi ve XVII. yüzyıldan itibaren dış işlerinden sorumlu olmuştur.
- Bugünkü karşılığı Dışişleri Bakanı Tevkiî ya da Tuğraî isimleriyle de bilinmektedir.
- Devletin her tülü iç ve dış yazışmalarını yürüten görevlidir. Tımar sisteminin başındaki başlıca görevliydi.
- Padişahın Tuğra çekerdi. Ayrıca fethedilen toprakların kaydını tutar ve tahrir defterlerine kaydederdi.
- Osmanlı Devleti’nde “Tapu Tahrir Devletleri Siyakat yazısıyla kaydedilmiştir.
Kaptanıderya
- Denizcilikte atamaları yapardı, hüküm yazma ve tuğra çekme yetkisi vardı.
- Derya kalemine bağlı tımarların dağıtımını yapardı. ( Günümüzde amirale benzetebiliriz. ) Vezirse ve İstanbul da ise divana katılabilirdi.
Şeyhülislam (Müftü)
Yeniçeri Ağası
Reisülküttap
- Katiplerin reisi anlamına gelen Reis-ül Küttap, XVII. yüzyıla kadar, Divan-ı Hümayun Katipleri'nin şefi pozisyonunda olmasına rağmen, Divan'ın asıl üyesi değildi. Bu dönemde Nişancı'ya bağlı bir memur olarak çalışırlardı. XVI. yüzyılda Divan üyesi olarak kabul edilmiş ve dış işlerinden sorumlu hale gelmişlerdi. Reis-ül Küttap'ın görevleri kanunnamelerde şu şekilde tanımlanmıştı; Padişah tarafından verilen hüküm ve kararları düzeltmek ve tamamlamak, fermana uygun olarak emirler yazmak ve padişah ve Vezir-i Azam'a gelen mektupları tercüme ederek cevap yazmak idi.
Rumeli Beylerbeyi
İSTANBULUN YÖNETİMİ:
DİĞER DİVANLAR
I Ayak Divanı
Padişahının olağanüstü durumlarda da topladığı divan.
I İkindi Divanı
Divanda yarım kalan konuların görüşülür ve Sadrazam evinde toplanır.
I Galebe Divanı
Elçilerin kabul edildiği ve ulûfe maaşlarının dağıtıldığı divandır.
I Sefer Divanı
Ordunun sefere çıkacağı zaman ya da sefer sırasında toplanan divandır.
I Çarşamba Divanı
Sadrazam başkanlığında toplanan bu divan. İstanbul’un işleri ve örfî konuları görüşmek için toplanırdı..
I Cuma Divanı
Örfî davaların dinlenmesi amacıyla toplanan divandır.
¥ Osmanlılarda padişahın yetkilerini kullanmak yada emirlerini uygulamak için görevlendirilmiş üç temel sınıf bulunuyordu.
Bu sınıflar şunlardı:
¥ Seyfiye (Ehl.i Kılıç= Ehl.i Örf)
¥ İlmiye (Ehl.i Şer)
¥ Kalemiye (Ehl.i Kalem)
SEYFİYE (EHLİ ÖRF):
¥ Osmanlı Devletinde yönetim ve askerlik görevini yerine getiren zümrelere denirdi.
¥ Üyeleri: Sadrazam-Kubbealtı Vezirleri-Yeniçeri Ağası-Kaptan-ı Derya-Beylerbeyi-Sancakbeyi-Subaşı-Sipahi
İLMİYE (EHLİ ŞER).
£ Devletin adalet, eğitim ve yargı görevlerini üstlenen gruptu.
Kadılar: Başlıca görevleri şunlardı:
£ a).Merkezden gelen emirleri halka ,şikayetleri merkeze bildirir.
£ b).Her türlü davaya(miras,ticaret,ceza) bakarak karar vermek.
£ c).Nikah , şirket kurulması, gibi sözleşmeleri yapardı.(Noterlik)
£ d).Avarız denilen olağanüstü durumlardaki vergileri toplardı.
Kâdı nâibleri ve kassâmlar:
£ Kassâmlar, vefât etmiş olan bir kimsenin terekesini (mîrâsını) vârisleri arasında taksim eden şer'î memurlardı. Bunlar iki kısımdı: Birincisi kazasker kassâmları olup bunlar askerî sınıfa mensup kimselerin verâset işlerine bakarlardı. İkincisi mahallin kâdılığında yâni şer'î mahkemelerde bulunan kassâmlardı. Bunlar da halk arasındaki verâset işlerine ve tereke taksîmine bakarlardı.
Seyyid ve Şerifler (Nakibü'l-Eşrâflık):
£ Hz.Peygamberin torunları Hz.Hasanın soyundan gelenlere Şerif, Hz. Hüseyinin soyundan gelenlere ise Seyyid denirdi. Seyyid ve şerifler Osmanlı toplumunda büyük saygı görürlerdi.
İlmiye Üyeleri:
£ Müderris-Kadı-Şehülislam-Kazasker-Nakib-ül Eşraf-Danişmend-Mülazim-Muid-İmam-Vâiz-Müezzin-Kassam: Osmanlıda ölen kimsenin mal varlığını şeriat kurallarına göre paylaştıran görevli.
KALEMİYE (EHLİ KALEM):
µ Günümüzde bürokrasi diye adlandırılan bu sınıfın en üst rütbelileri Nişancı ve Defterdarlar'dır.
Üyeleri; Defterdar-Nişancı-Reisü’l-küttap-Elçiler-Kâtipler-Memurlar-Eminler (Beytü’l-mal-Kapan, Gümrük vb.)
Beylikçi Kalemi
¥ Bu kalem, divanda alınan kararları not tutar ve divanda görüşülen evrağı ilgili yerlere gönderirdi. Yazılan emir ve kararlardan fermana dair olanları Beylikçi düzenlerdi.
Tahvil Kalemi
¥ Yüksek rütbeli devlet görevlilerinin atama kağıtları ile zeamet ve timarların kayıtları bu kalemdir.
Ruus Kalemi
¥ Küçük rütbeli devlet görevlilerin nakil ve tayin işleri bu kalemde yapılırdı. Hazineden maaş alanların maaş işlerine burası bakar ve bütün muamele buradan sorulurdu.
Amedi Kalemi
¥ Amedci Efendi, reisulkitabın özel kalem müdürüydü. Sadrazam tarafından padişaha yazılacak takrir, telhis ile yabancı devletlere gönderilen anlaşma yada mektup müsvedeleri bu kalem tarafından yazılır ve burada saklanırdı.
Teşrifâtçılık Kalemi
¥ Teşrifâtçılık Kalemi: Dîvân-ı hümâyûndaki mühim vazifelerden biri de teşrifatçılık idi. Gerek sarayda ve Dîvân-ı hümâyûnda, gerekse sadrazam konağında yapılan merasimlerde, elindeki defter gereğince protokolü tatbik ederdi.
Vak'anüvislik Kalemi
¥ Vak'anüvislik Kalemi: Osmanlılarda vakanüvislik ismiyle resmî bir memuriyet ve kalemin kuruluşu, 18. yüzyıl başında ortaya çıkar. Bu kalem, devlet işlerine ait, verilen vesikaları tetkik ve kaydederdi. İlk meşhur vakanüvis tarihçi, Mustafa Nâimâ Efendidir.
Mühimme Odası Kalemi
¥ Mühimme Odası Kalemi: 1797 tarihinde çıkan nizamnâmeyle, dîvân veya beylikçi kalemlerindeki Mühimme Nüvislerin (yazanların), bir yerde çalışmaları için Mühimme Odası veya Mühimme Kalemi kurulmuştur.
¥ Dîvân-ı hümâyûn kalemlerinin şeflerine Hâcegân ve bir kalemin en kıdemli memuruna Halîfe denirdi.
Mühimme Defterleri
` Mühimme Defterleri: Dîvân-ı hümâyûnun muntazaman toplandığı zamanlarda her dîvân toplantısında görüşülen siyasî, içtimaî, malî, idarî ve örfî kararların kayıtlarını ihtiva eden defterlere “mühimme defterleri” denirdi.
Tahvil defterleri
` Tahvil defterleri: Bu defterlerin pek çok çeşitleri vardır. Tahvil muameleleri, sadrazamın emrini müteakip en son olarak yapılırdı.
İDARİ BİRİM |
YÖNETİCİ |
ASAYİŞ |
ADALET |
BELEDİYE |
Eyalet |
Eyalet Beylerbeyi |
Subaşı |
Kadı |
Muhtesip |
Sancak |
Sancak Beyi |
Subaşı |
Kadı |
Muhtesip |
Kaza |
Kadı |
Subaşı |
Kadı |
Muhtesip |
Köy |
Köy Kethüdası |
Yiğitbaşı |
Kadı Naibi |
XXXXXX |
{ Abdulaziz döneminde yayınlanan 1864 Vilâyet Nizamnâmesi ile ülke idarî bakımdan yeniden teşkilâtlandırılmıştır.
Buna göre Taşra Yönetimi;
Vilâyet Sancak Kazâ Nâhiye Köy
Vali Mutasarrıf Kaymakam Müdür Muhtar
] “Nâhiye” birimi 1871’de bir kanunla eklenmiştir.
OSMANLI EYALET SİSTEMİ
Merkeze Bağlı ( Saliyanesiz / Yıllıksız ) Eyaletler
- Dirlik (Tımar) Sisteminin uygulandığı eyaletlerdir.
- Dipnot: Dirlikler mal-hizmet karşılığı verilen topraklardır, dirliklerin en büyük birimi tımarlardır. Tımar sadece merkeze bağlı eyaletlerde vardır.
- Gelirleri bazı devlet memurlarına maaş olarak ve asker yetiştirilmesi için ayrılmıştır
- Rumeli, Anadolu, Budin, Bosna, Erzurum, Diyarbakır, Van, Karaman, Sivas, Musul, Şam, Halep gibi eyaletler merkeze bağlı ( saliyanesiz , yıllıksız) eyaletler kapsamındaydı
- -Bu eyaletlerin görevlileri merkezden atanır ve merkeze karşı sorumluydular.
Özel Yönetimli ( Saliyaneli / Yıllıklı ) Eyaletler
- Tımar uygulanmaz, vergiler iltizam yoluyla mültezimler tarafından toplanırdı.
- İltizam: Peşin, açık arttırma suretiyle ihaleyle, vergileri mültezimler toplar
- Vergi gelirleri her yıl yeniden düzenlenmekteydi.
- Yöneticileri Saliyane adı verilen maaş alırlardı
- Halkı daha çok müslüman ve merkezden uzaktaki eyaletlerdir -Mısır, Trablusgarp, Bağdat, Basra, Cezayir, Habeş gibi eyaletlerdir.
Bağlı Beylikler-Hükümetler (İmtiyazlı Eyaletler)
- Yıllık vergi ve hediyeler verirlerdi
- İç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı’ya bağımlıydılar
- Askerler ve memurlara müslüman olma zorunluluğu vardı
- Yöneticileri Osmanlı padişahı onaylardı.
- Yöneticilerine Bey, Han, Şerif, Voyvoda denirdi.
- Eflak, Boğdan, Kırım, Hicaz, Erdel, Lehistan gibi eyaletlerdir.
- Hicaz(Mekke-Medine) dini özelliğinden dolayı ayrı bir konuma sahipti, bu eyalet asker göndermez, vergi yollamazdı hatta Osmanlı Haremeyn vakıfları gelirlerinden Hicaz eyaletine ayrı bir ödenek ayırmıştı.
- Kırım asker yollar fakat vergi vermezdi.
Taşra Teşkilâtı’ndaki Diğer Görevliler
- Muhtesib : Çarşı ve pazarların güvenliğinden sorumlu kişi.
- Kapan Emini : Hububat, sebze ve meyvelerden alınacak vergiyi belirleyen kimse.
- Beytülmal Emini : Kamu haklarını koruyan görevli.
- Gümrük ve Bâc Eminleri : Şehir ve kasabalarda ticaret ve zanaat faaliyetlerinde bulunan kişilerden vergi toplayan görevlilerdir.