PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

BİRİNCİ İNÖNÜ SAVAŞI VE SONUÇLARI

BİRİNCİ İNÖNÜ SAVAŞI (6 - 10 OCAK 1921):

Nedenleri:

  • Yunanlıların yeni kurulan Düzenli Ordunun güçlenmesine fırsat vermeden darbe vurmak istemeleri.
  • Yunanlıların Sevr Antlaşmasını TBMM ye kabul ettirmek istemeleri.
  • Yunan Ordusunun savaş gücünü kanıtlayarak anlaşma devletlerinin siyasi, askeri yardım ve desteğini sağlamak istemesi.
  • Bu dönemde çıkan Çerkez Ethem isyanından yararlanmak istemesi.
  • Eskişehir üzerinden Ankara’yı alarak, TBMM’ yi dağıtıp ulusal egemenliği yok etmek istemeleri. 

Savaşın Başlaması:

X  Çerkez Ethem isyanını fırsat bilen Yunan Birlikleri İsmet Paşa komutasındaki Türk Birlikleri ile İnönü Mevkiinde karşılaştılar.

X  Başarısız olan Yunan birlikleri geri çekilmek zorunda kaldılar. Aynı dönemde Çerkez Ethem İsyancıda bastırıldı ve Çerkez Ethem kardeşleriyle beraber Yunanistan’a sığındı.

Savaşın Sonuçları ve Yorumu:

_ Düzenli Ordunun kazandığı ilk başarıdır.

_ TBMM ye ve Düzenli Orduya duyulan güven artmıştır.

_ TBMM nin yurt dışında etkinliği artmıştır.

_ İtilaf Devletleri, TBMM’ye Sevr’i kabul ettiremeyeceklerini ilk kez anladı.

_ Bu başarı,  Londra Konferansının ve Moskova Antlaşmasının yapılmasını sağlamıştır.

_ Bu zaferden sonra askere alma işlemleri daha düzenli ve disiplinli oldu.

_ Bu başarıdan yararlanılarak Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve İstiklal Marşının kabulü

Sağlanmıştır.

_ İsmet Paşa’nın rütbesi Generalliğe yükseltilmiştir.

 

I.İnönü Savaşı sonrası gelişmeler;

Moskova Antlaşması imzalanmıştır.

İstiklâl Marşı kabul edilmiştir.

Londra Konferansı toplanmıştır.

Afganistan ile Dostluk Antlaşması imzalanmıştır.

Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu kabul edilmiştir.

 

LONDRA KONFERANSI (23 Şubat 1921 ):

Toplanma Nedenleri:

İtilaf devletlerinin Sevr Antlaşmasını biraz yumuşatarak TBMM ye kabul ettirmek istemeleri. Yunan Ordusuna zaman kazandırılmak istenmesi. İtilaf Devletlerinin aralarındaki sorunları çözümlemek istemesi. TBMM’nin savaş yanlısı olduğunu kanıtlamak istemeleri, İtilaf Devletlerinin, Ankara ve İstanbul Hükümetleri arasında ikilik yaratarak bunların görüş ayrılıklarından yararlanmak istemesi (Bunun için Konferansa ikisini de çağırmışlardır ).

Londra Konferansı’na Katılan Devletler

23 Şubat 1921’de başlayan Londra Konferansı’na Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, İstanbul Hükümeti, İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan katıldı. Konferans’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ni Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey, İstanbul Hükümeti’ni Sadrazam Tevfik Paşa temsil ettiler.

 

Konferansta Yaşanan Gelişmeler:

Londra Konferansı öncesi Damat Ferit Paşa Hükümeti yerine Tevfik Paşa Hükümeti kurulmuştur. İtilaf Devletleri, TBMM yi hukuken tanımamak için TBMM yi doğrudan değil, İstanbul Hükümeti aracılığıyla davet etmişlerdir.

M. Kemal,  İtilaf devletlerinden doğrudan bir davet gelmezse Londra Konferansına katılmayacaklarını açıklamıştır. Bunun üzerine İtilaf Devletleri İtalya aracılığıyla TBMM Hükümetini Konferansa doğrudan davet etmiştir. İtilaf Devletleri TBMM Hükümetini Konferansa doğrudan çağırarak ilk kez TBMM’ yi resmen tanımış oldu.

Londra Konferansına; TBMM adına Bekir Sami Bey İstanbul Hükümeti Adına Tevfik Paşa katıldı. Toplantıda ilk söz hakkı İstanbul Hükümeti temsilcisine verilince Tevfik Paşa : “Söz Milletin asıl vekillerine aittir.” Osmanlı Sadrazamı Tevfik Paşa bu davranışıyla halkın gerçek temsilcisinin TBMM olduğunu kabul etmiştir. Bekir Sami Bey konferansta Misak-ı Milliyi gündeme getirdi.  Oysa İtilaf Devletleri hala Sevr Hayali üzerinde olduklarından Konferans anlaşma sağlanamadan dağılmıştır.

 

Londra Konferansı Maddeleri

1-İzmir sözde Türklere verilecek, fakat buralarda Yunan kuvveti bulunacak, bölgenin asayişini İtilaf Devletleri’nin subaylarının idaresinde yerli bir jandarma kuvveti ile sağlanacaktı. Milletler Cemiyeti tarafından Hristiyan bir vali atanacaktı. Boğazlar ise Türklere verilmiyordu. Kapitülasyonlar da devam edecekti.

2-Ermenistan’ın sınırları Milletler Cemiyeti temsilcisi tarafından belirlenecekti.

3-Trakya’ya ait bir değişiklik bulunmuyordu.

4-İtilaf Devletleri bu önerilerle Türk temsilcilerini oyalamaya çalışırken diğer yandan da verdikleri bir aylık süre dolmadan Yunan kuvvetlerini yeni bir saldırıya geçirdiler. Yunan saldırısının başlaması üzerine konferans 12 Mart 1921’de sona erdi.

 

Londra Konferansı’nın Sonuçları

1-Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Londra Konferansı’na İtilaf Devletleri tarafından çağrılması, TBMM’nin hem İtilaf Devletleri hem de dünya kamuoyunca hukuki olarak tanınmasını sağladı.

2-Konferansın dağılmasından sonra, Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey’in İngiltere, Fransa ve İtalya ile tutsakların karşılıklı iadeleri ve ticaret konularında yapmış olduğu anlaşmalar, yeni Türk devletinin diplomatik alanda da tanındığı belgeledi; Ancak bu anlaşmalar, TBMM tarafından, tam bağımsızlık ve eşitlik ilkelerine aykırı bulunarak onaylanmadı.

3-Misak-ı Milli, resmi ağızdan ilk kez dünya kamuoyuna duyurulmuş oldu.

4-TBMM Hükümeti, barış yanlısı olduğunu gösterdi.

5-Yunanlılar tekrar saldırıya geçtiler.

Londra Konferansının Önemi ve Yorumu:

İtilaf Devletleri TBMM yi doğrudan çağırarak, TBMM nin varlığını ilk kez resmen tanımıştır. Yeni Türk Devletinin haklı davası Dünya Kamuoyuna duyurulmuş oldu. TBMM konferansa katılarak, Dünyaya barış yanlısı olduğunu gösterdi. İstanbul Hükümeti dış ilişkilerde TBMM’nin temsil gücünü tanımıştır. Yunanlılar Konferansı değerlendirip saldırı hazırlıklarına başlamışlardır.

Önemli Uyarı:  Konferanstan sonra Bekir Sami Bey, İtilaf devletleriyle tutsak Değişimi konusunda antlaşmalar yaptıysa da, TBMM tarafından Devletlerin Eşitlik Prensibine ve Egemenlik Haklarına uymadığı için kabul edilmemiştir. M. Kemal bu anlaşmayı yapmasından dolayı,  Bekir Sami Beyi Ulusal Mücadeleyi tam olarak özümsememiş bularak görevden almış ve yerin Yusuf Kemal Tengirşenk’i Dış İşleri Bakanı yapmıştır.

 

TÜRK – AFGANİSTAN DOSTLUK ANTLAŞMASI (1 MART 1921  )

Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması’nın görüşmelerinin yapıldığı sırada, Rusya’da bulunan TBMM Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşek ve TBMM delegesi Dr. Rıza Nur, Afganistan Devleti adına General Veli Han ile bir dostluk ve ittifak antlaşması imzalamıştır. İngiltere’den ayrılarak bağımsızlık mücadelesi yaşayan Afganistan ile yapılan dostluk anlaşmasıdır. Moskova Antlaşması için oraya giden Türk Heyeti ile orada bulunan Afgan yetkililerle askeri, kültürel işbirliğine dayalı bir dostluk antlaşması yapılmıştır. Taraflardan birine yapılan saldırıyı diğeri kendine yapılmış sayacak ve karşı koyacaktır. İki ülke birbirinin bağımsızlığını resmen tanımıştır. İlk kez bir Müslüman Devlet TBMM yi resmen tanımıştır. Ankara’da Büyükelçilik açan ilk Müslüman ülke Afganistan olmuştur.

MADDELERİ:

Türkiye-Afganistan Antlaşması, 1 Mart 1921 tarihinde müzakere için Moskova'da bulunan Türk heyeti ile yeni kazanmış bulunan Afganistan temsilcileri arasında imzalanan dostluk antlaşmasıdır. Antlaşma 10 maddeden oluşmaktadır.

Bu antlaşma ile:

m  Maddi ve manevi menfaatleri tamamen müşterek olan bu iki kardeş devlet ve millet, eskiden beri mevcut olan manevi bağlarını ve tabii ittifaklarını resmi bir anlaşma ile belirtmeye karar verdiklerini;

m  Birbirlerinin bağımsızlıklarını tanıdıklarını;

m  Taraflardan birine yapılacak bir tecavüzün, diğer tarafa da yapılmış sayılacağını ve tehdidi bertaraf etmeyi kabul ettiklerini;

m  Kültürel bağları güçlendirmek için Türkiye'den Afganistan'a öğretmen ve subayların gönderilmesi hususunda mutabakat sağlandığını;

m  Türkiye ve Afganistan arasında zaten mevcut olan dostluk bağlarının daha da kuvvetlendirileceğini kararlaştırmışlardır.

m  Türk-Afgan Antlaşması 1928 tarihinde Ankara'da yenilenmiş ve yeni antlaşmada ittifak taahhüdü tadil edilmiştir.

Antlaşma koşulları

þ  Bu iki kardeş devlet ve millet, birbirlerini bağımsızlıkların tanıyacaklardır.

þ  Taraflardan birine yapılacak saldırı diğerine de yapılmış sayılacak ve saldırıyı ortadan kaldıracaklardır.

þ  Kültürel bağları güçlendirmek için Türkiye, Afganistan'a öğretmen ve subay gönderecektir.

 

MOSKOVA ANTLAŞMASI  (16 MART 1921  ):

İmzalayanlar: Rıza Nur, Yusuf Kemal (Tengirşenk’i), Ali Fuat (Cebesoy),George Hiçlerin, Jel al Korkmazov

TBMM ile Sovyet Rusya yakınlaşmasının nedenleri;

Her iki yönetimin uluslararası yalnızlıktan kurtulma yani tanınma ihtiyacı duyması, İki ülkenin de düşmanlarının ortak olması, Tarafların yönetim anlayışlarını ve sınırlarını karşılıklı güvence altına alma isteği, Türkiye’nin emperyalizme karşı başarısının, İngiliz sömürgelerindeki Müslümanlara örnek olması, Sovyetlerin TBMM’yle yakınlaşmasının kendi sınırları içindeki Orta Asya halklarıyla iyi ilişkiler için örnek olması, TBMM’nin halkçılığı benimsemesi, Sovyetlerin Anadolu’da rejimini yayma umudu, TBMM’nin askerî ve ekonomik yardıma ihtiyacı olması, Sovyetlerin Kafkaslar’da Ermenistan ve Gürcistan’daki İngiliz yanlısı hükûmetlerden kurtulmak istemesidir. Yukarıdaki Nedenler Sovyet Rusya ile Yeni Türk devletini birbirine yakınlaştırmıştır.

Bu Arada; Doğuda Ermenilere karşı başarı sağlanması, Güneyde Fransızlara karşı başarılı olunması, Batum’un Gürcülerden alınmasını. İnönü Savaşının kazanılması, Sovyet Rusya ile TBMM’yi birbirine daha da yakınlaştırmış ve iki taraf arasında bir ittifak antlaşması yapılmıştır.

Moskova Antlaşması’nın bazı önemli maddeleri şunlardır:

  • Sovyet Rusya, Misakımillî’yi resmen tanımıştır. Türkiye terimi Misakımillî ile çizilen sınırları kapsar.
  • Her iki taraftan birinin tanımadığı bir antlaşmayı öteki taraf da tanımayacaktır.
  • Osmanlı Devleti’yle Çarlık Rusyası arasındaki antlaşmalara dayanan parasal vb. yükümlülükler yok sayılmıştır.
  • Sovyet Rusya, kapitülasyonlardan vazgeçmiştir.
  • Batum Gürcistan’a bırakılacaktır.
  • Boğazların geleceğine Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin katılacağı konferansta karar verilecektir.
  • Her iki ülke birbirlerinin rejimi aleyhine çalışmalara destek vermeyecektir.

 

Moskova Antlaşmasının Yorumu ve Önemi:

X  İlk kez bir Avrupa Devleti Misak-ı Milliyi ve Yeni Türk Devletini tanıdı.

X  Doğu sınırımız son şekliyle belirlenip, güvenlik altına alınmıştır.   

X  Misak-ı Millîden ilk taviz verilmiştir.  

ý  Taraflardan birinin tanımadığı bir antlaşmayı diğeri de tanımayacak.

Uyarı: Bu madde ile Sovyet Rusya Sevr Antlaşmasını tanımadığını açıkladı.

ý  Sovyet Rusya,  Misak-ı Milli yi tanımıştır.

Uyarı: İlk kez bir Avrupa Devleti Misak-ı Milli yi resmen tanımıştır.

ý  Osmanlı ile Çarlık Rusya arsında yapılmış tüm antlaşmalar geçersiz sayılacak.

Uyarı: Osmanlının ilk kez başka bir devlet tarafından tanınmadığı açıklandı.

ý  Sovyet Rusya Kapitülasyonların kaldırılmasını kabul edecektir.

Uyarı: İlk kez bir devlet kendi isteğiyle kapitülasyonlardan vazgeçmiştir.

ý  Sovyet Rusya, TBMM nin Ermenistan ve Gürcistan ile imzaladığı antlaşmalar ile belirlediği sınırı, Batumun Gürcistan’a iade edilmesi şartıyla kabul etmiştir.

Uyarı: Batum’un Gürcistan’a verilmesiyle TBMM Misak-millî den ilk tavizi vermiştir.

ý  İki Devlet arasında mali ve ekonomik antlaşmalar yapılması kararlaştırılmıştır.

 

İSTİKLÂL MARŞI’NIN KABULÜ (12 MART 1921)

Milli devletlerin kuruluşu ve milliyetçilik hareketleri, batı toplumlarında hem bireyleri birbirlerine bağlayacak hem de devletin bağımsızlığını vurgulayacak ve diğerlerinden ayıracak bazı simge ve uygulamaların doğmasına yol açmıştı. Bu simgelerin başında, milli marşlar gelmekteydi.

İlk milli marş, 1740'da İngiltere'de kabul edilmişti. Fransız İhtilali'de Yüzbaşı Lisle'nin "Marseillese" ini Fransa'ya milli marş olarak kazandırmıştı.

Osmanlı, dinsel temelllere dayanan bir devletti. Aynı zamanda içinde farklı etnik kökenden gelen insanlar barındığı için, milli bir devlet değildi. Buna rağmen, Osmanlı'da ilk kez devlet için II. Mahmut dönemine bir marş bestelenmişti. Mızıka-i Hümayun Mektebi'nin kuruluşu ile birlikte önce "Mahmudiye", daha sonra da, "Mecidiye" marşları bestelendi.

İkinci Meşrutiyet bestesi yapılan "Türk Marşı", milli nitelik taşıdığı için, tartışmalara neden olunca, bundan vazgeçilmiş ve Mecidiye Marşı "Saltanat Marşı" olarak kabul edilmişti.

Kurtuluş Savaşı günlerinde batı toplumlarında olduğu gibi, artık bizim de orduya ve halka heyecan aşılayacak, bağımsızlık sevgisini dile getirecek, milli nitelikli bir marşımızın olmasının gerekliliği anlaşıldı. İstiklal Marşı'nın bestelenmesi için de bir yarışma açıldı. Yarışmaya, 24 besteci katıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı ile Meclis arasında seçimin nasıl yapılacağı konusundaki görüş ayrılıkları çıktı. Bu görüş ayrılığı, 1924'de giderilebildi. Bakanlığın oluşturduğu bir kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini uygun buldu. İstiklal Marşı, bu bestesiyle 1930 yılına kadar çalındı. 1930'da ise, Zeki Üngör'ün bestesi kabul edildi.

Bugün de milli marşımız aynı beste ile seslendirilmektedir. İstiklal Marşı'nın "milli marş" olduğu, ilk kez 1982 Anayasası'nın 3. maddesinde ifade edilmiştir. MehmAkifkif Ersoy tarafından yazılmış ve Maarif Vekâleti (Millî Eğitim Bakanlığı)’ nin 1921’de düzenlediği yarışma sonucunda 724 şiir arasından seçilmiştir. İstiklâl Marşı olarak mecliste kabul edilmeden önce, ilk kez 21 Şubat 1921’de, Kastamonu’da çıkarılan yerel bir gazete olan Açıksöz Gazetesi’nde yayımlanmıştır. 12 Mart 1921’de çıkarılan bir kanunla da “İstiklâl Marşı” olarak kabul edilmiştir. Mehmet Âkif Ersoy, İstiklâl Marşı’nı kahraman Türk Ordusu’na ithaf etmiştir. İstiklâl Marşı, ilk kez dönemin Maarif Vekili (Millî Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından TBMM’de okunmuştur.İstiklal Marşı ilk olarak Kastamonu’da çıkartılan Açıksöz gazetesinde yayınlanmıştır.

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası