SAKARYA MEYDAN SAVAŞI ( 23 AĞUSTOS – 13 EYLÜL 1921 )
6 TBMM Ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebelerindeki yenilgisinden sonra cephe kritik bir duruma düşmüştü. Cepheye gelerek durumu yerinde gören ve komutayı eline alan TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi birliklerinin Yunan ordusuyla arada büyük bir mesafe bırakılarak Sakarya Nehri'nin doğusu'na çekilmesine ve savunmayı bu hatta devam ettirmesine karar verdiler.
6 TBMM, 3 Ağustos 1921'de Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa'yı azlederek, aynı zamanda Başvekil ve Milli Müdafaa Vekili de olan Fevzi Paşa'yı bu makama da atadı.
6 Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 şehit, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 39.289'dur. Yunan ordusunun zayiatı ise; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir. Sakarya Meydan Muharebesinde çok fazla subay kaybı olduğu için bu Muharebeye “Subay Muharebesi” adı da verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için "Sakarya Melhame-i Kübrası" yani kan gölü, kan deryası demiştir. Yunanlar için geri çekilmek haricinde başka bir seçenek kalmadı. Geri çekilirken Türk sivil halkına karşı yaptığı tecavüzler, kundaklamalar ve yağmacılık sonucunda 1 milyonun üzerinde sivil Türk evsiz kaldı.
6 Mayıs 1922'de Yunan Ordusu Başkomutanı General Anastasios Papoulas ve kurmay heyeti istifa etti. Yerine General Georgios Hatzianestis atandı.
6 Mustafa Kemal Atatürk ünlü "Hattı Müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz." sözünü bu savaşa atfen TBMM'de söylemiştir.
6 Savaşın ardından Albay Fahrettin Altay, Albay Kazım Fikri Özalp, Albay Mehmet Selahattin Adil ve Albay Mehmet Rüştü Sakarya, Mirliva (Tuğgeneral)liğe terfi etti. Mustafa Kemal Paşa ise TBMM tarafından Mareşal rütbesine terfi ettirildi ve Gazi unvanı verildi.
6 Atatürk, Sakarya Meydan Muharebesi'ne kadar bir askeri rütbesi olmadığını, Osmanlı Devleti tarafından verilmiş olan rütbelerin yine Osmanlı Devleti tarafından alınmış olduğunu belirtir.
6 Sakarya Savaşı,Türk Tarihi'nde bir dönüm noktasıdır.Sakarya Savaşı'nın kazanılmasıyla, Türk Milleti'nin savaşın kazanılacağına olan inancı yerine gelmiştir. İstanbul'da, tüm camilerde Sakarya Şehitlerine mevlütler okunmuştur. O ana kadar, Ankara'ya mesafeli duran İstanbul Basını'nda dahi bir sevinç duygusu oluşmuştur.
6 Uluslararası toplumun (özellikle İngiltere'nin) TBMM güçlerine bakışı değişmiş ve Yunanistan, arkasındaki İngiltere desteğini kaybetmiştir.
6 13 Eylül 1683 2. Viyana Kuşatması ile başlayan Türk geri çekilmesi yine bir 13 Eylül günü bu savaş ile durmuş, yeniden ilerleme başlamıştır. Bu yönden bu savaşın sembolik önemi de Türk Tarihi açısından çok fazladır.
Savaşın Sonuçları:
i Sakarya Savaşı, Kurtuluş Savaşı’nın son savunma savaşı olmuştur.
i Savaş İtilâf Devletleri arasında büyük görüş ayrılıklarına neden olmuştur.
i Yunan ordularının taarruz gücü Sakarya Savaşı’yla kırılmıştır.
i İtilâf Devletleri TBMM’ye barış teklifinde bulunmuşlardır.
i Savaşı başkomutan olarak yöneten Mustafa Kemal’e, 19 Eylül 1921’de Meclis tarafından Mareşallik rütbesi ve Gazilik unvanı verilmiştir.
i Kafkas Cumhuriyetleriyle 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşması imzalanmıştır.
i Fransızlarla 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması imzalanmıştır.
i Kars Antlaşması Moskova Antlaşması doğu sınırlarımızda bazı pürüzler bırakmıştı. Sakarya Savaşı sonunda Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan ile Rusya kontrolünde Kars Antlaşması imzalandı. Böylece Türkiye’nin doğu sınırı bugünkü şeklini aldı.
i 22 Ekim 1921’de İngilizlerle Esir Mübadelesi Antlaşması imzalanmıştır.
i 2 Ocak 1922’de Ukrayna Cumhuriyeti ile Dostluk Antlaşması imzalanmıştır.
UYARI: Zaferden sonra İtilaf Devletleri Paris’te, TBMM hükümetini ateşkes görüşmelerine çağırmış. Bu ateşkes önerisine Paris Mukarreratı da denir. M. Kemal sonuç alınamayacağını bildiği halde barıştan kaçan taraf olmadığını göstermek düşüncesiyle delege göndermiş, barıştan yana bir karar alınamamış ancak Malta’da bulunan tutsaklar kurtarılmıştır.
ÖNEMLİ BİLGİ:
İtilâf Devletleri 22 Mart 1922’de önce ateşkes daha sonra da 26 Mart 1922’de barış esaslarını bildiren antlaşma teklif ettiler.
Buna göre,
i Türk ve Yunan ordusu arasında askerden arındırılmış bir bölge oluşturulacaktır ve savaşa üç ay süre ile son verilecektir.
i Her iki ordunun askeri birlikleri Anlaşma Devletlerince denetlenecektir.
i İzmir ve Tekirdağ Türklere, Edirne, Kırklareli, Babaeski Yunanlılara verilecektir.
i Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurulacaktır.
i Türkiye’de mecburi askerlik olmayacak ve asker sayısı 85.000 ile sınırlı kalacaktır.
TBMM Sevr Antlaşması’nın biraz hafiflemiş şekli olan bu teklifi reddederek savaşa devam kararı almıştır. Yunanlıların Türk ordusu karşısında başarılı olamayacağını gören İngiltere, olası bir Türk taarruzunu önlemek için barış teklifiyle mevcut durumu korumaya çalışmıştır.
KARS ANTLAŞMASI (13 EKİM 1921 ):
İmzalayan: Kazım Karabekir Paşa
TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya’nın egemenliğinde bulunan Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan arasında yapılmıştır. Moskova Antlaşmasının devamı ve tekrarı niteliğindedir. Buna göre Moskova Antlaşmasının şartları Sovyet Rusya’ya bağlanan diğer devletler tarafından da kabul edildiği anlamındadır. Bu Antlaşma ile Doğu Sınırımız kesinlik kazanmıştır.
MADDELERİ:
16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması; Sovyetlere katılan Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan’la gözden geçirilerek yeniden imzalandı.
Bu antlaşmaya göre;
•• Türkiye’nin gümrük ödemeksizin limanından serbestçe yararlanması koşuluyla Batum Gürcistan’da kalacaktır.
•• Ardahan Türkiye’de kalacaktır.
•• Nahçıvan’a özerklik verilecektir.
•• Taraflar arasında ticaret, ulaşım, gümrük, güvenlik ve sağlık konularında ortak önlemler alınacaktır.
•• Türkiye’nin tanımadığı bir antlaşmayı, Kafkas Cumhuriyetleri de (Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan) tanımayacaktır.
KARS ANTLAŞMASININ ÖNEMİ
ü Moskova Antlaşması’nın onaylanması niteliğindedir.
ü Doğu sınırımız kesin şeklini almıştır.
ü Nahçivan, Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge kabul edilmiştir.
ü Taraflar arasında sağlık, güvenlik, ticaret ve gümrük konularında işbirliği yapılmasına karar verilmiştir.
ü İstanbul’un güvenliğinin sağlanması ve Boğazların ticarete açılması karara bağlanmıştır.
ANKARA ANTLAŞMASI (20 EKİM 1921):
Fransa ile TBMM arasında yapılmıştır. Fransızlar, I. İnönü’den sonra Ankara’ya bir temsilci göndererek görüşmeler yapmış, bu arada Yunanlıların Eskişehir-Kütahya Savaşlarında başarılı olması üzerine beklemeye başlamış, Sakarya Zefirinden sonra TBMM ile Ankara Antlaşmasını imzalamıştır.
Bu antlaşmaya göre;
•• İki taraf savaş durumuna son verecek ve savaş esirleri serbest bırakılacaktır.
•• Fransa, Çukurova ve Güneydoğu Anadolu’daki işgal ettiği yerlerden çekilecektir.
•• İskenderun ve Antakya (Hatay) yöresi Fransız mandasındaki Suriye sınırları içinde kalacak ancak burada özel bir yönetim kurulacak, resmî dil Türkçe olacaktır.
•• Fransız kuvvetleri antlaşmanın imzalanmasını izleyen iki ay içinde tespit edilen sınırın güneyine çekilecektir.
•• Suriye’de kalan Süleymanşah’ın mezarının bulunduğu Caber Kalesi Türk toprağı sayılacak, Türk bayrağı altında Türk ordusunca korunacaktır.
(Süleyman Şah’ın türbesi 1973’te Suriye’nin Karakozak köyüne, daha sonra Suriye’deki iç savaş nedeniyle 2015’te yine Suriye’nin Eşme köyüne nakledildi.)
Antlaşmanın Önemi, Sonuçları ve Yorumu:
d Suriye Sınırı, Hatay dışında belirlenmiştir.
d İtilaf Bloğu parçalanmış, İngiltere siyasal yalnızlığa düşmüştür.
d İlk kez bir itilaf devleti resmen Misak-ı Milli yi tanımıştır.
d İtalya da Anadolu dan dan tamamen çekilmiştir.
d Güney Cephesi kapanmıştır. Buradaki birlikler batı cephesine kaydırılmıştır.
Anlaşmanın imzalanması sırasında Türk delegesi Yusuf Kemal Bey, Franklin Bouillon, İskenderun ve Antakya bölgesi halkına Türk Bayrağı'nı ihtiva eden özel bir bayrak kullanma hakkının verilmesini istedi ve bu istekleri kabul edildi.
Bu antlaşma ile Hatay Fransa'ya bırakılmakla Misak-ı Milli'den ikinci ödün verildi. Batum'dan sonra Hatay yitiriliyordu. Fakat o günün koşulları altında elde edilen büyük kazançtı. Çünkü Türkiye iki büyük cepheyi tasfiye etti. İki büyük ülke tarafından resmen tanındı. Kaldı ki Hatay üzerinde Türkiye haklarından vazgeçmeyecekti. 1923 yılında Adana'ya gelen Atatürk, burada kendisini siyah bayrakla karşılayan Hatay temsilcilerine "40 asırlık Türk yurdu yabancı eline bırakılamaz." diyerek, kurtuluş için söz vermiş ve sözünü 15 yıl sonra yerine getirmiştir.