PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

SİYASAL ALANDA İNKILAPLAR

SİYASAL ALANDA İNKILAPLAR

i   Saltanatın Kaldırılması 1 Kasım 1922

i   Mustafa Kemal’in İlk Basın Toplantısı 16 Ocak 1923

i   Ankara’nın Başkent İlân Edilmesi 13 Ekim 1923

i   Cumhuriyet’in İlânı 29 Ekim 1923

i   Halifeliğin Kaldırılması 3 Mart 1924

i   Şer’iye ve Evkaf Vekâleti’nin Kaldırılması 3 Mart 1924

i   Erkân-ı Harbiye Vekâleti’nin Kaldırılması 3 Mart 1924

i   Osmanlı Hanedanının Yurt Dışına Çıkarılması 3 Mart 1924

i   Türkiye’de Genel ve Yerel Seçimler 1923-1939

 

SALTANATIN KALDIRILMASI (1 KASIM 1922)

Æ  23 Nisan 1920’de kurulan Yeni Türk Devleti, ulus egemenliğini esas alan bir yapıya sahipti. Ulusal egemenlik rejimi ile saltanatın birlikte yaşaması mümkün değildir. Bu nedenle saltanat zaten kaldırılacaktı. Anlaşma Devletleri’nin Lozan Görüşmeleri’ne İstanbul Hükümeti’ni de çağırmaları saltanatın daha erken kaldırılabilmesi için bir gerekçe olmuştur.

Æ  Sadrazam Tevfik Paşa’nın, TBMM’ye çektiği telgrafta Lozan Görüşmeleri’yle ilgili teklifler sunması mecliste tepkiyle karşılanmıştır.

Æ  Bir süre devam eden tartışmalardan sonra, Mustafa Kemal’in kesin tavrını ortaya koymasıyla 1 Kasım 1922’de Saltanat meclis kararıyla kaldırıldı.

Saltanatın Kaldırılmasının Nedenleri

i  Laik devlet düzeni ve millî egemenlik ilkesi ile bağdaşmaması

i  Ulusal egemenlik yolunda engel oluşturması

i  Lozan Görüşmeleri’nde güçlü hareket etme isteği

i  Padişah ve İstanbul Hükûmeti’nin Millî Mücadele karşıtı tavır sergilemesi

i  Yönetimdeki iki başlılığa son verilmek istenmesi

Önemi

★ Altı yüzyıldan fazla yaşayan Osmanlı Devleti ve saltanatı sona erdi.

★ Ulusal egemenliğin kesin olarak sağlanması için en önemli engel aşılmıştır.

★ Laik devlet düzenine geçişte ilk aşamadır.

★ Son Osmanlı padişahı VI. Mehmet Vahdettin, 17 Kasım 1922’de ülkeden ayrıldı.

★ Lozan Konferansı’nda ortaya çıkabilecek ikilikler ortadan kaldırıldı.

Æ  Koşullar uygun olmadığı ve tepkilerden çekinildiği için halifelik, saltanatla birlikte kaldırılmamıştır.

Æ  Son padişah Vahdettin’in “Halife” sıfatıyla ülkeden ayrılması, bu kurumun Türkiye aleyhine kullanılabileceği ihtimalini ortaya çıkardı. TBMM, Osmanlı hanedanından Abdülmecit Efendi’yi halife ilan ederek bu sorunu çözdü.

 

 

ATATÜRK'ÜN İLK VE TEK BASIN TOPLANTISI (16 OCAK 1923)

Mustafa Kemal’in Millî Mücadele’yi destekleyen 6 büyük gazetenin başyazarı ile yaptığı 5,5 saatlik ilk basın toplantısı 16 Ocak 1923’te İzmit’te gerçekleşmiştir. Bu basın toplantısı gelecekteki Cumhuriyet rejiminin fikrî temelini oluşturmaktadır. Mustafa Kemal, yapacağı yurt gezisiyle halkın nabzını yoklayacak, toplumda bir deprem etkisi yapacak atılım ve devrimlerle ilgili olarak da aydınlarla görüşecekti. Basın toplantısına katılacak gazetecileri İzmit’e getirmekle de Ankara Hükûmeti’nin İstanbul’daki temsilcisi Dr. Adnan (Adıvar) Bey görevlendirilmiştir.

Dr. Adnan Adıvar başkanlığında İstanbul’dan yola çıkan gazeteciler şunlardır:

  • Tevhid-i Efkâr’ın başyazarı Velit Ebüzziya
  • Vakit’in başyazarı Ahmet Emin (Yalman)
  • Akşam’ın başyazarı Falih Rıfkı (Atay)
  • İleri’nin başyazarı Suphi Nuri (İleri)
  • İkdam’ın başyazarı Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)
  • Tanin’in başyazarı İsmail Müştak (Mayakon)
  • Kafilede Adnan Adıvar’ın eşi Halide Edip (Adıvar) ve Adnan Bey İstanbul’a gelene kadar onun görevini yerine getiren Kızılay Başkanı Hamit Bey de yer almış, ayrıca bu topluluğa İleri gazetesinin İzmit Muhabiri Hakkı (Kılıçoğlu) Bey de katılmıştır.

Toplantıda konuşulacakları kaydetmek üzere, ayrıca TBMM’den 4 görevli salondaki yerlerini almıştır. Toplantı İzmit halkının “Saray” olarak adlandırdığı Kasr-ı Hümâyun’un alt katındaki geniş salonda gerçekleşmiştir. Sultan Abdülaziz’in Av Köşkü olan bu bina, Sultan II. Mahmut zamanında yapılmıştır. Toplantıya, 14 Ocak 1923’te annesi Zübeyde Hanım’ı kaybetmesinin verdiği üzüntüyle katılan Mustafa Kemal, 16 Ocak 1923’te, Salı akşamı saat 21.30’da başlayan bu toplantıyı saat 03.00’da bitirmiştir. Mustafa Kemal, toplantıda gazetecilerin sorularına verdiği cevaplarda; Osmanlı’nın savaş politikasına, ulusal bağımsızlık mücadelesine, mücadele sırasında karşılaşılan sorun ve çözümlere, o döneme kadar yapılan çalışmalara ve ileride yapılması gerekenlere ayrıntılarıyla değinmiştir.

 

ANKARA’NIN BAŞKENT İLÂN EDİLMESİ (13 EKİM 1923)

Æ  Büyük bir komutan, üstün nitelikli bir diplomat ve politikacı, örnek devlet kurucusu ve inançlı bir inkılâpçı olan Atatürk, stratejik, jeopolitik ve psikolojik faktörleri çok öncelerden düşünmüş, gerekli önlemleri almış ve zamanı geldikçe uygulayarak, her konuda olduğu gibi Ankara’nın başkent oluşunda da uzak görüşlülüğünü ve yerinde karar verme yeteneğini saptamıştır. Bu şehrin Kurtuluş Savaşı’nda oynadığı siyasî ve stratejik rolü kimse inkâr edemez.Von Der Goltz Paşa’nın “başkentin değiştirilmesi tartışmaları ve siyasî gelişme” de bu konuda yardımcı olmuştur.

Æ  1883 yılında Türk ordusunda yarbay olarak görev üstlenen ve aralıklı olarak 16 yıl hizmetten sonra mareşal iken Bağdat’ta vefat eden Colmar Freiherr Baron von Der Goltz; 1883’ten özellikle 1912 – 13 Balkan Harbi’nden sonra kaybettiğimiz toprakları ve dönen entrikaları görerek, bilimsel bir araştırma ürünü olan makalelerinde başkentin İstanbul’da kalmasının doğru olmayacağını belirtmişti.

Æ  Türkçe’ye çevrilen on askerî eserinden “Millet-i Müsellâha” Atatürk’ün de okuduğu kitaplar arasındadır

Æ  Bu konu, İsmet Paşa’nın “Türkiye Devleti’nin makam idaresi, Ankara şehridir.” Şeklindeki tek maddelik yasa tasarısını TBMM’ye sunmasıyla gündeme gelmiştir. Uzun tartışmalardan sonra oy çokluğu ile 13 Ekim 1923’te Ankara, Yeni Türk Devleti’nin başkenti kabul edilmiştir. Ankara’nın başkent ilân edilmesinde, Millî Mücadele döneminde Temsil Heyeti’ne merkezlik yapmış olması da etkili olmuştur.

 

 

CUMHURİYET’İN İLÂNI (29 EKİM 1923)

Æ  Saltanat kaldırılmış ve 13 Ekim 1923 tarihinde Ankara yeni kurulan Türk devletinin yeni başkenti olmuştu. Milletvekilleri arasındaki uyuşmazlıklar yeni hükümetin teşekkülü konusunda bazı sıkıntılara sebep oluyordu. Bu sebeplerle de bir hükümet krizi yaşanıyor, mevcut durum ise yeni bir hükümetin kurulmasını geciktiriyordu. Bu nedenlerden ötürü Yönetim şeklinin ve devlet başkanının bir an evvel belirlenip, olası bir kaos ortamının önüne geçmek isteyen Mustafa Kemal, 28 Ekim akşamı yakın arkadaşları ile bir araya gelerek Cumhuriyeti ilan etme kararını verdi ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi.

Æ  Cumhuriyetin ilan edilmesindeki asıl gaye; Türk milletinin çağdaş dünyanın ulaştığı seviyeye ulaşmasını sağlamak ve ulusal egemenliğin bir an önce kurumsallaşmasını temin etmektir.

 

Cumhuriyetin İlanının Nedenleri

1- 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılması sonucu ortaya çıkan devlet başkanlığı meselesini çözüme kavuşturmak.

2- Millet egemenliğini sağlamak ve demokrasiyi en iyi şekilde uygulayabilmek.

3- Yeni Türkiye devletinin yeni yönetim şeklini (rejimini) belirlemek ve bu alandaki tartışmaları sona erdirmek.

4- Meclis Hükümeti sisteminden kaynaklanan sorunları gidermek.

5- Yönetimdeki yetki ve sorumlulukları sahalarını tam ve kesin bir şekilde belirlemek.

 

Cumhuriyetin İlanının Sonuçları

1- Kurtuluş Savaşı’nın başından beri amaçlanan milli egemenliğin sağlanması yönünde en önemli aşamalardan biri daha kat edilmiştir.

2- Cumhuriyetin ilan edilmesi ile birlikte önemli bir siyasi bunalım da ortadan kalkmış ve yeni Türk devleti gerçek ismine ve sıfatına kavuşmuştur.

3- Yeni Türkiye devletinin yönetim şekli “Cumhuriyet” adıyla belirlenmiştir.

4- Mustafa Kemal Paşa oy birliği ile yeni Türkiye devletinin ilk Cumhurbaşkanı olmuş, böylece devlet başkanlığı sorunu ortadan kalkmıştır.

5- İlk Meclis Başkanı Fethi Okyar, ilk Başbakan ise İsmet İnönü olmuştur.

6- Hükümet kurma sistemi sil baştan değiştirilmiş, Meclis Hükümeti yerine Kabine Sistemi kabul görmüştür.

Mustafa Kemal, yeni kurulan cumhuriyet için hilafeti potansiyel bir tehlike olarak görmekteydi. Çünkü İnkılâp ve yönetim karşıtları, halifelik makamı etrafında toplanıp tehlikeli bir cephe meydana getirebilirlerdi. Laiklik temelleri üzerine kurulan cumhuriyetin halifelikle birlikte yürümesine imkân ve olanak bulunmamaktaydı. Bu sebeple 3 Mart 1924’te Halifelik kaldırılmıştır.

 

Cumhuriyet’in İlânı İle 1921 Anayasası (Teşkilâtı Esâsiye)’nda Yapılan Değişiklikler (1923 Yılı Değişiklikleri)

Í  29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilânıyla 1921 Anayasası (Teşkilât-ı Esâsiye)’nın bazı maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerin bazıları şunlardır;

Í  “Devletin yönetim şekli cumhuriyettir.” maddesi anayasaya eklenmiştir.

Í  “Cumhurbaşkanı meclis içerisinden meclis tarafından 4 yılda bir seçilir” maddesi anayasaya eklenmiştir.

Í  “Bakanlar meclis içerisinden ve Başbakan tarafından seçilir ” maddesi anayasaya eklenmiş, böylece Meclis Hükûmeti Sistemi’nden “Kabine Sistemine geçilmiştir.

Í  “Devletin dini İslâm’dır.” maddesi anayasaya eklenmiştir.

Í  “Devletin dili Türkçedir.” maddesi anayasaya eklenmiştir.

Í  “Devletin başkenti Ankara’dır.” maddesi anayasaya eklenmiştir.

Í  1921 Anayasası (Teşkilât-ı Esâsiye)’nda yapılan ilk değişiklik Cumhuriyet’in ilânıdır.

Í  Ankara, 13 Ekim 1923’te başkent olarak ilân edilmişti. Cumhuriyet’in ilânı ile birlikte yapılan değişiklikle Ankara’nın başkent olduğu anayasaya eklenmiştir.

 

Rektör Uyarıyor

Yeni kurulan hükûmetle birlikte yapılan seçimler sonrası;

Í  Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal

Í  Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı İsmet İnönü

Í  Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Meclis Başkanı Ali Fethi Okyar

Mustafa Kemal 4 dönem Cumhurbaşkanlığı yapmış ve ölümüne kadar sürmüştür. (29 Ekim 1923-10 Kasım 1938) Böylece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en uzun süre Cumhurbaşkanı olan kişi Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Atatürk’ün vefatından sonra ise 11 Kasım 1938’de İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olmuştur.

Atatürk’ün vefatı nedeniyle 10-11 Kasım 1938 tarihleri arasında bir (1) günlüğüne vekâleten Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en kısa süre Cumhurbaşkanı olarak görev yapan kişi Çankırı Milletvekili Mustafa Abdülhalik Renda’dır.

Çankırı Milletvekili Mustafa Abdülhalik Renda, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra İzmir’in ilk vlisi olmuş, 1.3.1935–5.8.1946 tarihleri arasında da TBMM Başkanlığı yaparak en uzun süre görevde kalan TBMM Başkanı olmuştur.

Atatürk döneminin son Başbakanı Celâl Bayar’dır. (25 Ekim 1937-11 Kasım 1938)

 

HALİFELİĞİN KALDIRILMASI (3 MART 1924)

Æ  İslam dünyasında Halifeler aynı zamanda devlet başkanı idiler. Bu durum demokrasi kurumları ile ve özellikle de demokratik hukuk devleti anlayışıyla büyük bir çelişki teşkil ediyordu. Diğer taraftan Halifelik makamının Osmanlı sınırları dışındaki insanlarla da ilgili yetkilerinin olması halifenin dış politika ile aktif şekilde ilgilenmesine neden olmaktaydı.Yine bu yetkiler Osmanlı padişahına başka ülkelerde yaşayan Müslüman toplulukların haklarını korumak için ayrı bir yükümlülük getirmekteydi.Bu durum öncelikle iç düzeni sağlamak ve milli değerlere bağlı bir toplum yapısı ve devlet düzeni kurmak isteyen TBMM’nin faaliyetlerinin zora sokmaktaydı.

Æ  II.TBMM inkılap yanlılarının çoğunlukta olduğu bir meclisti.fakat yenilik karşıtı olan muhalefet grubu daha güçlü olabilmek için halife ile yakın bir ilişki içerisinde olmaya ve bu makamı politika malzemesi yapmaya çalışmaktaydı.Yeni rejim karşıtları ve diğer muhalefet grupları için halifelik bir sığınma makamı haline gelmişti.Ülke dışından Türkiye’ye gelen politikacıların eski alışkanlıklarında etkisiyle halifeye önem vererek Onu ziyaret etmeleri bu makamın siyasi yetkisinin tartışılmasına neden olmuş,TBMM’nin faaliyet alanına giren davranışları tepki çekmiştir.

Æ  Bütün bunlar TBMM’nin halifelik makamının yetkilerinin kesin ve net bir şekilde kaldırılarak lavedilmesini gerekli kılmıştır.

Halifeliğin Kaldırılmasının Nedenleri
• Saltanatın kaldırılıp cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra halifeliğin yetkilerinin belirlenme ihtiyacının doğması ve halifeliğin bir sembol haline gelmiş olması
• Halifelik makamının TBMM’nin üzerinde gibi hareket etmesi ve görünmesi
• TBMM tarafından halifeliği onaylanmış olan Abdülmecid Efendi’nin devlet başkanıymış gibi davranması
• Halifeliğin cumhuriyet rejimine ve laikliğe aykırı bir kurum olması
• Yeniliklere karşı olan muhalefet grubunun en önemli dayanağının halifelik makamı olması
Bu nedenlerden dolayı halifelik makamı tartışılmaya açılmıştır. Halifeliği TBMM’nin bünyesinde tutabilmenin mümkün olmadığı görülünce kaldırılması kararlaştırılmıştır.3 Mart 1924’te alına bir kararla halifelik kaldırılmış buna bağlı olarak bazı düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

Halifeliğin Kaldırılmasının Sonuçları:
• Laikliğe geçiş süreci hızlanmıştır.
• Ulusal egemenlik anlayışı güçlenmiştir.
• Yapılacak inkılâpların gerçekleştirilmesi kolaylaşmıştır.
• TBMM’deki muhalefetin etkisi azalmıştır.
• Halifeliğe bağlı kurumlarda yeni düzenlemeler gerçekleştirilerek bu kurumların TBMM’nin denetimine girmesi sağlanmıştır.
• Ümmetçi devlet anlayışından ulusçu devlet anlayışına geçiş süreci hızlanmıştır.
• Saltanatın kaldırılmasına rağmen hala etkisini sürdürmeye çalışan Osmanlı hanedanının bu duruma son verilmiştir.

 

HALİFELİĞİN KALDIRILDIĞI 3 MART 1924’TE YAPILAN DİĞER ÇALIŞMALAR

3 Mart 1924’te halifelik makamının kaldırılmasıyla birlikte ayrıca bazı değişiklikler de yapılmıştır.

Bunları şu şekilde gösterebiliriz:

1-Osmanlı Hanedanının Yurt Dışına Çıkarılmasına Dair Kanun kabul edilmiştir.

  • Bu kanunun çıkarılmasında, hanedan çevresinde eski rejim yanlılarının toplanmalarını engelleme isteği etkili olmuştur.
  • Böylece Osmanlı hanedanının saltanat ve halifelik makamını tekrar gündeme getirmesi engellenmiştir.

2-Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmıştır.

  • Şeriye Vekâleti’nin yerine Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş, Ankara Müftüsü Börekçizâde
  • Mehmet Rıfat Efendi, 1 Nisan 1924’te Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirilmiştir. Ayrıca “Şer’iye Mahkemeleri” de kapatılmıştır.
  • Evkaf Vekâleti’nin yerine ise Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
  • Şeyhü’l-islâmlık makamı kaldırılmıştır.
  • Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulmasıyla birlikte Şeyhülislâmlık makamı kaldırılmıştır.

3-Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmiştir.

  • Bu kanunla, tüm eğitim öğretim kurumları birleştirilmiş ve Maarif Bakanlığı’na bağlanmıştır.
  • Böylece eğitimin laikleşmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır.

4-Erkân-ı Harbiye Vekâleti kaldırılmıştır.

  • Orduyu siyasetten ayırmak için kaldırılan Erkân-ı Harbiye Vekâleti’nin yerine Genel Kurmay Başkanlığı kurulmuştur.

 

 

 

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası