EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILÂPLAR |
£ Tevhid-i Tedrisat Kanunu 3 Mart 1924 £ Medreselerin Kapatılması 11 Mart 1924 £ Maarif Teşkilâtı Hakkında Kanun 2 Mart 1926 £ Yeni Türk Harflerinin Kabulü 1 Kasım 1928 £ Millet Mektepleri’nin Açılması 24 Kasım 1928 £ Türk Tarih Kurumu’nun Açılması 15 Nisan 1931 £ Halkevlerinin Açılması 19 Şubat 1932 £ Türk Dil Kurumu’nun Açılması 12 Temmuz 1932 £ Eğitim, Kültür ve Sanat Alanındaki Diğer Çalışmalar 1923-1937 |
EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA İNKILÂPLARIN YAPILMASINDA;
Bu alanda yenilik yapılmasını gerektiren nedenler;
v Eğitim ve öğretim kurumlarında laikleşmenin sağlanabilmesi
v Osmanlı’dan kalan eğitim kurumlarının birbirlerinden kopuk hareket etmesi ve bunun sonucu ortaya çıkan toplum içerisindeki kültür çatışmalarının ortadan kaldırılması gerekliliği
v Eğitim ve öğretimin çağdaş esaslara göre düzenlenmesi gereği
v Eşitlikçi ve demokratik esaslara dayalı bir eğitim sisteminin oluşturulması düşüncesi
v Milli değerleri ön planda tutan, bilimin ve teknolojinin verilerinden en iyi şekilde yararlanmasını bilen bir neslin yetiştirilmesi
Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
& Bu yasayla eğitim ve öğretim faaliyetleri birleştirilmiştir.
& Medreseler kapatılmış (11 Mart 1924); yabancı okullar da (Batı tarzı eğitim yapanlar, azınlık okulları), Türk Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Böylece toplum içerisinde eğitim ve öğretim faaliyetlerinden kaynaklanan kültür çatışmaları önlenmeye çalışılmıştır.
Ayrıca bu kanunla;
Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun (Milli Eğitim Temel Kanunu - 2 Mart 1926)
Harf İnkılabı (1 – 3 Kasım 1928)
Önemli Uyarı: Yeni harflerle basılan ilk gazete “Mardin Gazetesi”dir.
Millet Mekteplerinin Açılması (1928)
Bu okulların açılmasındaki amaç; okuma yazma çağını geçirmiş olan yetişkinlere de okuma yazma öğretmek ve yeni Türk harflerinin tanıtılmasını sağlamaktır.
Bu okulların açılmasıyla ülke genelinde okuma – yazma seferberliği başlatılmıştır.
Önemli Uyarı: 24 Kasım 1928’de Atatürk’e Millet Mektepleri’nin “Başöğretmeni” ünvanı verilmiştir.
Türk Tarih Kurumu’nun Açılması (15 Nisan 1931)
Nedenleri:
± Osmanlı Devleti’nde görülen Türk tarihinin sadece Osmanlı ve İslam tarihiyle sınırlı tutulması anlayışını değiştirmek
± Türk milletinin menşeini (kökenini) belirleyip İslamiyet öncesi Türk tarihini de aydınlatmak
± Türklerin dünya uygarlığına yaptıkları hizmetleri ve katkıları ortaya koymak
± Türklerden önceki Anadolu tarihinin de aydınlatılmasını sağlamak
± Hanedancı, ümmetçi tarih anlayışından uzaklaşarak milli tarih anlayışını oluşturmak
± Türkler hakkında bilgi veren kaynakların çoğunluğunun yabancılar tarafından hazırlanmış olmasından dolayı; bu bilgilerin doğruluğunu tespit etmek, Türklerle ilgili yanlış bilgilerin düzeltilmesini sağlamaktır.
± Türk Tarih Kurumu’nun açılmasıyla Türk tarihi ile ilgili çalışmalar hızlanmış; ümmetçi ve hanedancı tarih anlayışından milli tarih anlayışına geçilmiştir.
± Arkeoloji ve müzecilik çalışmaları hızlandırılmıştır. Atatürk’ün tarihe ve tarih öğretimine verdiği önem şu sözleriyle daha iyi anlaşılacaktır; “Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
± İlk başkanı Tevfik Bıyıklıoğlu’dur.
Türk Dil Kurumu’nun Açılması (12 Temmuz 1932)
Nedenleri:
ü Türk dilini yabancı dillerin etkisinden kurtarmak
ü Türk diline yeni kelimeler kazandırmak ve sadeleştirmek
ü Konuşma ve yazı dili arasındaki birlikteliği sağlamak
ü Türk dilini bir bilim dili haline getirerek dünya dilleri arasındaki saygın yerine kavuşturmak
ü Türk diliyle ilgili araştırmalar yapıp Türk dilinin zenginliğini gün ışığına çıkarmaktır.
ü İlk başkanı Sâmih Rıfat Horozcu’dur
Önemli Uyarı: Türk Dil ve Tarih Kurumları’nın açılması Atatürk’ün milliyetçilik ilkesiyle doğrudan ilgilidir.
Türk Dil Kurumu bünyesinde;
26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Atatürk’ün başkanlığında Dolmabahçe Sarayı’nda I. Türk Dil Kurultayı toplanmıştır. Atatürk’ün 26 Eylül 1932’de gerçekleştirdiği I. Dil Kurultayı’nın yıl dönümleri, her yıl 26 Eylül’de “Dil Bayramı” olarak kutlanmaktadır. 1932 yılında Türk afiş sanatı ve reklamcılığının ilk temsilcilerinden İhap Hulusi Görey, Atatürk'ün siparişi üzerine yıllarca ilkokul birinci sınıflarında okutulan Alfabe'nin kapağını tasarlamıştır. Ünlü bir dilbilimci ve aynı zamanda Türk Dil Kurumu’nun da ilk genel sekreteri olan Agop Martayan, Türkçenin gelişimine çok büyük katkı sağlamıştır. Bu katkılarından dolayı kendisine Atatürk tarafından “Dilaçar” soyadı verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Türk dili konusunda bizzat çalışmış ve 1937’de Türkçe terimlerle bir Geometri Kılavuzu yazmıştır. Atatürk, vasiyeti üzerine mal varlığının bir kısmını da TDK’ya bağışlamıştır
Eğitim, Öğretim ve Kültürel Alanda Yapılan Diğer Yenilikler
Önemli Uyarı: Atatürk’ün ölümünden sonra da kasaba, nahiye gibi küçük yerleşim birimlerinde “Halk Odaları” açılmıştır.
Önemli Uyarı: Atatürk’ün kendisinin kaleme aldığı Nutuk; 1919 – 1927 arası olayları kapsamaktadır (I. Cilt: 1919 – 1924) (II. Cilt: 1924 – 1927).
HALKEVLERİNİN AÇILMASI (19 ŞUBAT 1932)
ý Cumhuriyet Halk Fırkası'nın (CHP)'nın 10-18-Mayıs-1931 tarihleri arasında toplanan 3. Kurultayında, Türk Ocakları'nın işlevini tamamladığı için kapatılarak yerine, Halkevlerinin açılması kararlaştırıldı.
ý Halkevlerinin başlıca amaçları; Türk milletini yeni ülküler etrafında toplamak, halk arasında kültür ve düşünce birliğini sağlamak, Atatürk devrimlerinin benimsenmesini gerçekleştirmek, Cumhuriyetin kültür atılımını yapmak, kır-kent ve köylü-aydın ikiliğini ortadan kaldırmak olarak özetlenebilir.
ý 19 Şubat 1932'de ilk Halkevi Ankara'da açıldı.
ý 1931-1952 yılları arasında 478 Halkevi (biri Londra'da) 4322 Halkodası açıldı.
ý CHP'nin desteğinde örgütlenen Halkevlerinin çalışmaları, dokuz şube halinde düzenlendi: Dil-Edebiyat, güzel sanatlar, temsil, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve kursları, kütüphane ve yayın, köycülük, tarih ve müze.
ý Halkevleri 1952'de kapatılıp, 1960'ta tekrar açıldı.
ý Yöresel değerleri tanıtmak amaçlı dergi yayımlanmıştır. (Ülkü Dergisi)
ÜNİVERSİTE REFORMU (1933):
Atatürk’ün temel hedefi Türkiye’yi çağdaş medeniyet ve kültürün ortağı hâline getirmekti. Bunun yolu da bilim ve teknolojiden geçiyordu. Dönemin yüksek eğitim veren kurumu olan İstanbul’daki Darülfünun’u çağdaş bilimi üretecek seviyeye getirmek lazımdı. Atatürk, üniversite reformu konusunda köklü bir çözüm getirmek için faaliyete geçti. Objektif ve isabetli bir karar verebilmek için İsviçreli pedagoji profesörü Albert Malche’ın (Albert Malş) 1932 yılı başında bir reform tasarısı hazırlamak üzere İstanbul’a davet edildi. 29 Mayıs 1932'de hükümete sunulan rapor esas alınarak 1933'te çıkarılan yasayla TBMM, Darülfünun’u ve ona bağlı bütün kurumları kadro ve örgütüyle birlikte iptal etti. Millî Eğitim Bakanlığı’nın İstanbul’da yeni bir üniversite kurmasını kabul etti. İstanbul Üniversitesi, 1 Ağustos 1933'te yeni kadro ve yapısıyla açıldı. 18 Kasım 1933'te İstanbul Üniversitesi “ilk ve tek” üniversite olarak eğitime başladı.