MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİ EDEBÎYAT
Tarık Buğra, Küçük Ağa (1963) ile bu dönem Millî Mücadele anlatılarına farklı bir derinlik kazandırır ve din adamlarının, dindar insanların Millî Mücadele’deki gerçek yerinin romana yansımasını görebilmek için Tarık Buğra’ya kadar beklemek gerekmiştir. Yazar, romanda, Kuva-yı Milliye karşıtı bir din adamının (İstanbullu Hoca) zamanla Kuva-yı Milliye saflarında yer alıp “Küçük Ağa” oluşunu anlatırken dinin ve din adamının sanıldığı ya da gösterildiği gibi Millî Mücadele’nin önünde bir engel oluşturmadığını belirtir.
Münevver Ayaşlı da Pertev Bey’in Üç Kızı (1968)’nda Millî Mücadele’ye dinin ve din adamlarının katkıları açısından yaklaşır.
Kemal Tahir, Esir Şehrin İnsanları (1955), Esir Şehrin Mahpusu (1962) adlı romanlarında Mütareke İstanbul’unu, “milliciler” in sıkıştığı bir mekân olarak işler. Burada yer yer Millî Mücadele’ye de değinilmekle birlikte esas olarak toplumun yozlaşmışlığı, çürümüşlüğü konu edinilir. Yorgun Savaşçı (1965)’da ise Esir Şehir dizisindeki milliciler, Anadolu’dadır artık.
Samim Kocagöz’ün, Kalpaklılar (1962), Doludizgin (1963) adlı romanları, İzmir’in işgaliyle başlayıp Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan süreci belgelerden, anılardan yola çıkarak anlatan belgesel romanlardır.
Talip Apaydın, Toz Duman İçinde (1974), Vatan Dediler (1975-1976) adlı romanlarında Millî Mücadele’yi, çok fazla dile getirilmeyen boyutuyla, köylülerin cephesinden yansıtmıştır.
Hasan İzzettin Dinamo, Kutsal İsyan (1966-1968) adlı sekiz ciltlik belgesel romanında, Millî Mücadele’yi öncesindeki olaylardan başlayarak kronolojik ve edebi bir öyküleme tekniği içerisinde sunar.
İlhan Tarus, Var Olmak (1957), Vatan Tutkusu (1967) adlı romanlarında Millî Mücadele’nin Türk olmayan iç düşmanlarla savaşılan yönünü anlatır. Millî Mücadele’ye daha çok “milliyet” kavramı açısından yaklaşmıştır.
İlhan Selçuk, Yüzbaşı Selahattin’in Romanı (1973-1975)’nda gerçek bir Kuva-yı Milliyeci’den yola çıkarak her yönüyle bir “Kuva-yı Milliyeci tipi”ni ortaya koymaya çalışır.
Attilâ İlhan’ın romanları Millî Mücadele’ye farklı bir soluk getirir. Gerek bakış açısı gerek konuyu işleyiş tarzı açısından Kurtlar Sofrası (1963-1964), Sırtlan Payı (1974), Dersaadet’te Sabah Ezanları (1981) ve Allah’ın Süngüleri-Reis Paşa (2002) alışılagelmiş Millî Mücadele romanlarından farklıdır. Bu fark, İlhan’ın, söz konusu dönemi, salt başlayan ve biten bir süreç olarak görmeyişinden kaynaklanır. O, konuya diyalektik bir yöntemle yaklaşır. Bu anlamda, tarihsel olayın yalnızca kendisi değil, onu doğuran nedenler ve ortaya çıkardığı sonuçlar da önemlidir İlhan için. Bu açıdan bakıldığında Kurtlar Sofrası, Sırtlan Payı ve Dersaadet’te Sabah Ezanları ’nda Millî Mücadele, öncesi ve sonrasıyla onu gerçekleştiren Kuva-yı Milliye ruhu açısından işlenir. Allah’ın Süngüleri ise tamamiyle bir Millî Mücadele romanıdır. Kurtuluş Savaşı’nı, olay örgüsünün tamamına egemen kılan bir kurguyla konu edinen tek İlhan romanıdır. Daha önceki romanlarında olayın düşünsel ve tarihsel boyutunu irdeleyen yazar, Mustafa Kemal’i romanın merkezine yerleştirdiği Allahın Süngüleri’nde bu kez savaşın kendisini ele alır. Ancak romanı, salt Atatürk eksenine indirgemez. Burada biyografi değil, böylesine önemli bir savaşta Atatürk’ün oynadığı rol vurgulanır.
Dönemin diğer romanları:
Ayla Kutlu, Bir Göçmen Kuştu O (1985), Emir Bey’in Kızları (1998); Hasan İzzettin Dinamo, Anadolu’da Bir Yunan Askeri (1988); Celal Hafifbilek Ankara 1920 (1998); Yılmaz Karakoyunlu, Üç Aliler Divanı (1991), Çiçekli Mumlar Sokağı (2000); Ferzan Gürel, İzmir’in İşgalinden Kurtuluşa (2000); Hıfzı Topuz, Gazi ve Fikriye (2001), Çamlıca’nın Üç Gülü (2002); Mustafa Yıldırım, Ulus Dağına Düşen Ateş (2002), Mehmet Coral, İzmir:13 Eylül 1922 (2003); Turgut Özakman, 19 Mayıs 1919 (2 cilt, 2002-2003), Şu Çılgın Türkler (2005), Ayşe Kulin, Veda / Esir Şehirde Bir Konak (2007).
Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler (2005)’i son dönemde adından çokça söz edilen bir belgesel romandır. Bir üçlemenin ilki olan Şu Çılgın Türkler (diğer ikisi Diriliş [2008], Cumhuriyet), önemini, yazılış dönemi itibariyle kazanan bir romandır. Türk halkına, tarihini, “milliyet” bilincini tekrar hatırlatan, kendine dönük bir muhasebe yaptıran roman, didaktik bir gayeyle yazılmıştır. Belgelerden hareket ederek Millî Mücadele sürecini romanlaştıran yazarın kendisi de Aslankara (2008,20)’nın da üzerinde durduğu gibi Şu Çılgın Türkler’i roman sanatının gerekirlikleri yönünde değil görevci bir anlayışla kaleme aldığını belirtmektedir.
Halide Edip Adıvar:
1-Ateşten Gömlek (1922)
Kurtuluş Savaşı romanlarının ilk romanı, İzmir'in işgali sırasında kocası ve çocuğu düşman tarafından öldürülen Ayşe, İstanbul’a akrabası Peyami’nin yanına gelir. İkisinin yanına Binbaşı İhsan da katılır ve Anadolu’ ya geçerler, amaçları Kuvayi Milliye’ye hizmet etmektir. Ayşe, Eskişehir Asker Hastanesinde ve Polatlı Sahra Hastanesinde hemşire olarak çalışır. Bu arada hem Peyami hem de Binbaşı İhsan Ayşe’ye aşık olur. Bu aşk her ikisi için de ateşten bir gömleğe dönüşür. İhsan ve Ayşe cephede ölürler, yaralanan Peyami, kafasında kalan bir kurşunla Ankara Cebeci Hastanesinde "ateşten gömlek" ismini verdiği anılarını yazmayı tamamlar ve kafasındaki kurşunun çıkarılması için girdiği ameliyatta hayatını kaybeder
2-Vurun Kahpeye (1923, tefrika)
Konusunu Millî Mücadele günlerinden alan roman ilk kez 1923 yılında basıldı. Romanda, idealist İstanbullu öğretmen Aliye’nin Anadolu’da bir kasabaya gidişi ve bölgede Milli Mücadele düşüncesine destek faaliyetleri aktarılır. Romanda, bölge halkının Millî Mücadele’ye bakışı, söz konusu mücadelenin sembolü konumuna gelmiş Kuvayı Milliye oluşumunu algılayışının yanı sıra çözülen Osmanlı devlet mekanizmasının temsilcileri ve eski düzen karşıtları yansıtılır.
3-Zeyno’nun Oğlu (1928)
Halide Edib Adıvar’ın 1928 yılında yayımlanan bir romanıdır. Kalp Ağrısı adlı romanının bir devamı niteliğindedir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Doğu Anadolu’ya görevli giden Türk subayları ve eşlerinin gözlemlerini aktarır. Olaylar, gelişmekte olan bir Kürt isyanının öncesinde geçer; romanın ana kahramanı memur ve askerle yerli halk arasında köprü görevi gören “Haso Çocuk”’tur.
4-Türk’ün Ateşle İmtihanı (1962)
Türkün Ateşle İmtihanı, Kurtuluş Savaşı ve yakın tarihinin, belli bir zaman kesitinde, şartların, bu şartlar içerisinde nasıl bir zaferin kazanıldığını konu alan, Halide Edib Adıvar'ın o günlerin bir portresini yazdığı anıları.
5-Dağa Çıkan Kurt (Hikâye-1922)
Dağa Çıkan Kurt, Halide Edib Adıvar'ın nesir yazılarını ve hikâyelerini toplayan, 1922 yılında yazdığı kitabı.
Kitaba adını veren ilk yazı, I. Dünya Savaşı sonunda işgale uğrayan Türkiye'nin durumunu, Türk efsanelerini bozkurt motiflerine dayanarak anlatır. Kitapta en çok dikkati çeken hikâyeler, mütareke devri ile Yunan işgalinin yarattığı olayları konu edinenlerdir: Zeynebim, Zeynebim, Tanıdığım Çocuklardan, Efenin Hikâyesi, Çakır Beyaz Ayşe, Himmet Çocuk, Azizin Karısı. Kitapta gezi notları da yer alır.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU:
Sodom ve Gomore (1928),
Yakup Kadri Karaosmanoğlu bu kitapta Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’da yaşayan bir zümreyi ve bu zümre içindeki insanların ilişkileri anlatarak ahlak ve toplum değerlerini anlatır ve sorgular. Kronolojik sırada “Hüküm Gecesi”nden sonra gelir. Aynı Kiralık Konak kitabında olduğu gibi bu kitapta da bir aşk hikâyesi vardır. Kiralık Konak’taki Seniha bu kitapta Leyla; Hakkı Celis, Necdet; Servet Bey, Sami Bey olmuştur. Tabii ki bu benzerlik birebir değildir ama yazar çürümüşlüğü anlatmak için benzer roller biçmiştir karakterlerine.
Yaban (1932),
Yaban, Türk edebiyatında aydın-halk arasındaki uçurumu açık ve kaygıdan uzak şekilde ele alan nadir romanlardan biridir. Yaban, Yakup Kadri’nin zincir romanları içinde bir yerde düşünülebilir ama farklılığı bu zincir içinde ilk defa Anadolu’dan bir bakışın romana hakim olmasıdır. Roman I. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak Sakarya Meydan Muharebesi'ne kadar olan zamanı kapsar. İç Anadolu Bölgesi'nde Porsuk Çayı civarında bulunan bir köyde yaşanır. Ahmet Celal bir İstanbul çocuğudur ama Anadolu’nun bambaşka bir gerçeğini anlatır; alabildiğince fakirlik ve bunun verdiği daha büyük bir ruhsuzluk.
Ankara (1934).
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun 1934 yılında yayımlanmış olan bir romanıdır. Roman üç bölümden oluşmaktadır;
Birinci bölüm : Kurtuluş Savaşı ( 1922’ye kadar ).
İkinci bölüm : Cumhuriyetin kuruluş yılları ( 1926’ya kadar ).
Üçüncü bölüm : Cumhuriyet sonrasının 14 ve 20. Yılları (1937-1943’e kadar ). Romanda, Ankara'nın yukarıda bahsedilen üç ayrı dönemdeki durumu anlatılır. Yazar bu kitabında, Ankara'dan yola çıkarak Türkiye'deki sosyal gelişimi yansıtmaya çalışmıştır. Romanın kahramanı Selma Hanım, bu üç dönemi birbirine bağlar. Selma Hanım'ın özel hayatında yaşadığı maceralı üç ayrı dönem, Ankara'nın da üç ayrı dönemini yansıtır.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN:
Yeşil Gece (1928),
Reşat Nuri Güntekin'in bir romanıdır. Kararmış ve sadece yeşil bir ışıkla aydınlanmış zihinleri bir yenilikçi öğretmenin gözünden anlatan roman, Kurtuluş Savaşı'nı Cumhuriyet'in ilk yıllarını anlatmıştır. Kitap 1928 yılında bitirilmiştir. Romanın ana karakteri Şahin Öğretmen'dir. Olaylar bu öğretmenin etrafında gerçekleşiyor. Modern eğitimin gericilere karşı verdiği mücadele anlatılıyor.
FALİH RIFKI ATAY
Çankaya,
Atatürk Devri Hatıraları Falih Rıfkı Atay' ın Mustafa Kemal Atatürk' ün yaşamını ve Kurtuluş Savaşı' nı anlattığı anı türünde eseridir.
Zeytindağı (Anı)
Kitabın adı, Cemal Paşa’nın başında bulunduğu 4. Ordu Karargâhının yerleşik olduğu Kudüs’e yakın bir tepenin (Zeytindağı) isminden gelmektedir. Suriye, Filistin ve Hicaz’da yaşamış oldukları bir devrin çöküşünü gözler önüne sermektedir.
Ateş ve Güneş,
Falih Rıfkı Atay' ın 1914 ile 1918 yılları arasında Filistin' de bulunan 4. Ordu Karargahında Cemal Paşa' nın hususi kâtipliğini yaptığı dönemdeki Sina ve Filistin Cephesi, Kanal Harekâtı olayları ve anılarını derlediği eseridir.
Mustafa Kemal' in Mütareke Defteri
Falih Rıfkı Atay' ın 30 Ekim 1918' de Mondros Limanı' nda demirli olan Agamemnon Zırhlısı 'nda imzalanan Mondros Mütarekesi ile biten bir savaşın ardından başlayan yeni bir dönemi, ateşkes öncesinde ve sonrasındaki Mustafa Kemal' i anlattığı eseridir.
KURTULUŞ SAVAŞINI ANLATAN DİĞER YAZARLAR
Peyami Safa: Bir Akşamdı (1924), Sözde Kızlar (1923), Biz İnsanlar (1937, tefrika).
Ercüment Ekrem Talu: Kan ve İman (1925).
Mehmet Rauf: Halâs (1929).
Esat Mahmut Karakurt: Allahaısmarladık (1936).
Burhan Cahit Morkaya: Nişanlılar (1937).
Mükerrem Kâmil Su: Dinmez Ağrı (1937).
Şukûfe Nihal, Yalnız Dönüyorum (1938).
Aka Gündüz, Dikmen Yıldızı (1927).
Güney Halim, Gökmen (1932).
Sıtkı Şükrü Pamirtan, Toprak Mahkûmları (1938).
Abidin Daver, Mülâzimin Romanı (1936).
Kâmil Yazgıç, Türk Yıldızı Emine (1937).
Mustafa Kemal Atatürk Nutuk, Söylev ve Demeçler
Kâzım Karabekir İstiklâl Harbimiz
Ali Fuat Cebesoy Millî Mücadele Hatıraları
Refik Halit Karay Çete
Kemal Tahir Yorgun Savaşçı, Esir Şehrin İnsanları
Ahmet Hamdi Tanpınar Sahnenin Dışındakiler
Nâzım Hikmet Ran Kurtuluş Savaşı Destanı (Kuvây-i Milliye)
Şevket Süreyya Aydemir Tek Adam (M. Kemal Atatürk’ün Biyografisi)
H. C. Armstrong Bozkurt (Mustafa Kemal’in sağlığında yayımlanan ilk biyografik eserdir.) (1932) (Sansürlü eserdir.)