Nüfus ve Nüfuz
XIX. yüzyılda devletler, gelişmenin ana unsurlarından biri olan nüfus gücü için çeşitli politikalar üretmiştir. Fetihler yapmak, hâkimiyet sahasını genişletmek ve saygınlık kazanmak isteyen devletler, özellikle askerî endişelerle nüfuslarını korumak istemiştir. Avrupa’da XVI. yüzyılda gelişen ve XIX. yüzyıla kadar etkili olan merkantilist ekonomi anlayışı, güçlü ve zengin bir devlet için nüfus artışını esteklemiştir. Merkantilistlere göre nüfusun büyüklüğü; siyasi, askerî ve mali açıdan önemli bir güçtür. Merkantilistler, ülkedeki nüfus artışıyla üretimin de artırılacağını ve bu durumun hazineye gelir olarak yansıyacağına inanmıştır. Ülke dışından yapılan göçler, nüfus artışı sağladığı için merkantilizmde olumlu karşılanmıştır. Bu düşüncenin ürünü olarak özellikle XVIII. yüzyılda Avrupa’da yaşanan nüfus artışı üretimi ve ticareti artırmıştır. Ormanlar tarım arazisine dönüştürülmüş, bataklık veya tepeliklere kadar ziraat yaygınlaşmıştır. Sanayileşme sonucunda da kentler büyümüş ve göç hareketleri hız kazanmıştır.
XIX. yüzyıldan itibaren nüfus, merkantilizm anlayışında olduğu gibi ulus devletler tarafından da zenginliği artıran bir araç olarak görülmüştür. Bu yüzyılda meydana gelen siyasi, askerî, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar, devlet yöneticilerini ülke nüfuslarını artırmayı amaçlayan politikalar üretmeye yöneltmiştir. Yöneticiler, nüfus artışını hızlandırıcı politikalarla devletlerin politik-askerî güç kazanmasını sağlamaya çalışmıştır. Ayrıca Avrupalı devletler, sosyo-ekonomik durumlarını güçlendirmek için
nüfustan faydalanmak istemiştir.
Devletlerin kullandığı imkân ve kabiliyetlerin tümü olan millî güç, bizzat millet tarafından oluşturulur ve millete aittir. Demografik güç, millî gücün en önemli unsurlarından biridir. Diğer millî güç unsurlarının nicelik ve nitelik açısından desteklenmesinde de demografik güç önemli bir işleve sahiptir.
XIX. yüzyıldan itibaren ulus devletler demografik gücü; ülkenin toplam nüfusu, yetişmiş insan gücü, nüfusun eğitim durumu ve öğretim düzeyi gibi kriterlere göre değerlendirmiştir. Ülkeler demografik gücü, güçlü bir devlet için önemli saymıştır. Ancak nüfusun sayısal olarak artışını tek başına yeterli görmeyen devletler, nüfusun eğitimli ve üretken olması için çalışmalar yapmıştır.