PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

XIX. YÜZYILDA OSMANLIDA SOSYAL DEVLET

Sosyal Devlet ve II. Abdülhamid

Endüstrileşmenin artmasıyla Almanya’da işçi sayısında büyük bir artış meydana gelmiş ve bu artış beraberinde birtakım sosyal sorunları ortaya çıkarmıştır. Bu sosyal sorunlar, Almanya’da endüstrileşmeye bir tepki olarak sosyal devlet anlayışının doğmasını sağlamıştır. Özellikle XIX. yüzyılın son çeyreğinde Almanya’da güçlenen sosyal devlet anlayışı, yaşanan sorunların siyasetle çözümlenmesini mecbur kılmıştır. Almanya bu sorunları çözebilmek için para, ekonomi, finans ve sosyal politikalara önem vermiştir. Bu dönemde Almanya’da yoksulluk ve yaşanan göç dalgalarıyla ortaya çıkan sıkıntıları çözmek için devlet; iş ve konut bulma, halk sağlığı, acil durum yönetimi ve beslenme sorunlarına dönük sosyal politikalar üretmeye başlamıştır. Bu politikaların uygulanmasıyla yeni sosyal kurumlar ortaya çıkmış ve bu kurumlarda genellikle kadınlar görevlendirilmiştir. İşçilerin devlete olan bağlılığını artıracağına inanılan sosyal politikalar, özellikle Alman Başbakanı Bismarck (Bizmark) tarafından desteklenmiştir. Böylece Almanya’da 1883 yılından itibaren sağlık, kaza, yaşlılık ve engelli sigortaları çıkartılarak sosyal devlet anlayışında önemli ilerlemeler sağlanmıştır. XIX. yüzyılın son çeyreğinde Almanya’da güçlenen sosyal devlet anlayışı, Osmanlı Devleti’ni de etkilemiştir. Osmanlı Devleti’nde sosyal yardımın bir devlet görevi olduğu bilincini oluşturmak ve refah devlet anlayışını kurumsallaştırmak için ilk çalışmaları II. Abdülhamid yapmıştır. II.Abdülhamid Dönemi’nde bu anlayışla başta hastaneler olmak üzere pek çok sosyal yardım kurumu açılmıştır.

Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi, Samsun Gureba Hastanesi, Yıldız Askerî Hastanesi, İstanbul Kuduz Hastanesi, Üsküdar Akıl Hastanesi, Haydarpaşa Numune Hastanesi, Adana Hamidiye Hastanesi, Bursa Hamidiye Hastanesi, Edirne Askerî Hastanesi, Erzurum Numune Hastanesi, Antep Hamidiye Hastanesi,
Gülhane Askerî Tıp Akademisi, II. Abdülhamid Dönemi’nde açılan önemli devlet hastanelerinden bazılarıdır.

 

      II. Abdülhamid Dönemi’nde Dârülaceze, Dârülhayr-ı Ali ve Himaye-i Etfal Cemiyeti gibi sosyal yardım kurumları da açılmıştır. II. Abdülhamid’in yaptırdığı
en önemli yardım kurumu olan Dârülaceze; çocuk, yaşlı, sakat ve kimsesizleri koruma amacıyla kurulmuştur. Bu kurum, din ve milliyet farkı gözetmeden yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını karşılamıştır. 1895 yılında İstanbul’da kurulan Dârülaceze, Osmanlı Devleti’nde modern anlamda faaliyet gösteren ilk sosyal yardım kurumu olup günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

      Dârülhayr-ı Ali de II. Abdülhamid Dönemi’nde açılan sosyal yardım kurumlarındandır. Bu kurum, 1890’lı yıllardaki Ermeni Olayları sonrası yetim kalan Müslüman çocukların başta eğitimi olmak üzere diğer tüm ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla açılmıştır. Kimsesiz ve korumaya muhtaç çocuklar için kurulan bir başka kurum ise Himaye-i Etfal Cemiyeti’dir. 1908 yılında Kırklareli’de kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti, günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak faaliyetlerine devam etmektedir.

Dârülaceze
1895 yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından kurulan Dârülaceze, bugüne kadar 30.000’i çocuk olmak üzere toplam 72.000 kişiye şefkat yuvası olmuştur. Hâlen 600’e yakın insanımızı kuruluş felsefesinden ödün vermeden barındıran Dârülaceze din, dil, ırk, cinsiyet ve mezhep farkı gözetmeksizin cami, kilise ve havrasıyla dünyada eşi benzeri olmayan bir hayır kurumudur.

      Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet anlayışı içerisinde gerçekleştirdiği diğer bir yenilik de emeklilik konusunda olmuştur. Emeklilik sistemi ile ilgili Osmanlı Devleti’ndeki ilk kurum, 1866 yılında askerler için kurulan Askerî Tekaüd Sandığıdır. II. Abdülhamid Dönemi’nde ise 1881 yılında bütün devlet memurları için Tekaüd Sandığı kurulmuştur. Bu kurum günümüzde Sosyal Güvenlik Kurumu
olarak çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca II. Abdülhamid Dönemi’nde refah devlet anlayışına uygun bir diğer gelişme de yoksullara aylık bağlanmasıdır. Yoksullara maaş uygulaması, günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından
devam ettirilmektedir.

      XIX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti dâhil olmak üzere Avrupa’da da hiçbir devletin sağlık alanında planlı, bilinçli ve sistemli bir devlet politikası yoktur. Osmanlı Devleti’nde sağlık hizmetleri; bazıları Selçuklulardan kalma darüşşifa, darüssıhha, bimaristan, maristan gibi adlarla anılan hastanelerde verilmiştir. Buralarda verilen sağlık hizmetleri, tıpkı eğitim alanında olduğu gibi vakıflar aracılığıyla yürütülmüştür. XIX. yüzyıldan itibaren Batı’da sağlık hizmetlerinde büyük bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu dönüşümle birlikte sağlık hizmetleri, devlet tarafından yerine getirilmeye başlanmıştır. Avrupa’daki bu gelişmeler, Osmanlı Devleti tarafından da takip edilmiş ve devlet, sağlık hizmetlerinin sağlayıcısı ve denetleyicisi konumuna gelmiştir.

      XIX. yüzyılda gelirleri düşen ve kuruluş amaçlarından sapan vakıflar, Osmanlı Devleti’nin modern ekonomik sisteme geçmesinde bir engel olarak görülmüştür. Bu nedenle II. Mahmud Dönemi’nde, Evkaf Nezareti kurulmuş ve vakıf mallarına el konularak gelirleri ve yönetimleri merkezileştirilmiştir. Böylece vakıflar, topluma ve eğitime ilişkin bir kurum olarak özerkliğini kaybetmiştir.














Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası