Bulgar Cemaati’nin 1870’te Rum Patrikhanesi’nden ayrılarak |
Yunanistan, bağımsızlığını kazandıktan sonra genişleme politikası
izlemiş ve bu politikada Avrupalı devletlerden sürekli yardım görmüştür.
Bu genişleme siyasetinde Girit önemli bir yer tutmuştur.
1878 Berlin Antlaşması’na Girit ile ilgili özel bir madde konmuş ve
sorun artık uluslararası bir boyut kazanmıştır. 1878 Halepa Fermanı
ile Girit Rumlarına geniş haklar verilmiş ancak bu haklar, Ada’da
yeni isyanlara neden olmuştur. Yunanistan’dan, Girit’e gönüllü
Rum askerler gitmeye ve silah gönderilmeye
başlanmıştır. Ada’da Müslümanlarla Hristiyanlar
arasında çarpışmalar artınca Avrupalı devletler
bölgeye donanmalarını göndermiş ve Osmanlı
Devleti’nden Girit’e Hristiyan bir valinin tayin
edilmesini istemiştir.
Avrupalı devletlerin baskıları sonucu 1896’da
II. Abdülhamid, bu şartları kabul etmiş ve Girit
Adası’na yabancı bir vali göndererek Halepa
Fermanı’nı yeniden ilan etmiştir. Bir müddet
sonra Avrupalı devletler, Ada’da Türk kuvvetlerinin
olmasının tam muhtariyet esasları ile bağdaşmayacağını
ileri sürmüş ve Ada’nın boşaltılmasını istemiştir. 1897’de Osmanlı
Devleti’nin Yunanları yenmesine rağmen 18 Aralık 1897’de Girit'e
muhtariyet verilmiştir. Yunan kralının oğlu yönetici olarak Girit'e
tayin edilmiş ve bu gelişme Osmanlı Devleti’nin Ada’daki hâkimiyetine
fiilen son vermiştir. 1908’de Girit Millî Meclisi, Yunanistan
Krallığı’na katıldığını resmen ilan etmiştir. Bu durum Osmanlı
Devleti’nde protesto edilmiş ve İstanbul’da mitingler düzenlenmiştir.
Bâbıâli, ilgili devletler nezdinde teşebbüse
geçmişse de sonuç değişmemiştir. Balkan Harbi’nin ardından Girit
Adası, Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmıştır.
Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti’ne resmen
bağlı olan Bosna-Hersek’i 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra işgal
etmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından faydalanan Avusturya Macaristan
İmparatorluğu, 7 Ekim 1908 tarihinde de bölgeyi kendi
topraklarına kattığını ilan etmiştir.
Balkanlarda yayılan milliyetçilik hareketleri
sonrasında bölgede peş peşe ulus devletler
kurulmuştur. Yunanistan’ın bağımsızlığıyla
başlayan bu süreçte Berlin Antlaşması
önemli bir aşama olmuş; Sırbistan, Karadağ
ve Romanya bağımsız devletler olarak ortaya
çıkmıştır. Yine bu antlaşma ile özerklik elde
eden Bulgarlar 1908’de bağımsızlığını kazanmıştır.
Balkanlarda Sırplar, Karadağlılar
ve Bulgarlar kurdukları çeteler ile Rumeli topraklarının
elden çıkmasında etkili olurken bu dönemde Arnavutluk’ta
bir isyan hareketi yaşanmamıştır. Avusturya’nın, Bosna-Hersek’i
işgali ve Bulgaristan’ın bağımsızlık ilanı sonrası Arnavutlar, İttihat
ve Terakki iktidarına karşı güvensizlik duymaya başlamış ve
1911’de büyük bir Arnavut İsyanı çıkmıştır. Balkan ülkelerinin,
Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesi sonrası Arnavutların yaşadığı
toprakların büyük bir kısmı işgale uğramıştır. Bu dönemde
daha örgütlü bir hâl alan isyan, 28 Kasım 1912’de Arnavutların
bağımsızlığını ilan edilmesiyle sonuçlanmıştır.