HİNDİSTAN – PAKİSTAN VE BANGLADEŞ İLİŞKİLERİ
{ Pakistan ve Hindistan'ın kapladığı ve Asya alt-kıtası veya Hindistan alt-kıtası denen geniş topraklar 18'inci yüzyılın ortalarından beri İngiltere'nin sömürgesi idi. İngiltere burasını Yedi Yıl Savaşları
{ (1756-1763) sonunda 1763 Paris barışı ile Fransa'dan almıştı. İngiltere Hindistan'ı tam bir sömürge şeklinde idare etmekle beraber, bilhassa 18'inci yüzyıldan itibaren yerli halk İngiliz idaresine karşı, zaman zaman çok çetin mücadeleler açtı.
{ I'inci Dünya Savaşı sırasında İngiltere sadece Hintlilerden meydana gelen bir askeri kuvvet teşkil etti ve kuvveti bilhassa Orta Doğu'da kullandı. Bundan dolayı, İngiltere 1919'da, bazı eyaletlerdeki bir kısım yetkilerini halk tarafından seçilen yerlilere bıraktı. Fakat bu küçük taviz Hindistan halkını tatmin etmekten uzaktı. Kaldı ki şimdi bağımsızlık hareketi de genişlemişti. Bağımsızlık hareketinde Hinduların lideri Mahatma Gandhi ve Kongre Partisi, Müslümanların lideri ise Muhammed Ali Cinnah ve Müslüman Ligi idi. Bu liderlerin İngiliz idaresine karşı mücadeleleri uzun sürdü. İngiltere nihayet 1935 de, halk tarafından seçilmiş üyelerden meydana gelen eyalet meclisleri kurulmasını kabul etti ve 1937'de ilk seçimler yapıldı.
{ Aynı zamanda yaptığı bir açıklama ile de savaştan sonra Hindistan’a bağımsızlık vereceğini bildirdi. Gerçekten savaştan sonra sözünü tuttu ve 1947 Ağustosunda Pakistan ve Hindistan adı ile iki bağımsız devlet ortaya çıktı. Müslümanlar Pakistan'ı meydana getirdikleri için, nüfus dağılışı dolayısiyle Pakistan iki topraktan meydana geliyordu. Biri, bugünkü Pakistan olup buna Batı Pakistan deniyordu. Diğeri ise, eski adı Doğu Bengal ve bugünkü adı ile Bangladeş olan Doğu Pakistan idi.
{ Pakistan ve Hindistan bağımsız oldukları günden beri birbirleriyle geçinememişlerdir. Ve bir kaç defa da silahlı çatışmaya girmişlerdir. Bunların ilki de 1948'dedir. Sebebi ise, halkının çok büyük çoğunluğu Müslüman olan, asıl adı ile Jammu ve Keşmir veya kısa adı ile Keşmir'dir.
{ 1948 yılında Keşmir yüzünden Hindistan ile Pakistan arasında bir savaş çıkmasına sebep oldu.
{ Sovyetlerin "tarafsızlık" tutumu bu kadarla da kalmadı. Sovyetler Birliği Başbakanı Kosigin'in aracılık çabaları üzerine, Pakistan Devlet Başkanı Eyüp Han ile Hindistan Başbakanı Lal Bahadur Shastri, Uzbekistan Sovyet Cumhuriyetinin başkenti Taşkent'de 4 Ocak 1966'da bir araya geldiler. Keşmir konusunda, 10 Ocak 1966'da Taşkent Deklarasyonu denen belgeyi imzalayıp yayınladılar. 9 Maddelik bu anlaşmaya göre, her iki taraf da, kuvvetlerini, çatışmaların başladığı 5 Ağustos 1965 tarihinden önceki mevzilere çekecekler ve anlaşmazlıklarını kuvvet yoluyla değil, barışçı vasıtalarla çözeceklerdi. İki ülkenin münasebetleri, birbirlerinin içişlerine karışmama esasına dayanarak ve her iki hükümet birbirlerinin aleyhine propagandaya girişmeyeceklerdi. Nihayet, iki ülke arasında, ekonomik ve ticari ve kültürel münasebetlerin geliştirilmesine çalışılacaktı.
{ Taşkent Deklarasyonunun bir mühim tarafı da, Deklarasyonun sonunda Pakistan ve Hindistan'ın, bu anlaşmayı gerçekleştirmesinden dolayı Sovyet hükümetine ve Başbakan Kosigin'e teşekkürlerini ifade etmeleriydi ki, tabiatıyla bu Çin için pek hoşa gidecek bir şey değildi.
{ 1965 Pakistan-Hindistan savaşı, Pakistan'ın, eski adı ile Bağdat Paktı olan Merkezi Antlaşma Teşkilatı ile olan münasebetlerine bir burukluk getirdi. Türkiye ve İran müttefikleri olan Pakistan’ı bu savaşta destekleyeceklerini daha 10 Eylülde açıklamakla beraber, Pakistan'ın Türkiye'den istediği 24 savaş uçağını Türkiye, bunların NATO amaçları için kullanılabileceği gerekçesi ile veremedi.
{ Daha 15 ay önce, Başkan Johnson'ın Türkiye Başbakanına gönderdiği mektupta, Amerikan yardımından verilen silahların ancak savunma amacı ile kullanılabileceğini, Kıbrıs'taki bir Türk askeri harekatı için kullanılamayacağını bildirdiğini de burada hatırlatalım. Mamafih, Türkiye 5 milyon dolar değerinde diğer çeşit askeri malzeme ve silahı Pakistan’a gönderdi.
{ Pakistan-Hindistan münasebetlerindeki sükunet ancak beş yıl kadar devam etti. 1971'de yeni bir çatışma ve savaş içine girdiler. Bu seferki savaşın sebebi ise, Doğu Pakistan'ın ayaklanarak Bangladeş adı ile bağımsızlığını alması ve Hindistan'ın da bu işe karışmasıdır.
{ 1970 sonlarında Pakistan'da yeni bir anayasa meselesi ortaya çıktı. Yeni anayasa meselesi, ayrılıkçı hareketin öncülüğünü yapan Şeyh Mucibur Rahman liderliğindeki Awami Partisi için bir fırsat oldu. Mucibür Rahman, yeni Anayasada, Doğu Pakistan için bağımsızlığa kadar varabilecek geniş hak ve yetkiler istedi. Tabiatiyle buna Batı Pakistan razı olmadı ve onun üzerine halk ayaklandı.
{ Awami Partisi, 23 Mart 1971'de Bangladeş adı ile Doğu Pakistan'ın bağımsızlığını ilan etti. Fakat kurulan Bangladeş hükümeti Nisan ortalarında Pakistan askeri birliklerince dağıtıldı. Bunun üzerine Awami mensupları, Bangladeş Kurtuluş Ordusu adı ile bir kuvvet teşkil edip Pakistan'a karşı savaşa başladı. Yani, Doğu Pakistan'da bir iç savaş başlamıştı.
{ 15 Aralık 1971 günü de Bangladeş Devleti'nin kuruluşu resmen ilan edildi. Hindistan Başbakanı Bayan Gandhi de 17-19 Mart 1972 günlerinde Dacca'yı ziyaret etti ve Hindistan ile Bangladeş arasında bir dostluk ve işbirliği antlaşması imzalandı. Bu suretle Hindistan Bangladeş'i kanadının altına alıyordu. Bangladeş'in kuruluşu Hindistan için büyük bir avantajdı. Zira Doğu Pakistan mevcutken, Hindistan doğudan ve batıdan iki Pakistan arasında sıkışmış vaziyetteydi. Her iki tarafta da Hindistan için bir güvenlik meselesi söz konusu idi. Şimdi ise doğudan yönelen baskı kalktığı gibi, Hindistan doğuyu da kontrolu altına almış olmaktaydı.
{ Yeni kurulan Bangladeş devletini Amerika, Sovyetler Birliği ve Çin hemen tanıdılar. Yalnız şunu da belirtelim ki, Pakistan-Hindistan savaşı üzerine Amerika Hindistan’a yapmakta olduğu yardımı kesmiştir.
{ Pakistan ise Bangladeş'i 1974 Şubatında Lahore'da yapılan İslam Zirve Konferansı sırasında İslam ülkelerinin ısrarı üzerine tanımış ve Bangladeş de İslam Konferansına davet edilmiştir.
MAHATMA GANDHİ (1869-1948)
Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideri Gandhi (Gandi) 2 Ekim 1869 günü Porbandar’da dünyaya gelmiştir. Gandhi, Hindistan ve dünyada, yüce ruh anlamına gelen mahatma ve baba adlarıyla anılır. Hindistan’da resmî olarak “Ulus’un Babası” ilan edilmiştir ve doğum günü olan 2 Ekim “Gandhi Jayanti” adıyla millî tatil olarak kutlanır. Birleşmiş Milletler de 2007’de 2 Ekim gününü “Dünya Şiddete Hayır Günü”
ilan etmiştir. Gandhi, 30 Ocak 1948’de bir Brahman tarafından öldürüldü.
MUHAMMED ALİ CİNNAH (1876-1948)
- 1910’da İngilizlerin Hindistan’daki yasama meclisine Müslümanları temsilen Bombay’dan üye seçilmiştir. Gerek konseyde kaldığı dönemlerde gerekse 1910 ve 1920’li yıllarda Hindularla Müslümanların birliği için mücadele etmiştir. İngilizlerin ve 1920’lerde ortaya çıkan bazı yeni Hindu liderlerin mücadeleyi din temelinde bölen tüm yaklaşımlarıyla mücadele etmiştir.
- Gandhi’nin 1920’lerde Osmanlı halifeliği için yaptığı pasif direnişe karşı çıkmıştır. 1920’lerin sonlarında Hindularla Müslümanların şiddetli çatışmaları yaşansa bile tek bir Hindistan için iyimserliğini korumuştur. Ancak, 1930’larda yerel hükûmetlerde Müslümanlar dışlanmaya başlayınca ayrı bir devlet kurma düşüncesi onda da oluşmaya başlamıştır.
- 1934’te yeniden Müslümanlar Birliği başkanı seçilen Cinnah, II. Dünya Savaşı sırasında bağımsız bir Pakistan için mücadelesini sürdürmüştür. 1947’de bağımsızlıktan bir yıl sonra vefat eden Cinnah, liberal ve demokrattı. İslam’dan ilham alan ancak modern, demokratik ve halk iradesine dayalı bir ülke amaçlıyordu. Atatürk’ten çok etkilenen Cinnah, düşündüklerini yaşama geçiremeden vefat etmiştir.