YUGOSLAVYA’NIN DAĞILMASI
± II. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Yugoslavya’yı işgali ile Nazi yanlısı ayrılıkçı Büyük Hırvatistan Devleti kuruldu. Hırvatlar, Ustaşa adı verilen ayrılıkçı bir örgüt kurup etnik arındırma politikası uyguladılar. Alman işgaline karşı Sırpların oluşturduğu Çetnik adı verilen örgüt, aşırı milliyetçi Ustaşa’nın faaliyetlerine karşı mücadele etti ve bulundukları yerlerde soykırıma giriştiler.
± Tito’nun önderliğindeki komünist partizanlar, Batı ittifakının da desteğini alarak Alman ordusuna ve yerel milislere karşı başarılı oldu. 1945’te yapılan seçimleri kazanan Tito, Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti’ni kurarak ülkedeki monarşi (krallık) yönetimine son verdi.
± 1945’te sosyalist temeller üzerine kurulan Yugoslavya, krallık döneminden itibaren farklı toplulukların, siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan sorunları tek parti yönetiminde etnik uyumu sağlayarak aşmayı amaçladı. Ulusların ayrı siyasi varlığı ve kendi geleceklerini belirleme ilkesini kabul ettiği Yugosavya’da egemen ulus anlayışının engellenmesi amacıyla siyasi yapı “federalizm” olarak belirlendi. Yugosavya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan, Makedonya Federal Cumhuriyetleri ile Voyvodina ve Kosova özerk bölgelerinden oluşturuldu. Bu durum özellikle Yugoslavya Krallığı’nda etkin güç durumunda bulunan Sırpları rahatsız etti. Bütün toplulukların dil ve eğitim açısından ulusal hakları vardı. Fakat bu kâğıt üzerindeki eşitliğe rağmen Tito Yugoslavya’sında da Krallık döneminde olduğu gibi Sırpların egemenliği ve kuzeyden güneye ekonomik gelişmişlik farkı devam etti.
± Tito yönetimi dış politikada Sovyet hegemonyasına karşı duruşu ile SSCB’den uzaklaşırken Batılı devletlere ve ABD’ye yakınlaştı. Hatta ABD, Yugoslavya’ya askerî ve mali yardımda bulundu. Bu gelişmeler Yugoslavya’nın COMINFORM’dan ihraç edilmesine neden oldu. Bunun üzerine Bağlantısızlar Bloku’nda yer aldı. 1980’de Tito’nun ölümünden sonra yaşanan ekonomik sıkıntılar sonucu aşırı milliyetçilerin faaliyetleriyle de Yugoslavya parçalanma sürecine girmiştir.
± 1987’de bir darbeyle Sırp Komünist Partisi’nin başına geçen Slobodan Miloseviç, Yugoslavya Federal Ordusu’nu (JNA) kontrol altına alarak Kosova ve Voyvodina’ya verilen özerklik hakkını reddetmiştir.
± Bu gelişmeler karşısında ilk kez 2 Temmuz 1990’da Slovenya, ardından Hırvatistan bağımsızlığını ilan etmiş, böylece Yugoslavya’da parçalanma süreci başlamıştır.
± 1991’den itibaren ülkede başlayan Sırp-Hırvat çatışmaları beraberinde Yugoslavya’da iç savaşın başlamasına da yol açmıştır.
± Aynı dönemde Makedonya ve Bosna-Hersek de bağımsızlıklarını ilan etmiş, ancak Sırbistan Bosna-Hersek’in bağımsızlık kararına karşı çıkmıştır.
± Yugoslavya’daki bu gelişmeler üzerine ABD, Fransa ve İngiltere bu ülkenin toprak bütünlüğünü savundu. Almanya ise tarihî, dinî ve kültürel bağlarının da etkisiyle 23 Aralık’ta Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını tanıdı ve AT ülkelerine de bu konuda baskı yaptı. Bosna-Hersek’i tanımadığı gibi Bosna’ya uygulanan silah ambargosunun kalkmasına da karşı çıktı. Bosna-Hersek Cumhuriyeti Sırp, Hırvat ve Boşnakların birlikte yaşaması nedeniyle Yugosavya Fedaral Cumhuriyeti içinde “Küçük Yugoslavya” olarak anılmaktaydı. Bosna Hersek’te 15 Ekim 1991’de Bosna-Hersek Meclisi bağımsızlık kararı alırken Bosnalı Sırplar da yeni bir anayasa kabul ederek Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin temellerini attı. Bosna-Hersek’in bağımsızlık kararı 29 Şubat 1992’de, Bosnalı Sırpların seçimi boykot etmelerine rağmen referandumla onaylandı. 6 Nisanda da AT Bosna-Hersek’in bağımsızlığını tanıdı. Bu durumu kabul etmeyen Sırbistan, Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’yı ele geçirmek ve Bosna-Hersek’te Sırpların yoğun olduğu yerlerle Sırbistan’ı bir koridorla birleştirmek istedi. Bosna’ya askerlerini gizlice göndermenin yanında milis grupları da silahlandırarak silahsız Boşnaklara karşı acımasız bir savaş başlattı.
± 1992’de Sırbistan ve Karadağ Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ni, sonrasında da Bosnalı Hırvatlar Bosna-Hersek Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır. Fakat Boşnak ve Bosnalı Hırvatların anlaşmazlığa düşüp kendi aralarında savaşmaya başlamasıyla Sırpların işi daha da kolaylaşmıştır.
± Serebrenika, ‘güvenli bölge’ olarak ilan edilmiş olmasına rağmen 11 Temmuz 1995 tarihinde General Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçlerinin eline geçmiştir. Bunun sonucu 8 bin civarında sivil Boşnak öldürülmüş ve İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da görülmeyen bir soykırım gerçekleşmiştir. (Serebrenika Katliamı)
4 Sırpların bölgeden çekilmek istememesi ve katliamlara devam etmesi üzerine 30 Ağustos-14 Eylül 1995 arasında NATO Hava Kuvvetleri, havadan Sırp hedeflerine taarruzda bulunmuş ve Sırplar geri çekilmek zorunda kalmıştır.
4 14 Aralık 1995’te Yugoslavya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franyo Tucman ve eski Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç tarafından Dayton Anlaşması’nın imzalanmasıyla Bosna Savaşı sona ermiştir. Bu gelişmede ABD’nin girişimleri etkili olmuştur.
4 Özellikle AB, insan hakları ihlalleri yaparak savaş suçu işleyen kişilerin tespitine ve yakalanmasına büyük önem verdi. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı, Sırp liderlerden Slobadon Miloseviç, Ratko Mladiç ve Radovan Karadziç’i savaş suçlusu ilan ederek tutuklama kararı aldı. AB, üyelik için başvuran Hırvatistan ve Sırbistan’a ülkelerinde saklandığı tespit edilen savaş suçlularını yakalama ve uluslararası mahkemelere teslim etme şartı ile savaş suçlularının saklandığı yerlerle ilgili bilgi verenlere para ödülü verme gibi çeşitli yollar izledi. Yakalananlar, yargılama sürecinden sonra ağır cezalara çaptırıldılar. Miloseviç ise 2006’da tutuklu iken hücresinde ölü bulundu.
4 Yugoslavya’nın iç savaşla parçalanmasından sonra kurulan devletlerden olan Hırvatistan ve Slovenya hem AB’ye hem de NATO’ya üye oldular. Makedonya’nın NATO’ya üyeliği ise Yunanistan tarafından veto edilmiştir.
KOSOVA SORUNU
ý Kosova′da yaşayan Sırp ve Arnavut unsurlar, XX. yüzyıl boyunca bölgenin kontrolünü elde etmek için rekabet içinde olmuştur. Miloseviç 1989′da Kosova′nın özerk statüsünü iptal ederek bölgeyi doğrudan Belgrad′a bağladı. Kosova′da binlerce Arnavut ayaklandı.
ý Kosovalı Arnavutlar Temmuz 1990′da bağımsızlıklarını ilan etti. Buna karşın Sırbistan yönetimi de Kosova Meclisi′ni feshetti. Kosovalı Arnavutlara ait kültür kurumları kapatıldı ve Arnavutça eğitime son verildi. 1996′da Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) Sırp devlet görevlilerine yönelik saldırılara başladı. Sırbistan, Şubat 1998′de Kosova′da etnik temizlik başlattı. Yüz binlerce mülteci Kosova′dan kaçmaya başladı.
ý NATO, Sırp hedeflerine Mart 1999′da hava operasyonları düzenledi. Kosova′yı BM idaresine bırakan karar çerçevesinde NATO gücü KFOR bölgede konuşlandırıldı. Sırp birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı.
ý Kosova′nın 17 Şubat 2008 tarihindeki bağımsızlık ilanını tanıyan ilk devlet Kosta Rika oldu. ABD ve Avrupalı devletlerin destek verdiği Kosova′nın bağımsızlığını ilk tanıyanlardan birisi de Türkiye′dir. Kosova′nın bağımsızlığını Sırbistan ve Rusya, İspanya, Güney Kıbrıs, Yunanistan, Romanya ve Slovakya tanımamıştır.