TÜRK KÜLTÜRÜ VE SANATLARI ORTAK YÖNETİMİ (TÜRKSOY) (1993)
Z Türk dünyası’ nın UNESCO'su olan TÜRKSOY, 1993yılında, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Türkiye cumhuriyeti kültür bakanları tarafından imzalanan antlaşmayla Alma Ata’da kurulmuştur.
Z Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonuna bağlı Tataristan, Başkurdistan, Altay, Saha, Tıva, Hakas Cumhuriyeti ve Moldova'ya bağlı Gagavuz Yeri TÜRKSOY' a gözlemci üye olarak katılmışlardır. TÜRKSOY kurulduğu günden buyana Türk halklarının gönül birlikteliğini ve kardeşliğini güçlendirmek, ortak Türk kültürünü gelecek nesillere aktarmak ve dünyaya tanıtmak için çalışmaktadır.
Z TÜRKSOY’ un çalışmaları, kuruluşundan bu yana üye ülke devlet başkanlarının himayelerinde yürütülmüş ve takdirlerini kazanmıştır. Örgütün genel merkezi Ankara, resmî dili ise Türkçedir.
Z 2009’da adı “Uluslararası Türk Kültürü Teşkilâtı” olarak değiştirilen TÜKSOY’ un günümüzde 14 üyesi bulunmaktadır.
TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (TÜBA) (1993)
Türkiye Bilimler Akademisi, 2 Eylül 1993'te yürürlüğe giren 497 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kuruldu. Kurucu üyelerin başbakan tarafından atanması, ilk genel kurulun oluşturulması, Başkan ve Akademi Konseyi'nin seçilmesi, Başkanın atanması sonuçlandırıldıktan sonra Akademi, 7 Ocak 1994'te çalışmalarına başladı. TÜBA yasası gereği, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanına bağlı, tüzel kişiliği olan, bilimsel, idari, mali özerkliğe sahip bir kurumdur.
Alfabe-İmla Konferansı 1993
8-10 Mart 1993’te Ankara’da T.C. Dış İşleri Bakanlığı ve TİKA’nın davetiyle toplanan Alfabe-İmla Konferansı prensip olarak Türk cumhuriyetlerin tek bir alfabede birleşmeleri gerektiği ve bu alfabenin “hem Türk dilinin yapısına uygunluğu hem de modern dünyayı daha yakından ve kolay olarak takip edip yararlanmak ve modern dünyada hak edilen yeri almak için Latin esasında” oluşturulmasını kararlaştırdı. Turgut Özal:“Bundan böyle bütün dünya Türklüğün tarih sarkacında yükselişini seyredecektir.” derken Başbakan Süleyman Demirel: “Kurultayın iki yüz yıl geciktiğini, Adriyatik’ten Orta Asya’ya kadar uzanan Avrasya’nın yeni Türk dünyasını oluşturduğunu” belirtiyordu.