5.7. KARALARIN VE DENİZLERİN HÂKİMİ
5.7. KARALARIN VE DENİZLERİN HÂKİMİTARTIŞALIM |
XV ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı Devleti dünya gücü hâline gelirken stratejik rakiplerine karşı uyguladığı politikalar nelerdir? |
Osmanlılar, Kuruluş Dönemi'nde Fırat'tan Tuna'ya kadar Anadolu ve Balkan topraklarını fethederek buraları hâkimiyeti altında birleştirmiştir. İstanbul'un Fethi'nden sonra Osmanlı Devleti artık bir kıta yani kara gücü hâline gelmiştir. Özellikle XVI. yüzyıldaki yoğun askerî ve siyasi faaliyetleriyle Osmanlılar, cihanşümul anlayışa sahip devletlerden biri olmuştur.Aynı dönemlerde Avrupa'da Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu, Habsburgların iktidarında en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Şarlken; XVI. yüzyılda imparatorluğun başına geçtiğinde İtalya'nın büyük bir kısmı ile İspanya, Belçika, Hollanda, Almanya ve Avusturya'ya hâkim olmuştur. Avrupa'daki tüm Hristiyanları imparatorluk çatısında birleştirmeyi amaçlayan Şarlken, Osmanlıların Avrupa'daki ilerleyişini durdurma ve Macaristan yönünde genişleme politikası izlemiştir.Avrupa'da meydana gelen Yüzyıl Savaşları'ndan (1337-1453) sonra Valois (Valua) Hanedanlığı idaresinde feodal yapısından sıyrılan Fransa'da monarşi güç kazanmıştır. Fransa artık Avrupa'nın kuvvetli devletlerinden biri olarak Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'na rakip olmuştur.Memlûklular, XIII. yüzyıl sonunda Türk asıllı emirler tarafından Mısır'da kurularak Filistin, Suriye ve Hicaz'a hâkim olmuştur. Memlûkluların, tarihî ticaret yollarını kontrol etmesi ve aynı zamanda kutsal yerlerle birlikte halifeyi himayesi altında bulundurması diğer Müslüman devletlere göre ön plana çıkmasını sağlamıştır.XVI. yüzyılın başında İran'da ortaya çıkan Safevi Devleti, sınırlarını Anadolu'ya doğru genişletmek isteyince hem Osmanlıların hem de Memlûkluların hâkimiyetini ve gücünü tehdit etmeye başlamıştır. Safeviler, özellikle bölgedeki Türkmen aşiretleri üzerinde etki oluşturarak Doğu Anadolu'yu hâkimiyeti altına almak istemiştir.
Osmanlılar Akdeniz’deİstanbul'un Fethi'yle Osmanlılar hem Karadeniz ve Doğu Avrupa ticareti üzerinde kontrol sağlamış hem de önemli bir stratejik konuma sahip olmuştur. Bunun yanında Ceneviz ve Venedik gibi İtalyan devletlerine ticari imtiyazlar verilerek Doğu Akdeniz ticaretinin devam etmesi sağlanmıştır.Osmanlılar, Akdeniz'in sadece ticari yönüyle değil siyasi, sosyal ve kültürel yönüyle de gelişmesine önem vermiştir. Bu amaçla XVI. yüzyılda Akdeniz'i bir Türk Gölü hâline getirmiş ve aynı zamanda fethettiği adalara Anadolu’dan Türk nüfusu iskân ettirerek fetihlerin kalıcı olmasına özen göstermiştir. Akdeniz'deki adalar başta olmak üzere Cezayir, Tunus ve Trablus'ta üsler kuran Osmanlılara bağlı gaza denizcileri, Akdeniz'de Türk hâkimiyetini sağlamıştır . Osmanlı Devleti'nin Akdeniz'deki hâkimiyetiyle güvenlik artmış ve korsanlık faaliyetleri azalmıştır.BİLİYOR MUSUNUZ? |
27 Eylül 1538'de yüz yirmi iki gemi ve yirmi bin askerden oluşan Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, üç yüz sekiz gemi ve elli beş bin askerden oluşan Andrea Doria (Andre Dorya) komutasındaki Haçlı donanmasına Preveze önlerinde taarruz etti. Bu taktik baskınını hiç beklemeyen Haçlı donanması, panik içinde büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı. Hristiyan dünyasının Akdeniz egemenliğine son veren bu zafer sonucunda Akdeniz'de Türk hâkimiyeti başladı. |
Coğrafi Keşifler’in EtkileriXV. yüzyılın ortalarından XVI. yüzyılın sonlarına kadar süren Coğrafi Keşifler, yeni kara parçaları ve ticaret yollarını ortaya çıkarmış, dünyanın jeopolitik ve ekonomik dengesini değiştirmiş, dünyayı Eski ve Yeni Dünya olarak ikiye ayırmıştır. Bu süreçte Avrupalılar; Amerika, Asya, Afrika ve Uzak Doğu'nun birçok bölgesine keşif yolculukları gerçekleştirmiştir.YORUMLAYALIM |
Coğrafi Keşifler’in Nedenleri Akdeniz’e hâkim olan Osmanlıların Doğu ticaret yollarını kontrol altına alması nedeniyle Avrupalıların yeni ticaret yolları arayışına girmesi. Doğu'nun ihtiyaç mallarına ulaşmak isteyen Avrupalıların keşfedilen yerlerdeki değerli madenlere sahip olma arzusu. Gelirlerini artırmak ve zenginliğe ulaşmak isteyen Avrupalı kralların keşif hareketlerini desteklemesi. Avrupa'nın XVI. yüzyılda tek güç olan Osmanlı Devleti'ne karşı meydan okuma isteği. Batı'da coğrafya ile denizcilik bilgisinin artması, cesur gemicilerin yetişmesi ve gemicilik teknolojisinin gelişmesi. Avrupalıların Hristiyanlığı yaymak istemesi (Küçükkalay, 2001, s.131-160'tan düzenlenmiştir). |
Coğrafi Keşifler'de ekonominin ön plana çıkmasının nedenleri neler olabilir? |
Osmanlı Devleti'nin Akdeniz’e hâkim olduğu dönemde gerçekleşen Coğrafi Keşifler; Avrupa, Asya ve Afrika'da hayatın her alanında etkili olmuştur. Keşifler sonucunda yeni ticaret yollarının bulunması ve ticaret merkezlerinin ortaya çıkması, stratejik dengeleri değiştirmiştir. Keşif hareketleri Avrupa'nın Türklere bağımlı olmaksızın ticaret yapabilmelerine, yeni ürünlerle insan kaynaklarını Avrupa'ya taşıyabilmelerine ve sömürgelerde büyük çiftlik tarzı üretim ile zenginliklerini artırabilmelerine neden olmuştur. Avrupa artık ihtiyaç duyduğu pek çok ürünü hiçbir vergi ödemeden yeni keşfedilen topraklardan temin etmiştir.Keşifler, Avrupa'nın önemli miktarda sermaye elde etmesini sağlayarak Sanayi Devrimi'ne giden bir süreci başlatmıştır. Keşifler sonunda Orta Çağ'ın skolâstik düşünce yapısının değişmeye başlaması yeni bir iktisat anlayışını getirmiştir. Bu yeni iktisat anlayışıyla zenginleşen Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketlerini başlatan düşünce yapısı ortaya çıkmıştır. Burjuva sınıfı toplumsal ve ekonomik bir sınıf olarak önem kazanmıştır. Ulusal devletler, sömürgeciliğe yönelmiş ve İspanya, Portekiz gibi sömürge imparatorlukları kurulmuştur. Avrupa'nın Atlantik sahillerinde yer alan limanları giderek önem kazanmış ve bu limanlar süratle gelişmiştir. Akdeniz ticareti ise geçirdiği sarsıntıya rağmen Coğrafi Keşifler'le birlikte patates, domates, mısır, fasulye, kakao, vanilya ve tütün gibi ürünler Akdeniz dünyasına girmiştir. Bu ürünlerin Eski Dünya'yı kapsayacak biçimde yayılması, insanların beslenme düzeninde, ekonomik koşullarında, günlük alışkanlıklarında ve vücut dirençlerinin artmasında yeni gelişmelere ortam hazırlamıştır. Yeni ürünlerle birlikte yaşanan gelişmeler ve Avrupa'da ortaya çıkan refah ortamı, nüfusun artmasını sağlamıştır.ARAŞTIRALIM |
Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti'ne etkilerini araştırarak sonuçları sınıf panosunda sergileyiniz. |
Hint Deniz SeferleriKızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'nu içine alan bölgede Coğrafi Keşifler sonrasında özellikle Osmanlı ve Portekizliler askerî bir rekabete girmiştir. Bunun nedeni Portekiz'in Ümit Burnu üzerinden Hindistan'a ulaşması sonucunda eski ticaret yollarının değişmesidir.Osmanlı Devleti, ortaya çıkan yeni durum üzerine Hint Okyanusu'ndaki stratejik bölgelere seferler düzenlemiştir. Böylece deniz ticaretini yeniden Akdeniz’e yönlendirmek isteyen Osmanlılar, Afrika'nın kuzey kıyıları ve Kızıldeniz sahillerinde olabildiğince genişlemeye çalışmıştır. Osmanlılar bir taraftan Kuzey Afrika'daki İspanyol kolonilerine son verirken diğer taraftan da Mısır ve Kızıldeniz yönünden Afrika içlerine kadar ilerlemiştir. Bu durum Osmanlıların, Hindistan'ın güneybatı sahillerine kadar etki alanı oluşturma stratejisinin bir sonucudur.Portekizlilerle yaşanan askerî rekabet, Osmanlıların Mısır'ı fethinden sonra artarak devam etmiştir. Bu amaçla 1525'te Süveyş'te Mısır Kaptanlığı kurulmuş ve Kızıldeniz kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Ayrıca buradaki donanma Selman Reis'in idaresinde Yemen'e gönderilmiştir. Bunun yanında Basra'da bir tersane kurularak Hürmüz Körfezi'nin girişi kontrol altına alınmıştır.ÖRNEK METİN |
Selman Reis’in 1525 Tarihli Raporu |
Osmanlı kaptanı Selman Reis, Coğrafi Keşifler'in Osmanlıların çıkarına uymadığı için Kızıldeniz'in Osmanlı denetimine alınmasını istiyordu. Her yıl Aden Limanı'na uğrayan gemilerden 200 bin altın dolayında gelir sağlandığını belirten Selman Reis, baharat ticaretinin Portekiz denetimine geçtiğini kaygıyla anlatıyordu. Oysa Portekizliler bu bölgeye hâkim olmadan önce Osmanlı Devleti, Mısır'da baharat ticaretinden önemli miktarda gümrük gelirleri elde ediyordu. Bu nedenle Selman Reis, Portekizlilerin Kızıldeniz trafiğini kontrol altına alma girişimlerinin boşa çıkartılmasını öneriyordu. Aden, Suakin ve Mısır'da Hindistan ticaretinden elde edilen gümrük gelirlerinin büyüklüğüne dikkat çeken Selman Reis, önerdiği fetihlerden sultanın hazinesine sağlanacak gelirleri özellikle vurguluyordu (İnalcık, 2004, s.382-384'ten düzenlenmiştir). |
Osmanlılar, Kanuni Dönemi'nde Hint Denizi'ne dört ayrı sefer düzenleyerek Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'nda Portekizlilerle mücadeleye girişmiştir. Osmanlılar bu mücadelede eski ticaret yollarını canlandırmak, Portekizlileri bu sulardan uzaklaştırmak ve böylece mukaddes yerler üzerindeki tehdidi ortadan kaldırmak istemiştir.Ayrıca Hindistan'daki küçük İslam devletlerinin ve Sumatra'daki Açe İslam Sultanlığı'nın Portekizlilere karşı yardım istekleri de Osmanlıların Hint Denizi'ne açılmasının bir başka nedenidir.Osmanlı Devleti Hint Deniz Seferleri'nin sonucunda, Portekizlileri bölgeden tamamen uzaklaştıramamıştır. Ancak Osmanlıların ısrarla mücadeleyi sürdürmesi,Portekizlilerin rahat hareket etmesini engellemiş ve bu durum bölgedeki Portekizlilerin ticaretine darbe vurmuştur. Ayrıca bu seferlerle Kızıldeniz ve Hint Okyanusu'ndaki mücadeleler, eski ticaret yollarının önemini korumaya katkı sağlamıştır. Kızıldeniz ve Basra'nın önemli noktalarına hâkim olan Osmanlılar, XVI. yüzyıl ortalarından itibaren Akdeniz ticaretini yeniden hareketlendirmiştir. Yemen ve Aden kıyıları ile Eritre ve Habeşistan'ın kuzeybatı bölgesi hâkimiyet altına alınmıştır.BİLİYOR MUSUNUZ? |
Hint Okyanusu'nda Portekizlilerle yapılan savaşların kaderini gemicilik teknolojisi belirlemişti. Kürek gücüne dayanan Osmanlı kadırgaları, dar sularda başarılı olmuştu. Fakat açık denizlerde Portekizlilerin rüzgâra uygun ve iyi silahlanmış kalyonları üstünlük sağlamıştı. |
Akdeniz’de Güçler DeğişiyorOsmanlıların Akdeniz'de hâkimiyet kurduğu dönemde Avrupalı devletler, ticari faaliyetlerini ancak Osmanlı Devleti ile yaptığı anlaşmalar sayesinde sürdürebilmiştir. Fakat Ümit Burnu’nun keşfedilmesiyle ticaret yollarının değişmesi, Akdeniz ticaretini ikinci plana düşürmüştür. Bu durum Akdeniz ticaretine olumsuz etki etse de bölge siyasi ve iktisadi önemini korumuştur.1571 İnebahtı mağlubiyetinden sonra Venedik, İspanya ve Papalık ittifakı Osmanlı Devleti'nin Akdeniz'deki varlığını tehdit etmişti. Bu dönemde Atlantik kıyılarında İngiliz ve Hollandalıların İspanya'ya karşı giriştikleri mücadele, İspanya'nın Akdeniz'de Osmanlılara karşı bir tehlike oluşturmasını önlemiştir. Bu durum ise Osmanlılar ile İngiltere ve Hollanda arasında İspanya'ya karşı fiilî bir iş birliği anlamına gelmektedir. XVI. yüzyıl sonlarında Fransa’da yaşanan mezhep savaşları ile Hollanda-İspanya ve İspanya-Portekiz mücadeleleri sonucunda Avrupa devletleri Akdeniz’deki iktisadi hayattan çekilmiştir.Osmanlı Devleti ve İspanya arasındaki mücadele, Katolik İspanya ile rekabet içerisinde olan İngiltere tarafından değerlendirilmek istenmiştir. Avrupa’da gelişen Protestanlığa sıcak bakılması da İngiltere'nin Osmanlılara yaklaşmasının bir diğer nedeni olmuştur. Sonuçta Osmanlılar, ekonomik avantaj arayışı ve Batı Avrupa'da Hasburglara karşı müttefik bulma amacıyla İngilizlere 1580'de ticari imtiyazlar tanımıştır. İngilizlerden sonra dünya ticaretinde rol oynamaya başlayan Hollanda'ya da ticari imtiyazlar verilmiştir. Bu imtiyazla Osmanlılar; Hollandalıları Akdeniz’de İspanya’ya karşı ittifak kurabilecekleri bir deniz gücü olarak görmüş, Hollandalılar ise işin ticari yönüyle ilgilenmiştir.İspanya'nın denizlerdeki üstünlüğüne XVI. yüzyılın sonlarında İngiltere son vermiştir. İngiltere ve Hollanda sahip oldukları deniz güçleri sayesinde İspanyol- Portekiz İmparatorluğu'nu çökerterek Akdeniz'e hâkim olmuştur. Bunda ateş gücü yüksek Breton denilen gemilere karşı İspanya, Venedik ve Osmanlı gemilerinin çaresiz kalması etkilidir. Neticede bu yüzyılın sonlarında Kuzey Avrupalı devletler, Akdeniz'e tamamen hâkim olmuştur.
Yorumlar -
Yorum Yaz