7.5. OSMANLI’DA VAKIF MÜESSESESİ
OSMANLI’DA VAKIF GELENEĞİ
- İslam tarih ve medeniyetinde önemli bir hayır müessesesi olarak kabul edilen vakıf; bütün İslam ülkelerinin sosyal, ekonomik ve kültürel hayatında son derece etkili olmuştur.
- Vakıf, kişilerin kendilerine ait mallarını veya paralarını belirli bir hizmetin yerine getirilmesi amacıyla sosyal ve kültürel alanlarda hizmet verecek kuruluşlara bağışlamasıdır.
- Sosyal devlet anlayışı ile hareket eden Osmanlı Devleti halkın dinî, askerî ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet veren çeşitli vakıflar bulunmaktaydı.
- Vakıflar başta padişah, padişah eşleri ve kızları, devlet adamları ve hayırseverler tarafından kuruldu.
- Bu yolla medreseler, hastaneler, camiler, kütüphaneler, kervansaraylar vs. yapıldı.
- Vakıf kurucusu, giderlerin karşılandığı herhangi bir hizmet birimini (cami, medrese vb.) inşa ettirir, daha sonra bu müessesenin ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda gelir temin edecek kaynaklar tahsis ederdi.
- Bu kaynaklar genellikle arazi, dükkân, çarşı, han gibi gayrimenkullerden oluşurdu.
- Söz konusu vakfın idaresi için bir idareci (mütevelli) tayin edilir ve vakfın tüzüğü (vakfiye) düzenlenirdi.
- Böylece vakıflar sayesinde şehirler imar edilir; eğitim, sağlık ve kültür işleri yürütülürdü.
- Vakfın temelini insanlığa karşı şahsi ve vicdani sorumluluk hissi, iyilik, şefkat, yardımlaşma ve dayanışma duygusu gibi değerler oluşturmuştur.
- Osmanlı Devlet’inde toplumdaki sosyal dengenin sağlanmasında etkili olan vakıflar; sosyal barışın ve adaletin korunmasında devlet, toplum ve fert ilişkisinin olumlu yönde gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
- Devlet; cami, imarethane, medrese, şifahane, hamam ve kervansaray gibi dinî ve sosyo- ekonomik tesisleri vakıflar yoluyla yaptırmıştır.
- Osmanlı Devleti, hayırseverleri teşvik edici bir rol üstlenmiş padişahlar başta olmak üzere hanedan üyeleri ve birçok devlet adamı da çeşitli vakıflar kurmuştur.
- Sahibi bulunduğu bir mülkü toplumun yararına ebedî olarak tahsis eden yani vakfeden kişiye vâkıf, vakfedilen mala mevkuf denirdi.
- Vakfın işleyişini, amaçlarını anlatan ve vakfın tüzüğü kabul edilen vakfiyenin, kadının onayından geçmesi gerekirdi.
Vakıf Kültürü
- Osmanlılarda bir külliyenin bittiği yerde diğerinin birimleri başlıyor, böylece büyük bir şehir dokusu ortaya çıkıyordu.
- İstanbul, hayrat külliyelerinden oluşan bir şehirdi. Osmanlı külliyeleri sadece ibadet yeri, öğretim merkezi veya fakir barınağı değildi.
- Osmanlı Devleti’nde sosyal hayatta bilinen vakıfların yanında ayrıntı gibi görünen pek çok alanda hizmet veren vakıflarda vardır.
Öksüz ve Yetim Çocukları Barındıran Vakıf’tan, Âmâlara Hizmet Eden Vakıf’a; Sokak Hayvanlarına Ekmek Veren Vakıf’tan, Kadın Sığınma Evi Vakfı’na; Sosyal Güvenlik Vakfı’ndan, Ölçü ile Ekmek Dağıtan Vakıf’a kadar pek çok vakıf kurulmuştur.
Osmanlı Devleti’nde sosyal hayatta bilinen vakıfların yanında ay- rıntı gibi görünen pek çok alanda hizmet veren vakıflarda vardır.
Öksüz ve Yetim Çocukları Barındıran Vakıf’tan, Âmâlara Hizmet Eden Vakıf’a; Sokak Hayvanlarına Ekmek Veren Vakıf’tan, Kadın Sığınma Evi Vakfı’na; Sosyal Güvenlik Vakfı’ndan, Ölçü ile Ekmek Dağıtan Vakıf’a kadar pek çok vakıf kurulmuştur |
Yorumlar -
Yorum Yaz