2.5. KABİLEDEN DEVLETE
KABİLEDEN DEVLETE
- Kabile, aynı atadan gelen ve birbirine kan bağıyla bağlı bulunan büyük insan topluluğuna verilen isimdir
- Coğrafya veya iklimin hayat tarzlarını şekillendirmesiyle köyler ve kabile konfederasyonları zamanla şehir devletlerini oluşturmuştur
- Mısır’da “nom”, Sümerlerde “site”, İyon ve Dorlarda “polis” adı verilen şehir devletleri kurulmuştur.
- Antik medeniyetlerdeki kabileler veya şehir devletlerinin başlarında kral veya feodal yöneticiler vardır
- İmparatorluk; Topraklarında oturan çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan devlet biçimi veya İçerisinde çeşitli unsurları (din, etnik köken, dil vb) barındıran devlet modelidir
İlk Devletlerde Gücün Meşruiyet Kaynağı
- Bu siyasi oluşumların çoğu monarşi ile yönetilmiştir. Krallar, yönetimdeki meşruluğunu yani güçlerini dinden almıştır
- ilk devletlerde gücün meşruiyet kaynağı tanrısaldır.
- Anadolu’da MÖ 1700’lerde kurulan Hititlerde kralların, gücünü tanrıdan aldığına inanılır ve emirleri tanrının emriymiş gibi görülürdü
- Bu yüzden Hititlerin yönetimi dine dayalı bir krallık veya teokratik bir monarşi olarak ifade edilebilir.
- Anadolu medeniyeti Urartularda krallar yaptıkları işleri tanrıları “Haldi” adına yaparlardı.
- İlk Çağ Yunan medeniyetinin temellerinin atıldığı Girit Adası’nda halk, soylular ve kral tarafından yönetilirdi
- İlk Çağ Yunan medeniyetinde Din adamları ve kâhinlerin, krallar üzerinde etkisi olsa da soyluların yani aristokrat sınıfın yönetimdeki etkisi daha büyüktü.
- Mezopotamya uygarlıklarından Sümerlerde yönetici olan “Ensi”ler yani rahip-krallar; en yüksek rahip, yargıç ve komutandı.
- Sümerler saygı duydukları tanrılara adanmış “ziggurat” adı verilen tapınaklar inşa etmişlerdi
- Asur ve Babillerde ise kral, büyük tanrıların yeryüzündeki temsilcisi olup onlar adına ülkeyi yöneten rahip krallardı
- Ünlü Babil Kralı Hammurabi, bu anlayıştan farklı olarak kendisini adaletin kralı olarak ifade etmiştir.
- Mısır Krallığı’nın ilk dönemlerinde krallar (Firavunlar), tanrının yeryüzündeki temsilcisidir.
- Başlangıçta tanrı olarak görülmeyen firavunlar ilerleyen dönemlerde tanrı olarak görülmeye başlanmıştır.
- İnsan şeklinde tanrı sayılan firavunlar; toprakların, malların ve insanların sahibi olarak görülmüş ve tanrı-kral olarak kabul edilmiştir
- Makedonya Kralı II. Philippos, bütün Yunanistan’ı egemenliği altına alarak “Helen Birliği”ni meydana getirdi
- Makedonya kralı Büyük İskender’in Doğu seferi ile Yunan kültürü ile Anadolu, Mısır, Pers ve diğer kültürler birbiriyle kaynaşmıştır Helenizm adında yeni bir kültür ortaya çıkmıştır.
- Büyük İskender, Mısır’da Amon-Ra rahipleri tarafından tanrı-kral ilan edilmiştir.
- Didim Apollon Tapınağı kâhini tarafından “Zeus’un oğlu” olarak adlandırılmıştır.
- Roma İmparatorluğu’nda sırasıyla krallık, cumhuriyet ve imparatorluk dönemleri yaşanmıştır.
- Krallık ve cumhuriyet dönemlerinde yönetim aristokratların elindeydi.
- Kral, senatoya karşı sorumluydu
- Agustus Dönemi’nde yönetim saltanata dönüşmüş ve imparator; yönetimin başı,başkomutan, baş yargıç ve başrahip konumuna gelmiştir.
NOT: Monarşi, siyasi gücün bir tek kişinin elinde bulunduğu ve yönetimin genellikle kan yoluyla aile bireylerine geçtiği yönetim biçimidir.
İlk Siyasi Organizasyon Türleri
- Asurlular ise istilacı bir yapıya sahiptir
- Hititlerde kralın yanında Pankuş adında bir meclis vardır
- Tavananna denilen kraliçe de yönetimde etkilidir
- Yunan medeniyetinin ortaya çıktığı coğrafya, dar bir sahil şeridine sahip olması ve yüksek dağlarla birbirinden ayrılması nedeniyle burada merkezî devletler kurulamamıştır
- Atina ve Sparta gibi polisler arasında bitmek bilmeyen mücadelelerde Devletlerinin ordularını güçlendirme çabaları, geniş kesimlerin siyasal haklar elde etmesinde ve siyasi yapının demokratik bir nitelik kazanmasında etkili olmuştur
- Krallar belirli bir sınıf tarafından seçilmeye başlamıştır. Böylece soylular, iktidarı ele geçirerek aristokratik yönetim anlayışını kabul ettirmiştir
- Aristokratlar arasından belli bir zümrenin, krallığı yönetme hakkının kendilerinde olduğunu iddia etmesi ve yöneticilerin sadece o gruptan seçilmesi oligarşi denilen yönetim anlayışını doğurmuştur
- İlk Çağ Yunan kentlerindeki bu seçim, cumhuriyet ve demokrasi anlayışının ilk izleridir ancak halkın tamamı değil sadece soylular oy kullanabilmektedir.
- Yunanistanda zaman zaman güç kullanarak yönetimi ele geçiren kişiler olmuştur. Bu kişilere tiran bunların yönetimine de tiranlık denmiştir
- İlk Çağ’da Persler; İran, Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve hatta Yunanistan’ın bazı bölgelerini içine alan büyük bir imparatorluk kurmuşlardı
- Persler Geniş toprakları yönetmek için de Satraplık denilen eyalet sistemini ve merkezî otoriteyi güçlendirmek ve eyaletler arasında iletişim kurmak amacıyla, gelişmiş bir posta teşkilatı kurmuşlardı.
- Perslerden etkilenen Büyük İskender, satraplık idaresini benimsemiştir
- Roma, satraplık idaresini geliştirerek eyalet sistemini uygulamıştır.
- Roma’da kraldan sonra etkin bir danışma kurulu olan senatoya soylular girebiliyordu.
- Senatoda görev yapan soylu sınıfa patrici, Roma’ya sonradan gelip yerleşenlere de plep denirdi
İlk Devletlerde Askerî, Sosyal ve Ekonomik Yaşam
- Sümerler, tapınaklarını depo olarak kullandılar. Bu ürünleri kayıt altına almak için kullanılan semboller sayesinde çivi yazısı icat edildi
- Mezopotamya’da toplum; soylular, din adamları ve köleler gibi sınıflara ayrılmıştır
- Çömlekçi çarkı, MÖ 4.500’lerde Sümerler tarafından kullanılmaya başlanmıştır
- Lidyalılar, Kral Yolu’nu kullanarak ticarette gelişmiş ve büyük bir refaha kavuşmuştur.
- Friglerin temel geçim kaynağı ise tarım ve hayvancılıktır.
- İlk Çağ’da, Yunan coğrafyasında kurulan polisler, dağlık arazi nedeniyle yeterli hububatı üretememiştir. Bazı şehirler bu sorunu çevre bölgelerin kolonizasyonu yoluyla çözmeye çalışmıştır.
- Yunan Yarımadası’nın coğrafi yapısından dolayı İlk Çağ’da bu bölgede geniş topraklara hükmeden merkezî bir devlet kurmak çok zordur. Bu yüzden bu coğrafyada Atina, Sparta gibi şehir devletleri kurulmuştur.
- Büyük İskender, Doğu Seferi’ni Pers İmparatorluğu’na ait ticaret yollarını ele geçirmek amacıyla düzenlemiştir
- Büyük İskender kendi adına şehirler kurmuş ya da var olan şehirleri yeniden düzenlemiştir. Bunların başında Mısır’daki İskenderiye gelmektedir
- Şehir devleti olarak ortaya çıkan Roma, Yunan şehir devletlerinden farklı olarak yayılmacı bir politika izlemiştir
- Roma İmparatorluğu gelirlerinin önemli bir kısmını kolonizasyon faaliyetlerinden sağlamıştır
- Mısır’da Nil Nehri etrafında verimli ovaların oluşması, Mısır’ın temel geçim kaynağının tarım olmasını sağlamıştır
- Ticaretin; Firavun’un adamlarının denetiminde olması, Mezopotamya’da olduğu gibi bağımsız, zengin bir tüccar sınıfının doğmasını engellemiştir
- Nil’in sularının taşması sonucu tarlaların sınırları birbirine karışmış ve bu tarlaları ayırmak için Mısır’da geometri ilmî gelişmiştir.
- Mısırlılar Ölümden sonraki yaşama inandıkları için ölülerini mumyalamışlar böylelikle insan vücudunu tanımışlar, tıp ve eczacılık bilimlerinde gelişmişlerdir
- Tanrı-kral anlayışına bağlı olarak firavunlar için piramit adı verilen anıt mezarlar yapılmıştır.
Kadeş Savaşı
- Savaşın gerçek nedeni Mısır ve Hitit devletlerinin birbirine eşit kuvvetler hâline gelmesi ve bu iki büyük devletin ekonomik menfaatlerinin Kuzey Suriye toprakları üzerinde çatışmasıydı.
- MÖ 1296 yılında Mısır Firavunu II. Ramses’in orduları, Hitit ordularını kendi toprağı olan Suriye’de bulup yok etmek için yola çıktı.
- İki ordu birbirine üstünlük sağlayamadı. II. Ramses, Kadeş’i alamamış ve Hititleri mutlak bir yenilgiye uğratamamıştı.
- Net bir sonuç yoktur. Tarihte en fazla savaş arabasının kullanıldığı muharebe olarak bilinir
- MÖ 1280’de yapılan “Kadeş Barış Antlaşması” tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır
Yorumlar -
Yorum Yaz