Atatürk ilkeleri 6 ana ilkeden ve bütünleyici ilkelerden oluşur.
İlkeler dogmatik değildir.
Durağan bir yapıda olmayıp dinamiktir.
Çağdaş gelişmelere uygundur.
Katı, kuralcı değildir.
Canlıdır.
İlkelerin uygulanışı sırayla şu yıllarda olmuştur.
Milliyetçilik (Ulusçuluk) 1919
Halkçılık 1920
Cumhuriyetçilik 1923
Laiklik 1924
Devletçilik 1931
İnkılapçılık 1931
2. 1. Cumhuriyetçilik
Atatürkçü düşünce sisteminin dayanağı olan en temel ilke cumhuriyetçiliktir.
Cumhuriyet, milletin egemenliğini kendi elinde tuttuğu bir devlet şeklidir.
Cumhuriyet’te egemenlik; kişi, zümre, sınıf gibi toplumun bir kısmına değil tüm halka aittir.
Cumhuriyet yönetiminin esası; halkın ülke yönetiminde kendisini temsil edecek devlet başkanını, yöneticileri ve temsilcileri, anayasada belirlenen sürelerde, seçim yoluyla işbaşına getirmesidir.
Cumhuriyet düşüncesinin temel felsefesi millî egemenlik anlayışıdır.
1919’da başlayan Millî Mücadele, kongrelerde alınan kararlarla, millî iradeyi esas alarak yürütülmüştür.
23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla cumhuriyet yönetimine doğru giden süreç hızlanmıştır.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla yeni Türkiye Devleti resmî olarak millî egemenliğe dayalı bir yönetime kavuşmuştur.
Cumhuriyet yönetiminin temel ilkelerinden biri de devletin yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrı olması anlamına gelen "kuvvetler ayrılığı"dır.
Atatürk'e göre halkın kendini doğrudan yönetmesi demek olan demokrasi, en ideal rejim olan Cumhuriyet içinde gerçekleşebilir.
“Türk Devleti’nin yönetim şekli Cumhuriyettir” İlkesi 1924 anayasasından itibaren bütün anayasalarımızda yer almıştır.
TBMM'nin açılması, saltanatın kaldırılması, Halifeliğin kaldırılması, Cumhuriyetin ilanı 21 ve 24 Anayasalarının kabulü, çok partili hayat denemeleri ile ilgili inkılaplar Cumhuriyetçilikle ilgilidir.
Atatürkçü düşüncenin en büyük hedeflerinden birisi millî egemenliktir.
2. 2. Milliyetçilik (Ulusçuluk)
Atatürkçü düşünce milliyetçiliği esas alır.
Milliyetçilik, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de temel felsefesidir.
Millet "Sınırları belli toprak parçası üzerinde yaşayan, duygu, düşünce ve kültür özellikleriyle öteki toplumlardan ayrılan, birlikte yaşamalarına ve özgürlüklerine karşı bir tehlike belirdiği zaman tepki gösteren bir ya da birden fazla topluluğun oluşturduğu bütündür."
Milliyetçilik kaynağını milletten alır.
Bu ilke Kurtuluş Savaşımızın çıkış noktasını oluşturmuştur.
Türk milliyetçiği Fransız ihtilalinden sonra özgürlük düşüncesinin sonucu ırkçı ve dinsel milliyetçilik anlayışının birbirleriyle çarpıştığı bir dönemde doğmuştur.
Türk milliyetçiliği, vicdan ve duygu işidir. Kader birliği yapmış herkesi Türk sayar.
Bu ilke anlayışında kesinlikle ırk ve din birliği ölçü alınmaz.
"Ne mutlu Türküm Diyene" sözü milliyetçilik anlayışının bir özelliğidir.
Misak-ı Milli esastır.
Milliyetçilik ilkesi tam bağımsızlığa dayanır.
Milli Ekonomi, Milli Egemenlik, Milli Kültür milliyetçilik temeline dayanan temel inkılaplardandır.
Türk milliyetçiliğinin amacı, Türkün her alanda yükselmesidir.
Milliyetçilik duygusu mensubu olduğu milleti sevme yüceltme ve bu duygu gelecek nesillere aktarma duygusudur.
Türk Tarih Kurumunun ve Türk Dil Kurumunun açılması bu ilke ile ilgilidir.
Üstün millet anlayışı ve ırkçılık reddedildiğinden Atatürk milliyetçiliği hukuk, özgürlük ve adalet ile uluslararası barış ve güvenliğin devamını arzular.
Atatürkçü düşüncede milliyetçilik düşüncesi, değerlerini tarihten aldığı için, çağdaşlaşmayı ilke edinir.
2. 3. Halkçılık
Aynı ülkede yaşayan, aynı kültürel özellikleri paylaşan, aynı uyruktaki insan topluluğuna halk adı verilir.
Halkçılık kavramı, Türk demokrasisinin temelidir.
Atatürkçü düşüncede halkçılık, herkesin kanun önünde eşitliğine, hiçbir kişi ya da gruba ayrıcalık tanınmamasına denir.
Halkçılık ilkesi, millî iradeyi ve millî egemenliği esas alan Atatürkçü düşüncenin doğal bir sonucudur.
Halkçılık ilkesi, siyasi alanda demokrasi düşüncesinin karşılığıdır.
Sosyal adalet, sosyal güvence ve ekonomik yönden güçsüz kesimlerin korunmasını esas alan sosyal devlet anlayışı halkçılığın bir gereğidir.
Bu ilke Milliyetçilik ve Cumhuriyetçiliğin tabii sonucudur.
Bu ilkeyle ilgili kanunlar; Aşar vergisinin kaldırılması, Medeni kanun kabulü, Kadınlara Siyasal Haklar Verilmesi, Kılık Kıyafet Kanunu, Soyadı Kanununun Kabulü, Bazı Ünvan ve Lakapların Kullanılmayacağına Dair Kanun Halkçılık ilkesi doğrultusunda yapılmıştır.
2. 4. Devletçilik
Devletçiliğin esası, başta ekonomi olmak üzere her alanda devletin planlamacı bir tutum takınmasıdır.
Devletçilik ilkesi, devletin planlama görevinin yanında bireysel faaliyeti ve çalışmayı da kabul eder.
Zaman içerisinde devletçilik ilkesi sadece ekonomik alanla sınırlı kalmamış, devletin millî birlik ve beraberliğin korunması, toplumun çağdaş ve dinamik bir yapıya kavuşturulması için devletin rol oynamasına kadar sınırları genişletilmiştir.
Türkiye 1933'ten itibaren devletçilik politikasını yaygın olarak tatbik etmeye başlamıştır.
2. 5. Laiklik
Bir kavram olarak laiklik, dinî olanla dünyevi olanın birbirinden ayrılmasıdır.
Laik bir devlet bireyin tüm inanç ve ibadet hakkını tanır.
Vatandaşların inançlarını özgürce yaşaması için gereken tüm tedbirler alınır.
Atatürk inkılapları ile siyasal, sosyal, kültürel ve hukuksal alanlarda yapılan tüm düzenlemelerde laiklik düşüncesi esas alınmıştır.
Laiklik yoluyla devlet yaşamında aklın ve bilimin egemen olması sağlanır.
Laiklik düşüncesi dinin alternatifi değildir.
Laiklik ve demokrasi, daha özgür bir din alanının oluşması için yardımcı ögelerdir.
Laiklik düşüncesi, inanç özgürlüğü ve demokrasi ile ilgili sorunların bilimin ışığında ve bilimsel yöntemlerle çözümlenmesini öngörür.
Saltanatın Kaldırılması, Halifeliğin Kaldırılması, Öğretimin Birleştirilmesi, Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin Kaldırılması, Hukuk Alanında Y enileşme, Tekke, Türbe Zaviyelerin Kapatılması gibi İnkılaplar laiklik alanında gerçekleştirilmiştir.
2. 6. İnkılapçılık
Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişikliklere inkılap denmektedir.
Türk toplumunu çağın gerisinde bırakan kurumlan ortadan kaldırmak veya bu kurumlan yeni gelişmelere uygun hâle getirmektir.
İnkılapçılık ilkesi çağdaşlaşmayı sağlayan güçtür.
Atatürk inkılapları çerçevesinde yapılan her yenilik hareketi, Atatürkçü düşüncenin inkılapçılık ilkesi kapsamında değerlendirilir.
İnkılapçılık ilkesinin uygulanması, Cumhuriyet’in ilk yıllarında aydın bir nesil oluşmasına zemin hazırlamıştır.
İnkılapçılık ilkesi sürekli yenileşmeyi ve çağın gereklerine ayak uydurmayı amaçlamıştır.
Çağ dışı kalmış kurumların, çağa uygun olanlarla değiştirilmesidir.
İlkenin amacı Türk milletini en kısa zamanda çağdaş medeniyetler üzerine çıkarmaktır.