8. 1. 1990 SONRASI TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER
8. 1. 1. Ekonomik Krizler
-Türkiye, 1987 ile 2001 yılları arasında siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların birbirini etkilediği bir dönem yaşamıştır.
-1994 yılı, Türkiye’nin biriken ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir yıl olmuştur.
-Yüksek enflasyonun ve cari açığın artması, faiz oranlarının yüzde 400’ü aşıp, enflasyon yüzde 121’e ulaşması hükümeti çözüm bulmaya itti.
-Ekonomiyi hızla istikrara kavuşturmak, kamu açıklarını daraltmak, ekonomide bir büyüme sağlamak ve ekonomik istikrarı sürekli kılacak düzenlemeleri başlatmak amacıyla IMF (Uluslararası Para Fonu) yardımıyla bir çözüm planı hazırlandı.
-5 Nisan Kararları da denilen bu plan ile atılan adımlar, ülkede yaşanan ekonomik soruna kökten bir çözüm getiremedi.
-5 Nisan Kararları kamu kesimi borcunun azaltılması ve belli bir oranda bütçe disiplinin sağlanmasına yaradı.
-Şubat 2001’de gerçekleştirilen Millî Güvenlik Kurulu toplantısında dönemin cumhurbaşkanı, Ahmet Necdet Sezer ile dönemin başbakanı, Bülent Ecevit arasında yaşanan sert tartışma ile başlayan siyasi kriz ekonomi alanında da etkili oldu.
-ABD doları, 695 bin liradan 900 bin liraya yükseldi.
-Türkiye’yi çok olumsuz etkileyen bu krize 2001 Ekonomik Krizi adı verilmektedir.
-Dönemin hükümeti, olumsuz durumu aşmak için IMF’ye başvurdu.
-IMF’nin Türkiye’ye verdiği programı uygulamak üzere Dünya Bankası başkan yardımcılarından Kemal Derviş, Türkiye’ye getirildi ve ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak göreve başlatıldı.
-2008’de ise Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan ve giderek tüm dünya ülkelerine hızlıca yayılan ekonomik bir kriz daha meydana geldi.
-ABD’de başlayıp daha sonra Avrupa’ya sıçrayan kriz, AB ülkelerini de derinden etkiledi.
-Krizin, AB ile ekonomik ilişkileri olan Türkiye’ye de olumsuz etkileri görüldü fakat bu etkiler sınırlı kaldı.
-Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası da dünyadaki diğer merkez bankaları gibi faizleri düşürerek krizin etkilerini hafifletmeye çalıştı.
-2008 krizinin etkisiyle Türkiye ekonomisi 2009’da %4,8 küçüldü.
-Borsada düşüşler yaşandı.
-Ekonomik krizin etkisiyle ülkedeki işsizlik oranı 2007’de %9,2 iken 2008’in Ağustos ayında %9,8’e yükseldi. -Dünya piyasalarında yaşanan tüm bu olumsuzlukların Türkiye üzerindeki etkisi uygulanan istikrarlı ekonomik programla en düşük düzeyde hissedildi.
8.1. 2. Millî İradeye Darbeler
-Türkiye’de 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askerî darbelerinden sonra da demokrasiye karşı hukuk dışı müdahaleler yapılmıştır.
-28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ve 15 Temmuz 2016 tarihlerinde yapılan askerî darbeler Türk demokrasisinin gelişimine zarar vermiştir.
28 Şubat Darbesi
-28 Şubat 1997’de seçilmiş hükümete karşı yapılan müdahaledir. .
-Refah Partisi (RP) lideri Necmettin Erbakan ve Doğru Yol Partisi (DYP) lideri Tansu Çiller hükümeti, silahlı kuvvetler tarafından istifaya zorlandı.
-28 Şubat’ta gerçekleştirilen darbe, “post-modern” darbe olarak adlandırılmıştır.
-RP lideri Başbakan Necmettin Erbakan, görevi koalisyonun ortağı DYP lideri Tansu Çiller’e devretmek için başbakanlıktan istifa etti.-Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, koalisyon protokolünü tanımadığını söyleyerek hükümet kurma görevini ANAP lideri Mesut Yılmaz’a verdi.
-ANAP lideri Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokratik Türkiye Partisi (DTP) ile anlaşarak yeni bir hükûmet kurdu.
- 28 Şubat Rejimi denilen süreç başladı.
27 Nisan 2002 E-Muhtırası
-Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in başkanlık ettiği son Millî Güvenlik Kurulunda irticai faaliyetlerin artmasıyla ilgili tartışmalar tekrar gündeme geldi.
-Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin sona erecek olması nedeniyle siyasi gerginlik arttı.
-Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı günlerde nitelikli çoğunluk olan 367 milletvekili olmaması ya da diğer partilerin seçime katılmaması hâlinde herhangi bir adayın cumhurbaşkanı olamayacağı görüşü, Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu tarafından dile getirildi.
-Mecliste 27 Nisan günü gerçekleşen seçimlerin ilk turuna muhalefetin de küçük desteğiyle 361 milletvekili katılmış ve 367 sayısının altında kalınmıştı.
-Aynı gün saat 23.17’de Genel Kurmay Başkanlığının resmî internet sitesinin Basın Açıklamaları ve Duyurular kısmında, daha sonradan “e-muhtıra” olarak adlandırılacak olan bir bildiri yayınlandı.
-28 Nisan’da, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, bu bildiriye karşı hükümet adına açıklama yaptı.
-Genelkurmay Başkanlığı, hükûmet’in emrinde, görevleri anayasa ve ilgili yasalarla tayin edilmiş bir kurumdur...” sözleriyle hükümetin TSK’nın siyasete karışmasına karşı çıktığını ilan etti.
15 Temmuz Hain Darbe Girişimi ve Milletin Zaferi (15 Temmuz 2016)
-TSK içerisinde örgütlenmiş bir grup FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) mensubu subay tarafından demokrasiye ve millî iradeye karşı başlatılan hain darbe girişimi.
-15 Temmuz Cuma günü saat 22.00’de İstanbul Boğaziçi (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin bir grup asker tarafından trafiğe kapatılmasıyla başladı.
-Ankara’da TRT binası darbeciler tarafından ele geçirildi.
-TBMM, savaş uçakları ve savaş helikopterleri ile darbeciler tarafından bombalandı.
-Savaş helikopterleriyle Ankara Emniyet Müdürlüğüne ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne saldırıldı.
-15 Temmuz Darbe Girişimi sonucu 248 kişi şehit oldu ve 2196 vatandaş yaralandı.
-Darbe Girişimi tüm yurtta yaklaşık 22 saat süren bir mücadele sonucunda bertaraf edildi.
-Türkiye’de OHAL uygulaması başladı.
- Sadece darbeye karışanlar değil TSK başta olmak üzere tüm kamu kuruluşlarına sızmış bulunan FETÖ mensupları ve FETÖ yapılanmasında yer alanlar için yargı süreci başlatıldı.
-Savcılığın başlattığı soruşturmayla darbeye karışan ve destek veren FETÖ mensupları tutuklanmaya başlandı.
- Böylece darbe girişimi bastırıldı.
-Milletin darbecilere karşı gösterdiği iradenin ve kazanılan zaferin ardından her yıl, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik -Günü kutlamaları gerçekleştirilmektedir.
8. 1. 3. Terörle Mücadele
-Terörizm, amacı şiddet yoluyla kargaşa çıkararak toplumun direnme gücünü kırmak, bir ülkedeki siyasi ve sosyal düzeni zayıf göstererek halkın siyasal düzene desteğini azaltmaktır.
-Tarih boyunca Terörizmi yöntem olarak benimseyen yasal veya yasa dışı örgütler, bu yolla birtakım siyasi ve ekonomik çıkarlar sağlamayı hedeflemektedir.
-Güçlü bir Türkiye’nin oluşmasını engellemek isteyen devletler, terör örgütlerini kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye’ye karşı yönlendirmekte hatta bu terörist örgütlerini bir iç ve dış politika aracı olarak kullanmaktadırlar. -Türkiye’nin yakın tarihine bakıldığında birçok terör örgütü ile karşı karşıya kaldığı görülür.
-Türkiye, 1973’te başlayan dış destekli bir Ermeni Terör Örgütü ASALA şiddeti ile karşılaştı.
-1980’lerin sonunda PKK bölücü terör örgütü saldırıları başladı.
-PKK, dış güçlerin de yardımlarıyla Türkiye’yi bölmeyi ve parçalamayı amaçlayan ayrılıkçı bir terör örgütüdür. -PKK terör örgütüyle uğraşan Türkiye, sınır komşuları olan Irak ve Suriye’de yaşanan iç istikrarsızlıklar nedeniyle, -2014 yılından itibaren bölgedeki güvenlik açığını değerlendirerek güç kazanan ve dış desteklerle büyüyen DAEŞ terör örgütünün hedefi hâline geldi.
-DAEŞ, vahşi terör faaliyetleri ile bütün dünyada ses getiren radikal bir terör örgütü oldu.
-Türkiye, PKK ve DAEŞ’in yanı sıra FETÖ ile de etkin bir şekilde mücadele etmektedir.
-FETÖ, halkın dinî duygularını ve yardımseverliğini istismar ederek devletin pek çok kurumunda gizli yapılanmalar gerçekleştirmiş bir terör örgütüdür.
-FETÖ, 1999 yılından beri ABD’nin Pennsylvania (Pensilvanya) Eyaleti’nde yaşayan Fetullah Gülen’in liderliğinde kurulmuştur.
-Türkiye; terörle mücadelesini askerî, siyasi, hukuki ve sosyal önlemler alarak sürdürmektedir.
8.1.4. Bilim, Sanat ve Spordaki Gelişmeler
-1980’li yıllarda Turgut Özal’ın liberal politikalarıyla Türkiye dünyadaki gelişmelere ve rekabete açılmaya başladı. -1990’lı yıllarda özel medyanın gelişmesi Türk sinemasını olumsuz etkiledi.
-Türk sinema sektörü 1990’lı yılları ekonomik kriz içinde geçirdi.
-2004’te, 5224 sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun” çıkarıldı.
-2016 yılında yerli sinema sektörü, sadece vizyon gelirleriyle 690 milyon TL’lik bir gelir elde etti.
-1990’lı ve 2000’li yıllarda Türkiye’de spor alanında önemli gelişmeler yaşandı.
-Bulgaristan Türklerinden Naim Süleymanoğlu, 1986’da Avustralya’da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası’nda
Türkiye Büyükelçiliğine sığınarak Türkiye’ye iltica etti.
-Naim Süleymanoğlu halter kariyeri boyunca 46 dünya rekoru kırdı.
-1999-2000 futbol sezonunda UEFA Kupası’nda oynama şansını elde eden Galatasaray Futbol Kulübü, bu kupayı kazanarak ilk kez bir Avrupa kupasını Türkiye’ye getiren Türk takımı oldu.
-2002’de Güney Kore ile Japonya’nın ortaklaşa düzenlediği Dünya Kupası’na Türkiye A Millî Futbol Takımı, 48 yıl aranın ardından turnuvaya ikinci kez katılma başarısı gösterirken aldığı dünya üçüncülüğüyle de tarihî bir başarıya imza attı.
-Bilim alanında ise en büyük başarı 1979’dan itibaren çalışmalarını ABD’de sürdüren Prof. Dr. Aziz Sancar’ın, kanser hastalığı konusunda yaptığı önemli çalışmalar sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülmesi oldu.