PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV
ABDULLAH HOCA
abdullahsahin1881@gmail.com
Hatay mı Sağlık mı?
09/10/2019
Hatay mı, sağlık mı?

Hastalığın dönülmez yola girişinin hikayesi şöyledir:

Başbakan Celal Bayar 27 Şubat (1938) akşamı Dışişleri Köşkü'nde o yıl toplanan Balkan Paktı üyeleri şerefine verilen ziyafet ve resmi kabulde yabancı konuklardan Stayadinoviç ile konuşurken, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya yüzü mosmor bir halde yanına gelerek, Doktor Asım Arar'ın reisicumhurun sağlığı hakkında endişe verici bilgiler aktardığını söylemiştir. İçişleri Bakanı'nın yanında bulunan Doktor Asım Arar'ın, "Atatürk'ü istasyonda gördüm. Eğer benim aklıma gelen hastalık tahakkuk ederse, maalesef çok vahim ve Atatürk'ün hayatı tehlikededir..." sözleriyle başbakanın tansiyonu yükseldiğinden konuklarına veda ederek evine gitmiştir. Başbakan, bütün gece uyuyamamış ve sabah erkenden Çankaya Köşkü'ne çıkmış, görevliler kendisine, "Atatürk uyuyor, haber verelim" demişlerdir. Başbakan, "Ben onun evladıyım, kendisi rahatsız olmasın ve hemen kabul etsin" diye rica etmiş ve yatak odasına alınmıştır.
Reisicumhur uzun bir şezlongun üstünde güzel bir robdaşambr ile bağdaş kurmuş oturmaktadır, başbakanın yüzüne, "Ne var?" diye bakmıştır.
"Sizi rahatsız görüyorum, muayene ettireceğim..."
"Nasıl muayene ettireceksin?"
Başbakan, Avrupa'dan uzman doktorların isimlerini söylemiştir. "Bunları davet edeceğim...?"
Atatürk, "Yapma bunu" diye karşı çıkmıştır. Gerekçesi ilginçtir:
"Şimdi siz Hatay meselesi için Fransızlarla en hararetli bir evrede ve sonuç almak üzeresiniz. Benim hastalığım böyle uluslararası bir şekilde anlaşılacak olursa, sizin bu misyonunuzda zorluklar çıkar" demiş, bu rahatsızlığın Avrupa'ya yansıtılmamasını, yalnız özel doktoru Neşet Ömer İrdelp ile tavsiye edeceği doktorların gelmelerini ve kendisini muayene etmelerini istemiştir. Zaten o sırada İstanbul'da da Doktor Akil Muhtar ve diğerleri toplantı halindedirler. Bu doktorlardan oluşan heyet derhal Ankara'ya getirilmiş ve Atatürk muayene edilmiştir, bu sırada başbakan da yanlarındadır ve siroz hastalığı teşhisi konulmuştur.
6 Mart günü reisicumhur, Türk doktorları tarafından muayene ve konsültasyondan sonra Çankaya Köşkü'nde yakın arkadaşlarıyla buluşmuştur.
Bu kabullerde yaverler tarafından nöbet defterine kaydedilen şahsiyetler şunlardır
7 Mart günü kabul edilenler: Orgeneral Fahrettin Altay, Orgeneral İzzettin Çalışlar, Orgeneral Kâzım Orbay, Korgeneral Ali Fuat Cebesoy, Büyükelçi Ruşen Eşref Ünaydın, Müfit Özdeş, Mehmet Somer, İsmail Müştak Mayakon, Vedit Uzgören.
8 Mart günü kabul edilenler: General Seyfi Düzgören, Büyükelçi Hamdullah Suphi Tanrıöver, Büyükelçi Ruşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı Atay, Müfit Özdeş, İsmail Müştak Mayakon, Mazhar Müfit Kansu, Vedit Uzgören, Hasan Reşit Tankut, Ahmet Cevat Emre, Fazıl Nazmi, İsmail Hakkı Kavalalı.
11 Mart günü kabul edilenler: General Kâzım Dirik, Müfit Özdeş, Falih Rıfkı Atay, Yusuf Ziya Ortaç, İbrahim Necmi Dilmen, Ahmet Cevat Emre, Dr. Mehmet Ali, Fazıl Nazmi Örkün, Dr. Hilmi.

Falih Rıfkı Atay, muhtemelen sonuncusunda, reisicumhurun nasıl göründüğünü yazmıştır:

Başyaver beni telefonla arayarak Atatürk'e akşam yemeğine davetli olduğumuzu bildirdi. Gittik. Birkaç kişi idik. Atatürk, solgun ve sararmış masaya oturdu:
"Ben bir şey içmeyeceğim. Fakat siz bir şeyler içiniz. Konuşuruz. Bir müddet böyle yapalım" dedi.
Akşam sessiz ve neşesiz, o ve herkes kendi içine bükülmüş büyük bir sırrın karanlığına gömülmüş olarak geçti. Fırtınadan sonraki deniz gibi, bitkin bir durgunluğu vardı. Dudakları güç oynuyordu. Şevk onun bahçesine son yapraklarını dökmüştü. O kadar güzel ince dudaklarının o kadar tatlı ve ısıtıcı gülüşü, bir ıtır gibi uçmuştu.
O akşam Çankaya'da dostları ile son sofrası idi.

12 Mart günü İstanbul Tıp Fakültesi'nden Profesör Frank tarafından muayene edilmiş ve akşam Başbakan Celal Bayar'ın evine yemeğe gitmiştir. Ertesi günü Çankaya Köşkü'nde özel doktoru Profesör Neşet Ömer İrdelp'i kabul ederek durumu değerlendirmiş ve iki gün sonra Başbakan Celal Bayar'a "Çocuk ne yapacaksan çabuk yap; ben hastayım" demiştir. Bunun üzerine Paris'ten Profesör Fissenger Ankara'ya gelerek 28 Mart günü reisicumhuru muayene etmiştir.
Profesör Fissenger'in Çankaya Köşkü'nde Atatürk'ü muayenesinde hazır bulunan Başbakan Celal Bayar şunları anlatmıştır:
Atatürk yatağın üzerine uzanmış, ben ayakucundayım. O da Atatürk'e arkasını dönmüş yandan her tarafını muayene ediyordu. Onun yüzündeki işaretleri Atatürk görmüyor, ama ben görüyordum. Ayaklarını muayene ediyordu, bastı, Fissenger dudağını ısırdı. Durumu fena görmüştü. Ve teşhisini de koydu: Bizimkilerinin aynı... Zeki Fransız, Atatürk'e, "Büyük komutan" dedi, "büyük harpler yaptınız, muzaffer oldunuz. Ama bu işin komutanı da benim. Siz bana tabi olacaksınız, bana yardım edeceksiniz."
Atatürk'ün hoşuna gitti bu, tavsiyelerini yaptı. Kendini kurtarmak için, çok dikkatli bir surette ne demişlerse azim ile onu yaptı. Fakat hastalık müsaade etmedi. Fissenger'ye, "Ben bütün varlığımla bu büyük adama bağlıyım. Aynı zamanda Başbakan olmam itibarıyla da Türk milletine karşı onun sıhhatinden ben sorumluyum. Bana doğruyu olduğu gibi söylemek lazım gelir" dedim. "Söyleyeyim size" dedi. "Hastalığın tehlikeli devirleri vardır. Bunları atlatmak lazımdır. Yedi seneye kadar yaşaması mümkündür" sözleriyle Atatürk'ün yedi sene yaşayabileceği fikrini bize telkin etmek istedi.

Reisicumhur, aynı günlerde evinde rahatsız bulunan İsmet İnönü'yü Doktor Fissenger'ye muayene ettirecektir.
Anadolu Ajansı, "Profesör Fissenger, tetkik ve muayene neticesinde, Atatürk'ün sıhhatlerinde ehemmiyette şayan bir vaziyet olmadığını tespit etmiş ve kendilerine bir buçuk ay kadar istirahat tavsiyesini kâfi görerek dönmüşlerdir" mesajı yayımlamıştır.
30 Mart'tan 17 Ekim'e kadar geçen altı buçuk ay içinde, Atatürk'ün hastalığı konusunda halkı aydınlatacak resmi bilgi verilmemiştir.
7 Ağustos günü Tan gazetesinde Ahmet Emin Yalman'ın makalesi ile suskunluk bozulmuş, gazete bu yüzden üç ay kapatılmış ve yeniden sessizlik hüküm sürmüştür. Ahmet Emin Yalman bu makaleyi yazdıktan sonra hem Şükrü Kaya'ya hem de Celal Bayar'a göstermiş ve her ikisinden de "Olamaz" cevabı almış, buna rağmen yayımlamıştır. Yat kulübünde karşılaştıklarında başbakan, "Ben sana emretmedim, bir arkadaş gibi ricada bulundum. Sen Atatürk'ün sağlığını istismar ettin. Benim dostluğumu reddettin" diye kırgınlığını ve üzüntülerini bildirmiştir. Ahmet Emin Yalman, "Hata etmişim, anlamamışım" diyerek özür dilemiştir. Başbakan, "Öyle ise benim yanıma bir anlayan adam gelmeli" şeklinde konuşarak kırgınlığını bir kere daha vurgulamıştır.
Reisicumhur bu yoğun ve yorucu tedavi sürecine rağmen o günlerde özel olarak ilgilendiği entelektüel uğraşlarından birine dair Fransa'da yapılan yayınları bile takip etmektedir.
5 Nisan günü Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği'nden henüz yayımlanmış bulunan Werner Wolff'un Déchiffrement de I'Ecriture Maya et Traduction de leurs codices (Maya Yazısının Çözümü ve Metinlerin Çevirisi) adlı eserinden faturasıyla birlikte bir adet gönderilmesini talep etmiştir.
Reisicumhur 19 Mayıs günü Ankara'da şehir stadında Ankaralılarla buluşmuştur. O gün tören alanında reisicumhur teşrif etmeden, öğrenciler ve tribünlerde on binlerce Ankaralı hep birlikte Havza yolunda olduğu gibi muhteşem bir coşkuyla "Dağ Başını Duman Almış Marşı"njı söylemiştir.
Reisicumhur, aynı gün saat 15:30'da şeref trübününden gözüktüğünde muhteşem kalabalık ayağa kalkarak dakikalarca kendisini alkışlamıştır. Saat 16:30'da öğrencilerin gösterilerinden sonra yoğun tezahürat ve alkışlarla tören alanından ayrılmış ve istasyonda kendisini bekleyen Başbakan Celal Bayar ile görüşerek, beraberinde milletvekilleri Salih Bozok, Kılıç Ali ve Cevat Abbas Gürer ile özel trene binerek saat 17:00'de Mersin'e hareket etmiştir.
...Hatay için!

Kaynaklar

Abdi İpekçi, Celal Bayar ile Söyleşi, Milliyet, (12 Kasım 1974).
Atatürk'ün Nöbet Defteri, s.708-709.
Falih Rıfkı Atay, Çankaya, s.566.
Utkan Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, s.572.
Abdi İpekçi, İsmet İnönü Atatürk'ü Anlatıyor, s.13.
Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, s.699.
Nazmi Kal, Atatürk'le Yaşadıklarını Anlattılar, s.154.(Özel Kalem Müdürü Haldun Derin)
Asım Us, Hatıra Notları, s.254-255.
Bilal N. Şimşir, Atatruk'ün Kitap Sevgisi, s.26.
Ahmet Bekir Palazoğlu, Atatürk ve Eğitim, s.201-202.
Ahmet Bekir Palazoğlu, Başöğretmen Atatürk, Cilt II, s.903-904.

(Mersin, 21 Mayıs 1938)



544 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM - 10/06/2023
Biz bu eseri, Cumhuriyetimizin 100. yılında “PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” diyerek dünyaya meydan okuyan kınalı kuzuları unutmamak unutturmamak için eseri meydana getirdik.
VEDAT TÜRKALİ - 11/11/2019
Asıl adı Abdülkadir Pirhasan'dı.. Ancak bu isim, bu topraklarda sakıncalı bir isimdi.. Yazdığı eserler sırf bu isim nedeniyle sansür kuruluna takılıyordu..
SON RÜYA - 10/11/2019
Takvim yaprakları 26 Eylül 1938’i göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Dolmabahçe’de hasta yatağında yatmaktır.Takvim yaprakları 26 Eylül 1938’i göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
Türklerin son Kurgan'ı: ANITKABİR - 10/11/2019
Anıtkabir’in planı ve yapıldığı yer tamamen Türk tarihinde önemli yeri olan kurgan mantığına göre belirlenmiştir. Anıtkabir’in bulunduğu yer olan Rasattepe eski bir Frig yerleşkesidir.
TÜRKIYENIN ILK UÇAK MÜHENDİSİ - 10/11/2019
20 Temmuz 1969'u gösterdiğinde APOLLO 11'İ ve 1,5 milyar insan televizyonlarına odaklanmış Neil Armstrong'un Ay'da yürüyecek olmasını heyecanla bekliyordu.
Neden29 Ekim? - 28/10/2019
Atatürk Neden 29 Ekim Tarihini Seçti ..! 2 yıl sonra, yani Ekim 1925’te Fahrettin Altay Paşa Çankaya’da Atatürk’ün misafiridir. Zihnini hep meşgul eden bir soru vardır. ‘Acaba Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti neden 29 Ekim’de ilan etmiştir.
İlk kadın mitingi - 28/10/2019
Yürekli Türk Kadının tüm dünyaya meydan okuduğu bu gün Yalnız Kastamonu'nun değil ülkemiz Türk Kadının şeref günüdür. Kastamonu’da Yapılan İlk Kadın Mitingi 10 Aralık 1919 Mustafa Eski Bilindiği gibi, 1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşı,
Babil Tableti ve Matematik - 27/10/2019
3 bin 700 yıllık Babil tableti matematiği kökten etkiledi Şifresi çözülen 3 bin 700 yıllık tablet, trigonometrinin Yunanlılar tarafından değil, onlardan yaklaşık 1000 yıl önce Babiller tarafından bulunduğunu işaret etti Avustralya'da
Rasputin - 26/10/2019
RASPUTİN İlginç kişiliklerle dolu olan Rus tarihinin belki de en ilginç karakteridir Rasputin. Özellikle ikna yeteneği ile ön plana çıkan Rasputin, kadınlara olan düşkünlüğü ile birlikte ‘seks makinası’ olarak da bilinen ve bu söylentiler....
 Devamı
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası